AIHM karari faiz karari kadar heyecan yaratir mi, demokrasisiz ekonomi modeli olur mu?
25 Agustos 2023
Illa ekonomi için de degil, içeride hep birlikte mutlu yasamak için de gerekmiyor mu adalet-demokrasi
Sali günü Merkez Bankasi’nin faiz karari açiklandi. Öncesinde ve sonrasinda fazlasiyla konusuldu. Beklenen 250 baz puan artisken 750 baz puan yapilisi kutlandi, kurlarda bir süre sonra yeniden yukari dogru hareketlilik olsa da, ilk anlarda yüzde 7’ye dayanan bir gevseme olusu “mutlu” etti. Hâlâ enflasyonla (TÜIK’e göre bile) Merkez Bankasi’nin politika faizi arasinda makul olmayan bir uçurum var, ama “piyasa” umutlu.
Ekonominin basina geçen Mehmet Simsek, Merkez Bankasi’nin yönetimini devir alan Hafize Gaye Erkan’in seçimlerden sonra faizleri yüzde 8.5’tan yüzde 25’e yükseltmesinin basari oldugunu “makula dönüsün adimlari oldugunu” düsünüyorlar. Cumhurbaskani Tayyip Erdogan’in “faiz sebep enflasyon sonuç” tezi ile “nass”i yaklasik üç yildir nasil savundugunu düsününce, 132 günlük performansi ile belki de “kendi içinde-yakin dönemde en makul kararlari alan” Naci Agbal dönemini faizleri yüzde 19’a çikardigi için nasil bitirdigini hatirlayinca buna bile sevinenleri bir sekilde “anlamamiz” bekleniyor.
Karar öncesi yüzde 20 en azindan simdilik diye düsünenler, 18 Mart 2021’de faizleri yüzde 19’a çikardiktan hemen sonra görevden alinan ve iktidara yakin medya tarafindan hedefe konulan Agbal’i hatirladiklarindan böyle bekliyordu.
Adsby Kiosked
https://media-cdn.t24.com.tr/media/library/2023/08/1692953656842-sabuncuic.jpg
Erdogan’in genel seçimler öncesi Merkez Bankasi’na uygulattigi politikanin genel seçimler öncesinde büyüme merkezli bir amaci da vardi. Memleketin gelecegi basta Kur Koruma Mevduat ile bir felakete sürüklenmisti ama Erdogan’in yeniden iktidari kazanmasinda bir rolü de olmustu. Thomas Piketty’nin söyledigi gibi “her esitsizlik rejimi temelde bir adalet teorisine dayanir, esitsizlikler gerekçelendirilip, ideal sosyal ve politik örgütlenmeye dair makul ve tutarli bir vizyon anlatilarak yürünmeye çalisilir…” Erdogan’in ekonomide söyledigi-vaat ettigi ile yasattigi arasinda derin bir farklilik her geçen gün arttti-artiyor ancak böyle anlarda imdadina kimlik siyaseti, din-milliyetçilik söylemi yetisiyor. Ve o bunu yillardir “iyi kullanan” bir politikaci olarak biliniyor.
Piketty’nin “Kapital ve Ideoloji” kitabinda grafiklerle anlattigi gibi dünyada da Türkiye’de de sag popülist liderler yoksullarin dilinden “daha iyi anliyor” ve “iktidar alternatifi sol dünyada da Türkiye’de de isçilerin-yoksullarin partisinden diplomalilarin entelektüel meslek sahiplerinin partisine dönüserek” rekabette zorlaniyor.
Peki Türkiye’de faizlerde “enflasyonun altinda da kalsa yapilan bu artislar” ya da KKM’nin tasfiyesi çalismalari memleketi düze çikarir mi? Bu düzden ne anladiginizla da baglantili elbet ama pek mümkün gözükmüyor. Iki sebebi var bana göre. Birincisi bu hataya sürükleyen süreç sorgulanmiyor-sorgulanamiyor. Rezervlerin eritilmesinden uygulanan ekonomi politikasinin felakete sürükleyecegine dair uyarilara ragmen “kararlardan” dönülmemesi. Simdi gelinen noktada özellikle emek kesiminin, emeklinin ugradigi büyük kaybin telafisi ne kadar zamanda mümkün olur? Ya da olabilir mi? Son iki yilda yüzde 200-300 zamlanan kiralar, basta gida fiyatlari kirilan rekorlardan geri dönüs olur mu? Elbette hayir. Ve tabii demokrasi Gerçek anlamda demokrasi olmadan, yargi bagimsizligina kavusmadan, hapiste sadece muhalif olduklari için tutulduklari bilinen yüzlerce isim çikmadan mümkün mü ekonomide yeniden iyiye gidis? Illa ekonomi için de degil içeride hep birlikte mutlu yasamak için de gerekmiyor mu adalet-demokrasi? Toplumun tavri-refleksi de degistirecek iktidari ve ezberi: Faiz karari kadar AIHM kararlarina (içeride mahkemelerin- AYM’nin kararlarina) karsi duyulmaya baslanacak heyecan-tepki Iyi olmak-iyilesmek için baskasina yapilan kötülüge-haksizliga da karsi çikmak-sessiz kalmamak gerekir.
T24’te yazilarini büyük merakla okudugum Ercan Uygur’un dün yazdigi yazi çok ögreticiydi. Onunla bitiriyorum:
“Söyle de bir soru soralim; Türkiye “cortoplacismo” ile tanimlanan Latin Amerika ülkelerine göre devlet kirilganligi bakimindan ne durumdadir, nasil bir gelisme göstermistir?
Türkiye, 2007’de kirilganlik bakimindan birçok Latin Amerika ülkesine göre daha iyi durumda. Meksika ve Brezilya ile ayni grupta yer aliyor. Arjantin ise daha da iyi bir grupta. 2013 yilinda ise Türkiye geriye düsüyor ve El Salvador, Ekvador ve Honduras gibi ülkelerle ayni gruptadir. Kolombiya bu dönemde Türkiye’den daha kötü durumdadir.
2023’e geldigimizde ise Türkiye tüm Latin Amerika ülkelerinden daha kirilgan ve kötü duruma düsmüstür. Kendisine en yakin ülke Honduras ve Kolombiya’dir.
Türkiye’nin kirilganligini en çok hangi kalemler yükseltiyor? Devlet kirilganligini en çok arttiran muhalif gruplara karsi uygulanan kindarlik, uzlasmasiz tutum ve gerginlik. Ikincisi, diger siyasilere karsi uygulanan ayrimcilik ve partizanlik.”
Ercan Uygur’un dikkat çektigi gibi kirilganliga sebep olan ayrimciliktan insan haklarina ana konular halledilmezse Simsek de yildirim da fayda etmez düzelmeye.
Murat Sabuncu