Haber

AMSTERDAM SIIR DINLETISI

Kemal Burkay

Sevgili arkadaslar, dostlar,

Bu haber son günlerde ansizin alevlenen ve sicakligi hala geçmeyen Hollanda -Türkiye hükümetlerinin kavgasiyla ilgili degil. Hayir, iki tarafin da seçimler ve referandum nedeniyle yararli gördügü ve böylece ‘özellikle Türk tarafinin, kendi rekorlarini bile kiran bir hamaset edebiyatiyla- seçmenleri kendi çevresine toplamaya çalistigi, artik bikkinlik ve sikinti veren bu olayla ilgili degil.

Ben, tam da ayni günlerde, Rotterdam’da atlarin, köpeklerin ve adamlarin bogustugu, Ankara’nin neredeyse Atlantik kiyilarina sefere çikacagi bir zamanda, Amsterdam’da yapilan ve benim siirlerimin de okundugu bir siir dinletisinden, yani bir sanat olayindan söz edecegim. Hayir, biz sanatçilar, sanat çevreleri dostuz, düsman olmayiz.

Bir hafta önce Hollandali Mirjam van Hengelyazar ve tiyatro sanatçisi Nazmiye Oral tarafindan benim siirlerimin de okunacagini iletiyordu.

Ertesi gün de Nazmiye Oral hanimin mesajini aldim. Benim alti kadar siirimi Felemenkçeye (Hollanda dili) çevirdigini ve pazar günü düzenlenen toplantida okuyacagini anlatiyordu. Bunlar: Prangalar, Kiyida, Zindancibasi ve Ozan, Yenik Degiliz, Aci Gülüs, Karakista Bahar Sarkilari adli siirlerimdi.

Bunun üzerine Hollanda’daki arkadaslarimizdan Düzgün Kaplan’i ve yegenim Avukat Cemil Burkay’i e-posta ile bilgilendirdim. Düzgün’e herhalde mesaj ulasmadi, ama Cemil toplantiya katildi. Daha sonra Nazmiye Hanim ve Cemil beni toplanti hakkinda bilgilendirdiler. Cemil toplantiyi söyle anlatiyor:

‘Dünkü programa katildim. Bu programi ” De Nieuwe Liefde ” isimli kurum düzenlemis. Kültürel etkinlikler yapan bir kurum.

Bu dönemde programlarinda Hollanda’nin taninmis kisilerine bir gün vererek onlarin bu zamani kendilerine göre, yani kendi istedikleri sairleri ve istedikleri müzikleri seçerek gelen konuklara sunum yapmalarini istiyorlar.

Nazmiye Oral da Nazim Hikmet’i, sizi , Bejan Matur’u ve Mustafa Sitou’nun siirlerini seçmisti.

Gelen konuklar önceden rezervasyon yapip bilet almak zorundalar. Siirden anlayan ve ilgili olan insanlar. Birkaç Türk’ün haricinde geri kalanlar Hollandaliydi.(Zannedersem 100 kisi kadar vardi.)

Nazmiye Oral benden sizin biri Kürtçe, digeri Türkçe olan iki siirinizi okumami istedi. Salona yaptigi konusmada da onu belirtti. Bir siirin tercümesinin asli ile ayni tadi veremeyecegini, siiri kendi dilinde okumak gerektigini, bu nedenle “Yegen Burkay’in’ iki siir okuyacagini söyledi. Ben de sizin Kürtçe “Em ne Binketî ne’ (Yenik Degiliz) ve Türkçe ‘Prangalar ” adli siirlerinizi okudum. Diger siirleri Nazmiye Oral Felemenkçe okudu.

Siirlerden önce sizin hakkinizda salona Sair ve politikaci oldugunuz, bu nedenle 30 yildan fazla ülkenizden uzak kaldiginiz, daha önce birkaç defa tutuklandiginiz, ama bütün bunlara karsin “halklarin kardes oldugunu ve Kürtlere özgürlük-Türkiye”ye demokrasi fikrini savundugunuz ” belirtildi.

Bu insanlar sizin siirlerinizle ilk defa tanistilar ve çok begendiler. (Hem siirin sonunda salondan gelen alkis hem de program sonrasi birçok kisinin sizin Hollandacaya yada Ingilizceye çevrilmis kitaplarinizin olup olmadigini sormalarindan anladik.)’

Nazmiye Hanim’da mektubunda siirlerin gördügü ilgiden söz ederek, dinleyicilerin istekleri üzerine bu siirlerin kendilerine e-posta yoluyla gönderilecegini belirtmisti.

Siirlerin Felemenkçesini ve toplantiya ait bazi resimleri asagida veriyorum. Resimler, son dönemde Hollanda’ya iltica etmis Mohammad Alzoabi adli Suriyeli fotograf sanatçisi tarafindan çekilmis.

Siirlerin Felemenkçe çevirisini de ilgi duyabilecek okurlar için ekte sunuyorum. Ayrica su face sayfasina bakilabilir: http://denieuweliefde.com/programma/de-poezie-van/

17 Mart 2017

Wij zijn niet verslagen (Yenik degiliz)

Wij zijn niet verslagen
Alle pijn, was niet voor niets
Kijk naar de ontkiemende zaden
In de eerste zomerregen

Luister naar de stemmen
Die je doen denken aan een brandende nacht
Krijgers op het strijdtoneel

Wij zijn niet verslagen
Al hebben ze ons afgenomen ons brood
Gescheiden van de geliefde
Afgesneden van de tarwekleurige haren van onze kinderen
Van onze bergen

Wij zijn niet verslagen
Kijk, weer een nieuwe lente, weer een nieuw oogstseizoen
Kijk, de schittering van zeisen, sikkels
En het geluid van de hamer op het aambeeld

Wij zijn niet verslagen
Onze tas, vol met zaden
In ons bloed, het leven dat kookt als een waterbron
Rennend trekken we ten strijde

De gevangenbewaarder en de Dichter (Zindancibasi ve Ozan)

Gevangenbewaarder heyy!!
Leven kun je niet voor een vuurpeloton zetten
Het blauw van de lucht
Regen, bliksem en zaad
Kun je niet voor een vuurpeloton zetten
Duizend bloemen bloeit mijn stem
Mijn stem kun je niet voor een vuurpeloton zetten!

Aan de kust (Kiyida)

Terwijl ik nu naar de zee kijk
Zijn er vast andere mensen die ook naar de zee kijken
Misschien vechten ze met de golven
Kreunen tijdens een marteling

Zingen, bedrijven de liefde
Vluchten voor de politie, buiten adem

Dromen weven, in een vaste zoete slaap
Kolen delven, onder de grond
Vliegen boven de wolken
Strijden aan de frontlinies
Hongerig, verzadigd, huilend, lachend
Pas geboren, stervend
Terwijl ik nu naar de zee kijk

Bittere lach (Aci gulus)

Eind september in Stockholm
Zonnig, kil
De natuur, veelkleurig

Er is nog geld om de huur te betalen
Er is nog brood

Dus, glimlach
Verlies jezelf in de kleuren, vanuit het raam van een trein
Als je kunt vergeten natuurlijk
De thuis en brood lozen, al jouw volk, ‘s werelds
wreedheid
De mensen van mijn land
Zelfs hun namen en liederen verboden
Vergeet als je kunt

Zo zit het vrienden
Al is er een thuis
Brood
En zon in Stockholm

Ons huid is hier, ons hart daar
Onze glimlach bitter

Lenteliederen in midwinter (Karakista bahar sarkilari)

Verborgen heb ik soms, pijn en teleurstelling
Als een bevelhebber die zijn wond verbergt
Midwinter heb ik lenteliederen gezongen
De mensen hadden hoop nodig

Dengê Kurdistan

Back to top button