Ankara’nin ISID stratejisi ne olacak?
ISID’in 101 gün elinde tuttugu Türk rehineleri serbest birakmasindan sonra, Türkiye’nin ‘Islam Devleti’ne (ID) karsi alacagi tavir ne olacak? Ankara sinirdas bölgedeki yeni gelismelerde ne gibi bir rol oynamayi düsünüyor?
Türkiye’nin rehine krizini basariyla halletmesinin ardindan simdi yeni bir asamaya giriliyor. Gelinen noktada Ankara ‘ISID stratejisi’ni yeniden degerlendirip düzenlemek durumunda.
Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan bu degerlendirmenin, kendisinin bu hafta BM Genel Kurulu toplantisi çerçevesinde yapacagi temaslarin isiginda yürütülecegini belirtti.
Cumhurbaskani’nin ve diger bazi yetkililerin ifadeleri hükümetin Irak ve Suriye’de olup bitenlerle ilgili tutumunu, rehinelerin özgürlüklerine kavusmalarinin sagladigi rahatlama içinde belirleneceginin isaretini veriyor.
Gizli anlasma
Türkiye, ABD’nin önderliginde olusturulan koalisyona mesafeli davranirken -ve bu arada Cidde’de varilan anlasmayi imzalamaktan çekinirken- Türk rehinelerin ISID’in elinde bulunmasini gerekçe olarak göstermisti. O zaman ABD Disisleri Bakani John Kerry de Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetinin anlayisla karsilandigini söylemisti.
Simdi Washington’un Türkiye’nin koalisyona daha aktif destek -ve muhtemelen askeri katki- saglamasi çagrisinda bulunmasi bekleniyor. Pentagon’dan gelen sesler bunun ilk belirtileri…
Günlerden beri Ankara’da yetkililerin ve onlara yakin yorumcularin israrla söyledigi sey, Türkiye’nin hiçbir sekilde ISID’e karsi askeri bir müdahaleye katilmayacagi, koalisyonla isbirligini sadece insani, lojistik ve güvenlik alanlarinda sürdürecegi yönündeydi. Simdi bazi analistler, Erdogan’in sözünü ettigi ‘diplomatik pazarligin’ -takas disinda- ISID’e karsi herhangi bir askeri harekâta girisilmemesi sartini kapsadigini öne sürüyorlar.
Bir basari öyküsü olan ‘rehin kurtarma operasyonu’nun perde arkasinda böyle bir gizli anlasma söz konusu olabilir. Zaten ISID’in Musul’daki Türk Baskonsoloslugu’nu basmasinin ve 49 kisiyi rehin almasinin amaci da (daha önceki yazilarimizda belirttigimiz gibi) Türkiye’nin örgüt aleyhinde harekete geçmesini önlemek oldugu anlasiliyordu. Herhalde Türkiye Cidde anlasmasini imzalasaydi, ISID rehineleri serbest birakmaya hâlâ yanasmayacakti…
Zor karar
Aslinda Türk hükümetinin sadece rehinelerden dolayi degil, baska nedenlerden de ISID’e karsi sicak çatismaya girismek istemedigi biliniyor. New York’taki temaslar ve bunun isiginda yapilacak degerlendirmelerde de bu temel tavrin devam etmesi kuvvetle muhtemel.
Ancak ISID’in Irak’tan sonra Suriye’de de son günlerde saldirilarini yogunlastirmasi, ID varliginin Türkiye’nin sinirlarina dayanmasi (ve de genis bir göç hareketine yol açmasi), Ankara’yi büyük bir ikilem karsisinda birakiyor.
Türkiye’nin kendisi için direkt tehdit olusturan bu durum karsisinda sadece ‘insani yardim’ gibi rollerle yetinmesi mümkün degil. Bu Erdogan-Davutoglu ikilisinin öteden beri amaçladigi ‘bölgesel aktör’ ve ‘oyun kurucu’ rolüne de ters düser.
Simdi esas zorluk bölgenin karmakarisik denklemi içinde, Ankara’nin ISID tehdidinin bertaraf edilmesini saglamak için ne yapip yapamayacagini net olarak belirlemesidir.
————————————————-
Milliyet-23 Eylül
Sami Kohen