AB Tutum Belgesi degil, Türkiye utanç belgesi
AB kapisinda, Enver Hoca’nin Arnavutluk’u ile ayni bekleme listesindeyiz. Bu maglubiyetin nasil agir sonuçlari oldugunu ileride genç kusaklar daha iyi görecekler, daha iyi anlayacaklar
14-15 Aralik 2023 tarihlerinde AB baskenti diyebilecegimiz Brüksel’de AB liderleri zirvesi toplandi.
Bu zirveden hemen önce AB Genel Isler Konseyi toplaniyor, buraya AB üyesi ülkelerin AB islerinden sorumlu bakanlari katiliyorlar ve bu toplantiya da, baska islerin yani sira, AB’ye aday ülkelerle ilgili tutum belgeleri geliyor. Bu tutum belgelerinden biri de ülkemiz Türkiye ile ilgili, bu hem normal hem de anormal, neden böyle yazdigimi açacagim ama en önemli konu, bu anormallige bagli olarak bu tutum belgelerinin sunuldugu AB’ye aday ülkeler grubu.
Tutum belgelerinin Zirvede tartisildigi ülkeler sunlar: Türkiye, Karadag, Bosna-Hersek, Sirbistan, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Kosova, Moldova, Ukrayna ve Gürcistan (Türkiye dahil on ülke).
2023 AB Tutum Belgesi için ‘Türkiye utanç belgesi’ ifadesini kullanirken bu belgede Türkiye’deki demokratik hukuk devletinin isleyisinin durmasi, demokrasinin askiya alinmasi üzerinden getirilen elestirileri kastetmiyorum, bunlar artik hepimizin bildigi, maalesef ülkemizde yavas yavas konusuluyor olmaktan bile çikmaya yani
siradanlasmaya baslayan konular, bu konulari AB’nin dile getirmesi hala olumlu ama artik bir etki analizi yapilsa bu etki gücü de çok azalmis durumda.
Belgede Türkiye’ye övgüler de var ama Türkiye’ye bu övgülerin sadece barindirdigi, bir bölümüne vatandaslik verdigi siginmacilar üzerinden oldugunu bilmek için belgeyi okumaya bile gerek yok.
Ancak, tüm bu elestiriler ve övgülerin disinda beni ziyadesiyle üzen temel konu Türkiye ile birlikte bu Zirvede adayligi tartisilan ülkelerin isimleri.
Türkiye Avrupa Ekonomik Toplulugu ile 1963 senesinde yani Sovyetler Birligi’nin (SSCB) dagilmasindan yaklasik otuz sene önce (27 sene) Ankara Antlasmasi’ni imzaliyor, bu Antlasmasi’nin nihai amaci AET’ye tam üyelik, süreç de zaten 1970 Katma Protokol ile fiilen basliyor.
Ankara Antlasmasi imzalandigi tarihte (1963) ve hatta Katma Protokolün kabul tarihinde (1970) söz konusu on ülkeden dokuzu yani Türkiye disindaki tüm ülkeler ya SSCB’nin ya da Yugoslavya’nin parçalari, biri de Enver Hocanin Arnavutluk’u, simdinin bu ülkeleri bir gün AET’ye (bugün için AB) üye olacaklarini rüyalarinda görmüs olsalar gece yatmadan votkayi çok kaçirdiklarina yorarlardi muhtemelen ama bugün tüm bu ülkelerin (Türkiye disindaki dokuz ülke) bir gün AB üyesi olma ihtimalleri Türkiye’nin gelecekte AB üyeligi ihtimalinden çok çok daha yüksek.
Bu durum gerçekten çok ama çok can sikici, kimse alinmasin ama bu durumun tüm sorumlulugu da Türkiye’nin yani Türkiye’deki yeminli AB karsitlarinin üzerinde.
GECIKMENIN SORUMLUSU KIM?
Cumhurbaskani Erdogan geçenlerde yine bir büyük yanlis yapti ve ‘AB bizi elli senedir kapida bekletiyor, artik bu isin sona ermesi lazim’ mealinde bir laf etti.
Önce tarih hatasinin tashihini yapalim, elli sene degil, Ankara Antlasmasi temel alinirsa tam altmis sene ediyor.
Ikinci ve çok daha vahim yanlis bu altmis senelik gecikmenin sorumlusunun kim olduguna iliskin yanlis.
Erdogan’a sorsaniz, 1963 sonrasinda 12 Mart 1971 muhtirasini Arnavutluk verdi, 1980 darbesini yine Arnavutluk yani Evren degil Enver Hoca yapti, hala her noktasi karanlikta olan Susurluk rezaletini Italyan mafyasi, 28 Subati Yunanistan generalleri
yasatti, 27 Nisan muhtirasini biraz anakronik olmakla birlikte Ispanyol general Franco verdi diyebilir.
Kendi sorumluluk yillarinda da Erdogan en temel müzakere dosyalarini, mesela kamu alimlari, mesela rekabet ve devlet yardimlari, mesela çalisma iliskileri, önlerinde siyasi engel olmamakla birlikte müzakerelere açmayaninin da Türkiye degil Brüksel oldugunu dile getirebilir.
Erbakan siyasi çizgisi AB’ye hep ‘Onlar ortak biz Pazar’ yanlis gözlügüyle, sözde modernler de ‘AB’ye girelim ama onurumuzla girelim’ saçmaligiyla baktilar, sanki ilk alti üye disinda AB’ye katilanlar onurlarini yitirerek girmisler gibi.
Bu konulari benzer kelimelerle senelerdir yaziyorum, yaziyoruz ama birakin bir arpa boyu yol almamayi net bir gerileme içindeyiz, bugün itibariyle Enver Hoca’nin Arnavutluk’u ile ayni bekleme listesindeyiz.
Bu maglubiyetin nasil agir sonuçlari oldugunu ileride genç kusaklar daha iyi görecekler, daha iyi anlayacaklar.
Insallah yanilirim.
‘AB disinda kalirsak ne olur yani?’ diyenlere bugünkü Türkiye’ye iyi bakmalarini önermekten baska diyecek, yapacak bir sey yok galiba.
Bu ülkeler grubu içinde Türkiye’nin de olmasi son on yillarin tam bir maglubiyet karnesidir.
Eser Karakas