Makale

Alevi gençligi (2016): ‘Mazlum, magdur, masum, kaygili…’

Kamusal Politika ve Demokrasi Çalismalari Merkezi (PODEM), ‘Istanbul Gençlik Haritasi Serisi’nin bir parçasi olarak geçtigimiz günlerde ‘Kentsel Alevilik ve Alevi Gençlerin Kimlik Arayislari’ baslikli bir arastirma yayimladi.

Ulas Tol’un kaleme aldigi metnin giris bölümünde, ‘Alevilerin, köy yasaminin gizlilik ve kapalilik reflekslerini 1970’ler ve 1980’ler boyunca kentte de sürdürdükten’ sonra, ‘1990’li yillarda bu gizlilik ve kapalilik döneminin, yerini farkli nedenlerle açikliga ve görece etkilesime birakmaya basladigi’ tespiti yapiliyor. Zaten arastirma da, 1990’lardan itibaren kent Aleviligindeki degisimler, özellikle de kentli Alevi gençlikteki degisimler üzerinde odaklaniyor.

Arastirmanin sonuçlarina geçmeden önce, Ulas Tol’un, Alevilerin gizlilik ve suskunluk döneminin ‘1980’ler boyunca’ (da) devam ettigi tespitiyle ilgili olarak bir itirazda bulunmak istiyorum; çünkü kendi bilgilerim ve tecrübem bana baska seyler hatirlatiyor.

Aleviler daha önce ‘konusmaya’ baslamislardi

Çocuklugumu ve gençligimi yasadigim Istanbul Alibeyköy’de arkadaslarimin ve komsularimin kahir ekseriyeti Aleviydi, fakat ben ülkemizin bir Alevi sorununun oldugunun farkinda degildim. (Sustuklari, gizlendikleri için öyle oldugunu kabaca 1970’lerin sonunda, sonraki yillarda Alevilik üzerine kitaplar yazacak bir arkadasim sayesinde ögrenecektim: Cemal Sener.)

1980’lerin ortalarinda (büyük ihtimalle 1985’te) Cemal beni ‘Alevilerin sorunlarinin ilk kez kamusal alanda açik bir biçimde dile getirilecegi için tarihi önemde’ oldugunu söyledigi bir kapali salon toplantisina davet etti. Toplantinin konusmacisi Ilhan Selçuk’tu. Alevilerin sorunlarini tek tek dile getiren coskulu bir konusma yapmisti Ilhan Selçuk, fakat beni asil çarpan, onu izlemeye gelen çogu orta yasin üstündeki Alevilerin haliydi. O zamana kadar birçok coskulu siyasi toplanti izlemistim, fakat bu hiçbir seye benzemiyordu. Seyirciler söz almiyorlar, konusmuyorlar fakat heyecandan ne yapacaklarini bilemiyorlardi, sessizce haykiriyor gibiydiler.

Medyanin Alevilik cehaleti

1986’da, patronlugunu ve fiili yayin yönetmenligini Ercan Arikli’nin yaptigi Nokta dergisine girdim. Kapak önerilerinin tartisildigi bir yayin kurulunda, yukarida sözünü ettigim toplantiyi anlattim ve toplumda sorunlarinin dile getirilmesini bekleyen milyonlarca Alevinin oldugundan bahisle, biz bu talebe sözcülük edersek büyük bir prestij kazanacagimizi söyledim. Ercan Bey’i can evinden vurmayi da ihmal etmeyip ekledim tabii: ‘Alevileri kapak yaparsak satisimiz da patlar.’

Ercan Arikli Alevileri duymustu ama, onlarin talepleri olan insanlar oldugunu hiç duymamisti. O nedenle, ‘sayilari milyonlarca olabilir ama bu, dergiye müsteri olacaklari anlamina gelmez’ diye düsünüyordu. Hatta ‘Kamyoncular’ diyerek örnekledi, ‘bu ülkede onlardan birkaç milyon var, simdi biz kamyoncularin sorunlarini kapagi yapsak kaç kamyoncu gidip Nokta alir bayiden?’

Daha fazla üstelemedim, Ercan bey bu alanda belli ki sonraki yillarda yayin ortakligi yapacagi Dinç Bilgin’den biraz halliceydi. (Dinç Bilgin, 2010’da Nese Düzel’e verdigi söyleside söye demisti: ‘Mesela Istanbul’a gelinceye kadar (1980’lerin ortalari ‘A. G.) Alevinin kim oldugunu bilmiyordum. Bunu bilmeyen bir adam, toplumu yönlendirecek gazetelerin sahibi…’)

Sonrasi söyle oldu: Iletisim Yayinlari’nin çikardigi haftalik Gündem dergisi o hafta ‘Aleviler’ kapagiyla yayimlandi ve ortalama 5 bin satan dergi 20 bin satti. Bunu gören Ercan bey ‘Tamam o zaman, hadi’ dedi. Ertesi hafta Nokta ‘Aleviler: Artik susmayacagiz’ kapak spotuyla çikti ve kendi satisini ikiye katladi: 80 bin.

Diyecegim, benim bilgilerim ve tecrübelerim, Alevilerin ‘suskunluk’ döneminin 1980’lerin ortalarinda sona erdigini gösteriyor. Seslerinin Sünni Türkler tarafindan yeteri kadar duyulmamasi baska mesele.

Politik Alevilik yine de çok baskin degil

PODEM’in arastirmasi, en temelde kentli Alevi gençligin kendini dislanmis, mazlum, magdur, masum ve kaygili hissettigini, bunun üzerinden de giderek daha fazla politiklestigini ortaya koyuyor.

Bu Alevilik hissiyatlari içinde ‘masumluk’ muhtemelen birçogumuz için açiklanmaya muhtaç bir baslik… Arastirmada ‘masumluk’ basligi söyle açiliyor:

‘En yaygin eylemler polis müdahalelerini protesto etmek ya da bir anma etkinligi gerçeklestirmek amaciyla yapilanlar. Bu eylemlerde anilan kisilerin ‘masumiyeti’ ön plana çiktiginda katilim daha genis tabanli oluyor. En azindan, görüsülen gençlerden sosyalist olmayanlarin da bu tür eylemlere sempati besledigi söylenebilir. Uyusturucu mafyasi tarafindan öldürülen Hasan Ferit Gedik, polisin ‘galos giyin dedigi için vurdugu’ Dilek Dogan, ‘ekmek almaya giderken öldürülen’ Berkin Elvan ve Gezi eylemlerinde ölen diger Alevi gençler ‘masum’ ölümleri simgeliyorlar. Alevilerin geçmiste de hep barisçil olmayi tercih ettigi fakat ‘masum’ olduklari halde katliamlara ugradigi sik sik ifade ediliyor.’

Arastirmaya göre, kendini dislanmis hisseden Alevi gençleri bu noktadan itibaren inanç temelli bir Alevilikten politik bir Alevilige yöneliyorlar. Yine de, kimliklerini inanç ya da kültür üzerinden olusturmaya çalisan Alevi gençlerin sayisi politiklesmis gençlere nazaran çok daha fazla:

‘Alevi gençlerin Alevi kimligini tarif etme çabasinda üç yönelim öne çikiyor: 1) Aleviligin kültürel yönüne agirlik vermek; 2) Aleviligin inanç yönüne agirlik vermek; 3) Solcu ve/veya sosyalist bir aktif siyaset içinde yer almak. (…) Gençler arasinda bu üç yönelim arasinda kültürel Aleviligin daha fazla benimsendigi, solcu ve/veya sosyalist siyaseti benimseyenlerin daha küçük olmakla beraber aktif bir kesimi olusturdugu söylenebilir.’

Öneriler

Arastirmanin öneriler bölümünde yer alan bazi basliklar da söyle:

‘Alevi gençlerin kimliklerini dilediklerince deneyimleyebilmeleri için, asiri politiklesmelerine neden olan kaygi psikolojisini hafifletmek gerekiyor. Bunun için Alevilerin algisindaki Sünni asimilasyon tehdidine dair isaretlerin zayiflatilmasi gerekiyor. Alevi yurttaslari rencide eden mahalle, park, köprü vb. adlandirmalarindan vazgeçilmesi, cemevi ve din dersleriyle ilgili talepler basta olmak üzere temel taleplerin karsilanmasi, Alevilere yönelik nefret söylemiyle mücadele edilmesi, asimilasyon kaygisini zayiflatacak temel önlemlerin bir bölümünü olusturuyor.

‘Normallesmeye, Alevilerin toplumsal ve siyasi hayatta görünürlüklerinin artmasinin eslik etmesi gerekiyor. Alevilerin hem siyasetin farkli yelpazelerinde, hem de üst düzey bürokraside yer alabildigini görmek, dislanmislik hislerini besleyen olgulari zayiflatacaktir.’

Tek çare esitlik ve saygi

Son olarak, kendimce raporun ana fikrini söyle özetleyebilirim:

Aleviler hakli olarak öyle çok öfke biriktirdiler ki, bu öfkenin ‘sevgi’yle, ‘kardeslik’le, ‘sefkat’le izale edilmesi mümkün degil. Elde tek bir etkili silah var: Esitlik silahi… Alevilere ‘esitlik’le gitmeden, onlara ve inançlarina gerçek bir saygi göstermeden Türkiye’nin Alevi meselesi katiyen çözülemez… Fakat her silah gibi o da zamaninda kullanilirsa is görür. PODEM’in raporu, o kadar yil içinde Alevi sorununun hakiki bir çözümü için gerekli adimlardan pek azinin atildigini bir kez daha gösteriyor.

BAZI YAZARLARIN MAL VARLIKLARINA EL KONMASINA DAIR KÜÇÜK BIR NOT. ‘Geçmise baktigimizda bazi akil tutulmalarinin nasil yasanmis oldugunu anlamakta zorlaniriz. Sanki ortalikta tek akilli adam kalmamis gibi alinan kararlar bizi sasirtir. Ama çogu zaman bu gözlemleri yaparken kendi zamanimizda sürdürülen akil tutulmalarini fark edemeyiz. Genellikle ortak akli dumura ugratan sey, gerçekligi kavramakta zorlanan bir ideolojik yaklasimin resmi görüs haline gelmesidir.’

Etyen Mahçupyan, 25 Aralik tarihli yazisinin bu ilk paragrafini bambaska bir meseleye girizgâh olsun diye yazmisti ama, bence paragraf, bazi yazarlarin mal varliklarina el konmasinin nasil bir aklin ürünü oldugu sorusuna da mükemmel bir cevap teskil ediyor. Hiç süphe yok ki, geçmise baktigimizda bu akil tutulmasinin (da) nasil yasanmis oldugunu anlamakta zorlanacagiz.

Bazilari hiç zorlanmayacak ama: Bu ‘provokasyonu’, iktidarin ayagini kaydirip devirmek isteyen ‘yargi içindeki FETÖ unsurlari’na ya da iktidari sendeletip kendisiyle is tutmasini saglamaya çalisan ulusalcilara ihale edecekler ve rahatlayacaklar

————————————————–

Serbestiyet-28 Aralik

Alper Görmüs

Back to top button