Alevi meselesi (2)
EVET, dün dedigim gibi Aleviler ilk bakista cellâdina âsik kurban manzarasi sunuyor!
Çünkü basta Dersim katliami, yakin tarihte çok agir darbelerini yemis ve Sünni kimlik dayatmasini yasamis olmasina ragmen Ehl-i Beyt inancindan çogunluk hâlâ laikçi- zapturaptçi ideolojinin en temel diregini olusturuyor.
Üstelik bu mazosist sevda onlari sirf yukaridaki siyasetlerin ebedi ‘müsterisi’ kilmak ve irili ufakli bilumum ‘sol’a (!) fanatik militan yetistirmek olgusuyla da sinirlamiyor.
Yine dün örneklerini verdigim gibi, sözkonusu degismezlik ve bagnazlik görünürdeki seküler söyleme ragmen aslinda derin bilinçaltini belirleyen imani dürtüleri yansitiyor.
Dolayisiyla da bütün bunlardan yola çikarak Alevilerin anormal bir durum yansittigini söylemek ilk bakista hiç mi hiç yanlis bir tahlil olmuyor.
***
OYSA biraz daha derin bakmaya çalisir ve kendimizi mümkün mertebe bir Alevi gibi düsünmeye zorlarsak yukaridaki tablonun anormal sayilamayacagini kavramakta gecikmeyiz.
Buradaki birinci unsur da azinlik ruhiyatidir!
Zira ister dinî, ister etnik olsun, çogunluk tarafindan öteki olarak algilanan herhangi bir azinlik hem korunma refleksiyle donanir, hem de metazori kendi içine kapanir.
Eh, tarihî hafizaya ek olarak ‘Kizilbas ekmegi haramdir’ sözünden tutun da ‘mum söndü’ iftiralarina uzanin, Ehl-i Beyt kültüründen insanlarin kendilerini tedirgin hissetmesi ve korungan davranmasi için her sey dün oldugu gibi bugün de ciddi ölçüde mevcuttur.
Kimlik ele vermemek için bazi Alevi hanelerin sahurda isik yaktigi hâlâ bir vakiadir.
***
IMDII, bu durumda korkuyu asgariye indirecek ve normallesmeye zemin yaratacak temel yöntem ancak azinlik kimligini çogunluk nezdinde hukuken esit kilmaktan geçebilir.
Gerçi dogru, toplumsal olaylar sonsuz çetrefil bir süreç izlediginden, tipki Kürt sorunundaki gibi bunun illâ bir sihirli reçete olacagina dair pesin hüküm ve garanti verilemez.
Fakat gerçeklesmeden Alevi meselesinin çözülebilecegi de hiç mi hiç iddia edilemez.
Ve madem talep ortadadir ve laik tarza ragmen de aslinda imani unsur belirleyicidir, o hâlde sözkonusu hukukilesmeyi saglayacak ilk adim da ibadethane tescili olmalidir.
Çünkü metafizik olgu insanin fitratinda var! Semaviyi tatmin etmeden dünyeviyi ve maneviyi tatmin etmeden maddiyi tatmin etmek hemen hemen imkânsizdir!
Lâkin kabul, bu heterodoks mezhebi genel Islam bünyesinde algilamak gerektiginden cemevleri klasik cami kategorisine pek girmiyor. Peki de bana ne? Karari Aleviler verecek.
Her halükârda da çeliskiyi çözmek dogmatik degil pragmatik davranmayi gerektiriyor.
***
ÖTE yandan, Alevilerin ilk bakista yine anormal gelen ‘celladina âsik kurban’ konumunu da izafilestirmek zorundayiz.
Yani burada çok rahatlikla bir ehven-i ser tercihin devreye girdigini söyleyebiliriz.
Çünkü gerek Alevi kolektif hafizasi, gerekse kâh hakli, kâh vehim olarak ortaya çikan ve Sivas katliamindan üçüncü köprünün adina uzanan gelismeler sözkonusu mezhep mensuplarini bilinçaltinda, zaten her halükârda egemen olan iki Sünni kesim arasinda mukayeseye itiyor.
Çogunlugun vardigi sonuç da her seye ragmen ve istedigi kadar sillesini yemis olsunlar, laik kimligini ön plana çikartan zapturapt ideoloji ve siyasetlerini, Sünni kimligini esas alan ve dinî eksende rota tutturan ideoloji ve siyasetlere yeglemek seklinde olusuyor.
Baska bir deyisle, Aleviler ikincilerden birincilerden çok daha fazla korkuyorlar, zira sonsuz insani bir refleksle hayat tarzina iliskin özgürlügü her seyin zirvesine oturtuyorlar.
Ve yukaridaki tercih Aleviler açisindan normaldir, çünkü anormal olan sey Aleviligin hâlâ mesele olarak kalmasidir ki, hiç hoslanmadigim o tercihleri dâhil sorumluluklari yoktur!
Taraf-20 Agustos
Hadi Uluengin