Makale

Albayini öldürerek Kürt sorununu ‘çözenler(!)

Ergenekon’un, Kafes Eylem Plani’nin hangi mantikla organize oldugunu, hazirlandigini merak edenler, Çillioglu’nun ailesinin yasadiklarini okusunlar.

Türk ordusunun albayiydi Kazim Çillioglu. Tunceli Il Jandarma Komutani’ydi.

Yil 1994’tü. Kürt sorununu siddet kullanarak çözebilecegini iddia eden bir devlet iradesi isbasindaydi. Faili meçhuller, yargisiz infazlar binleri asmisti. Vicdansizlik, bölgedeki ‘temel uygulama’ haline dönüsmüstü…

‘Yesil’lerin devleti…

‘Yesil’ler, ‘Bozo’lar, Türk Silahli Kuvvetleri’nin gözbebegi olarak kabul görüyor, istediklerini öldürüyor, karsiliginda bol miktarda para ve madalya kazaniyorlardi. Devlet güçleri, yörede kanunsuzlugun temsilcisi haline dönüsmüstü.

Yöre halkina ve yasal siyasetçilere zulmeden insanlikdisi, akildisi yöntemler, yeri geliyor, TSK’nin vicdanli subaylarini ve askerlerini de hedef aliyordu. Kazim Çillioglu için o günlerde ‘intihar etti’ dediler, alelacele gömülmesini sagladilar. Bu sonucu, Adli Tip Kurumu’yla, bilirkisi raporuyla, savcilik arastirmasiyla elde ettiler. Cinayeti isleyenler, bütün bunlarin üstüne bir de sahte intihar notu ekleyerek senaryoyu tamamladilar. O dönemin üst düzey yöneticileri, ‘cinayetin üstünün örtülmesi’ için gerekli olan tüm hassasiyeti gösterdiler…

Aile ise ‘açiklama’lara hiçbir zaman inanmadi…

Ayni tarihlerde öldürülen subaylardan birisi olan Albay Ridvan Özden için de ‘PKK’lilar vurdu’ dendi, aile gene inanmadi. Ridvan Özden, bölgedeki vahsi uygulamalara itiraz ediyor, TSK’nin yöredeki ‘çetelesme hali’ne karsi çikiyordu. Özden’in esi, Ridvan Albay’in PKK tarafindan öldürülmedigini ölüm biçiminden anladi. Esinin kendi ordusu içinden birileri tarafindan öldürülmüs olabilecegi hükmüne vardi.

Tomris Özden ilk itiraz edenlerdendi. Hem de o en netameli yillarda… Dogal olarak da, basina gelmedik kalmadi…

Subayini öldürten ordu

Çillioglu’nun, kendi ordusu içinde örgütlenen ve desteklenen bir grup tarafindan önce iskenceye tabi tutuldugu ve sonra öldürüldügü, bilirkisi raporuyla kesinlik kazanmis durumda. Devlete egemen olanlar, kendi albaylarini da yasadisi uygulamalara karsi çikmalari halinde öldürtebildikleri bir sistem kurmuslardi. Katiller, cinayeti devletin kendilerine verdigi resmi kimliklerle isliyorlardi.

Çillioglu’nun ailesi gerçegi ortaya çikarabilmek için 18 yildir mücadele veriyor. Devlet görevlisi bir subayin devlet güçleri tarafindan öldürüldügünü kanitlama görevi, subayin ailesine düsmüs durumda…

Ergenekon’un, Balyoz’un, Kafes Eylem Plani’nin hangi mantikla organize oldugunu, hangi mantikla hazirlandigini merak edenler, eger Kazim Çillioglu’nun ailesinin yasadiklarini okur, onlarin neler çektiklerini biraz olsun anlamaya çalisirlarsa, tabloyu kafalarinda artik herhalde açikliga kavusturabilirler.

Oglunun söyledikleri

Asil dramatik olan ve insanin içine dokunan ise Albay’in oglunun yani Gökhan Çillioglu’nun sözleri: ‘Sükürler olsun ki, teskilata 29 yil lekesiz, tertemiz hizmet eden babamin hain bir plan sonucu öldürüldügü ispatlandi. Devletimizin kurumlarinin bu konuda yapmis oldugu ciddi çalismalar sonuç vermistir. Bu onurlu insanin alnina sürülen leke temizlenmistir.’

Bu ordunun bir albayi görevini yerine getirirken, yine ayni ordunun içinden bir kesimin emriyle hareket eden çetelerce iskenceden geçirilerek ve kafasina bir kursun sikilarak öldürülüyor. Aile, 18 yil sonra, olayin içyüzünün ortaya çikarilmasini, ‘albayin onurunun kurtarilmasi’ olarak tanimliyor ve haline sükrediyor…

Sonra, kalkip vatan millet sakarya edebiyatiyla, geçmisimizde yasadigimiz utanç verici olaylari, ‘bu devlet yapmaz’ diyerek savunmaya kalkiyoruz…

Kendi albayini bile acimasizca öldürebilen bir devletin temizlenmesinin, seffaf ve demokratik bir devlete dönüsmesinin ne kadar zorlu ve karmasik bir süreç anlamina geldigini, bu tabloda olabilecek en çiplak sekilde görebiliyoruz…

—————————————-

Radikal-11 Nisan

Oral Çalislar

Back to top button