Makale

AKP’nin hikayesi bitti mi?

Geçen gün sizlerin de akilli telefonlariniza gelmis olabilecegini düsündügüm kisa bir video gördüm telefonumda. Bir tür deney. Bir kurbaganin sicak suya atildiginda hizli bir refleksle oradan kurtuldugunu, soguk suya atildiginda ise memnun mesut suda kaldigini gösteriyordu. Ama deneyin en önemli ve düsündürücü kismi da bundan sonra basliyor; kurbaga soguk sudayken su yavas yavas isitiliyor ve yavas yavas isinan suyun kendisi için tehlike olabilecegini düsünemeyen kurbaga bir süre sonra su kaynama noktasina geldiginde kaçma çabasina dahi giremeden ölüyor.

Hikayenin kissadan hissesi ise açik: Bazen içinde bulundugumuz kosullarin ne denli tehlikeli oldugunun farkina varamayabiliriz. Varabilsek belki atlayip kurtulacagiz kurbaga gibi. Ama ne yazik ki günlük mesgaleler, hayat kosullari vs derken bir de bakmisiz ki is isten çoktan geçmis ve ‘Ati alan Üsküdar’i geçmis’.

Dogrusu ben uzunca bir zamandan beri ülkede olan bitenlere iliskin ciddi rahatsizlik duyanlardanim. Kimilerine ‘radikal’ gibi gelse de parlamentonun islevsizlestigine iliskin çok sayida örnek üzerinden giderek parlamentonun terk edilmesi ve sine-i millete dönülmesini gerektigini söylüyorum. Sonuçta ‘çalan sen söyleyen sen, kimin umurunda’ diyebilirsiniz. Belki de öyledir ama ne var ki bu satirlari yazmak benden istenmis olduguna göre söylememek de yazmamak da olmazdi. Her neyse!

Tabii ki ‘Hayir’ kampanyasindan elde edilen sonuçlari önemsememek mümkün degil. Ama referandumun ‘kazananinin’ AKP oldugu gerçegini görmemek de olmaz. O nedenle de nasil oldu da yüzde 48.5 gibi bir destek bulduk diye sevinmekten vazgeçip nasil yapariz da 2019’da bu orani artiririz diye düsünmeye baslamak gerek. Çünkü öyle anlasiliyor ki önümüzdeki dönem AKP Genel Baskani için ‘Yeni Türkiye’nin’ insasi için çok önemli bir dönem.

Kimileri diyor ki AKP’nin hikayesi bitti. Bence AKP’nin hikayesi belki de asil simdi basliyor. Ülkenin is dünyasinin en güçlü oldugu örgütünün özel toplantisinda ‘Her sey huzura, refaha kavusmadan OHAL’i kaldirmayacagiz’ demek, diyebilmek hikayesi bitmis birinin sözleri mi yoksa hikayenin baslamasi için OHAL kosullarini özlemis ve bu kosullar ortaya çiktiginda da ‘Bu hareket, Allah’in bize büyük bir lütfudur’ diyerek ise koyulmus ne istedigini bilen birinin sözleri mi?

Dogrusu ben, iktidar partisinin ve onun genel baskaninin yanlis bir Türkiye okumasi sonucu varilmis yanlis bir hikayesi oldugunu düsünüyorum. Bu hikayenin en özlü biçimi de, Cumhurbaskani’nin ‘Bizim medeniyetimiz, yani Islam medeniyeti’ cümlesinde sakli. Yerimiz müsait degil ama en azindan birkaç cümleyle bu yanlisligi ifade edecek olursak bir kere bizim medeniyetimizin Islam medeniyeti oldugunu söylemek dogru degildir. Bizim medeniyetimiz göçebe geçmisimiz dikkate alinmadan anlasilamaz, bizim medeniyetimiz Anadolu’da çikmis ve batmis daha bir çok kadim medeniyet dikkate alinmadan anlasilamaz, dahasi biz gelmeden önceki Bizans medeniyeti dikkate alinmadan anlasilamaz. Kestirmeden ‘Bizim medeniyetimiz, yani Islam medeniyeti’ demek bizim medeniyetimizi anlamamis olmak demektir. Ama ne var ki böylesi çiplak bir yanlis bakis, su ya da bu biçimde çok fazla bir güçle iktidara gelmis bulunmakta ve ülkenin rotasini bu yanlis fikirler üzerinden degistirmeye çalismakta.

Bu yazidaki niyetim kimseyi tedirgin etmek degildi. Ama dogrusu, iyimserligin, alismanin, günlük kosturmanin, hikayedeki kurbaganin içinde bulundugu soguk suyun isinmasi gibi bir islev görebilecegi endisesiyle belki de tam buydu.

Çünkü tedirgin olmadan çözüm bulmamiz da zor.

————————————————————–

Arti Gerçek-25 Mayis

Erol KATIRCIOGLU

Balkêş e ?
Close
Back to top button