Makale

Alevi meselesi

GEZI olaylari ve uzantilari sirasinda ölen bes kisiden besi de Alevi kökenliydi.

Burada bir kasit ve kumpas kesfetmek için zirdeli olmak gerekir!

Eh, mezhebî kimlik kimsenin alninda yazmiyor. Güvenlik güçleri ise o aidiyeti gaipten haber veren aletler kullanmiyor. Böyle bir aparati bilim-kurgu senaryolari bile icat edemedi.

Dolayisiyla, bütün maktullerin Ehl-i Beyt inancindaki insanlardan olusmasi asla ve asla komplo teorisiyle açiklanamaz.

Fakat bir tesadüften de söz edilemez!

Mantikî bir izah aramak zorundayiz ki gerçege en yakin hipotez söyle sekilleniyor:

***

EGER aritmetik formül ararsak, demek Türkiye genelinde su kadar yüzdeyle azinlik olan Aleviler Taksim protestolarina o yüzdenin haydi haydi üstünde bir rakamla katildilar.

Nüfus dagilimina ters ölçekli bu olguya muhtemelen bir de onlarin en görünür ve en ön saflarda yer almasi eklendi. Yani hedef olmak sansi istatistik skalada üst seviyeye çikti.

Arti, ayni Alevilerin ülke ortalamasini astigi illerdeki gösteriler de orani yükseltti.

***

ASLINA bakarsaniz yukaridaki tesbit hiç de yadirgaticilik içermiyor.

Çünkü öncüleri buradan yola çikmis olmasalar dahi Taksim olaylari bastan beri ve çok genel anlamiyla ‘laik sol’ (!): daha dar çerçevede ise Kemalist ve ulusalci eksende algilandi.

Her hâlükârda da protest bir nitelik tasidi.

Dolayisiyla, zaten sözkonusu egilimlerin belli basli ‘müsteri kitlesini’ (!) olusturan ve tarihî gelisimden ötürü de o protest kimlikle özdeslesen Alevilerin ‘basa güresmesini’ normal bir gelisme olarak yorumlamak gerekiyor.

Peki de, bu durum nesnel açidan normaldir ama öznel açidan normal midir?

Ilk bakista degilmis gibi geliyor!

***

DEGILMIS gibi geliyor, zira hakikaten de Ehl-i Beyt inancindaki çogunluk yukaridaki genel tercihleriyle ‘cellâtlarina âsik kurban’ manzarasi sunuyor.

Kendine eziyetten haz duyan bir mazosizmden dahi bahsedebiliriz!

Nitekim ‘Ittihatçi ve Kemalistlerin Alevi- Bektasi Politikalari’ basligiyla Ayse Hür Radikal’de tekrar özetledi, bazen riyakâr ve firsatçi biçimde sirt sivazlasalar bile Türkiye’deki bütün modernlesmeci iktidarlar da aslinda Alevileri hep Sünni perspektiften algiladilar.

En hafifinden ihtiyatkârlikla, fakat esas olarak düsmanlikla yaklastilar.

Dolayisiyla, hem Dersim katliami, hem de diger pratikler ortadayken Alevilerin hâlâ nasil ayni rotada israr edebildigi sorusu soruldugunda, mevcut durum sonsuz anormal geliyor.

***

ÖTE yandan, baslarina kirmizi kurdele baglayarak ölüm orucuna yatan ‘sol’ (!) fanatikleri veya Basbakan’in verecegi Muharrem Orucu iftarina katilacaklarin ‘düskün’ (!) ilân edilecegi tehdidini savuran dedeleri nasil es geçebiliriz?

Yine bazi marjinal ‘sol’ (!) örgütlerin babadan toruna bir gelenek hâlinde ve daima ayni Alevi ortamdan militan devsirmesini hangi laik ve modernist temelde açiklayabiliriz?

O hâlde süphe yok, ister seküler, ister mezhebî söylem kullansinlar, ciddi bir kesim Alevinin hem Farsî Siiligin ilelebet yakinma eziyetinden arinamadigini; hem de ziddindaki Sünni bagnazliga rahmet okutan bir teolojik boyutla donandigini saptamak zorundayiz.

***

BUNU da saptadik ve yine ilk bakista tekrar son derece anormal bulduk.

Fakat dikkat, kasten hep ilk bakista diye vurguladim.

Daha derin bir bakisla normal sayilabilecegini kavrayabiliriz ki, buna yarin gelecegim.

[email protected]

—————————————————-

Taraf-19 Temmuz

Hadi Uluengin

Balkêş e ?
Close
Back to top button