Makale

Asindirma siyaseti ve Bonapartist darbe

AKP iktidarinin gayri resmi fetva makami oldugu iddia edilen Hayrettin Karaman, Yeni Safak’ta 4 Subat’ta yayimlanan yazisinda, sorunu açikça ortaya koydu: ‘Bastan söyleyeyim, bu komisyondan ve bu Meclis’ten yeni bir anayasa çikmaz.’ Bu, Karaman’a özgü bir görüs degil, somut durumun sogukkanli analizini yapan herkesin tespiti. Alti ay süre verilen anayasa komisyonunun esas islevi, müzakere yoluyla anayasayi degistirme fikrinin kamuoyunda iyice asinmasini saglamak olacak.

Karaman, yazisinda, yeni anayasanin ne bu komisyondan ne de bu parlamentodan çikma ihtimali olmasini, üç nedene bagliyor. Birincisi, Karaman’in kelimeleriyle, ‘Dogu’da HDP’nin devlet içinde devlet kurmak istemesi’. Bu görüs, Müslüman Türk çogunlugun Kürt sorununu, terör, siddet konularindan çok daha derinde yatan, kati bir merkeziyetçi yönetim saplantisi içinde algiladigini bir kez daha gösteriyor.

Karaman’in öne sürdügü ikinci engel, CHP ve MHP’nin yürürlükteki anayasanin baslangiç ve ilk dört maddesine dokunulmasina bütünüyle karsi olmalari. Halbuki Karaman’a göre, bir vesayet ifadesi olan ‘Atatürk ilke ve inkilaplari’ anayasadan kaldirilmadigi sürece demokratik-çagdas bir anayasa çikarilmasi ve vesayetten kurtulunmasi mümkün olmayacaktir. Buradan AKP’nin anayasa önerisinin bu ilkelere ve inkilaplara referans vermemesi, bunlardan ilham almamasi gerektigini anliyoruz.

Hayrettin Karaman aslinda yeni bir sey söylemiyor. Bunun Islamci muhafazakâr iktidarin esas görüsü oldugunu zaten yillardir biliyoruz. Demokraside her görüse tahammül etmek gerekir. Sorun, bu ilkelerin yerine Hayrettin Karaman ve onu izleyenlerin koymak istediklerinin, Atatürk ilke ve inkilaplari olarak tanimlananlardan daha tahakkümcü, özgürlükleri kisitlayici ve din referansli ahlak vesayetini öngören ilkeler olmasinda yatiyor. Esas tikanma, Atatürk ilke ve inkilaplarinin anayasal referans olmasina son verilmesi fikrinden degil, Islamci muhafazakârligin ilkelerinin ve bir medeniyet restorasyonu inkilabi özleminin referanslarinin bunlara ikame edilmesi arzusundan kaynaklaniyor. Hayrettin Karaman’in hangi ilkelerin temel referans olmasi gerektigi konusunda görüsleri hep açik oldu.

Yazida belirtilen üçüncü engel, baskanlik sisteminin her türlüsüne muhalefet partilerinin karsi çikmalari. Karaman’a göre, bunun tek nedeni, muhalefetin Erdogan takintisi. Bu iddia bugün AKP çevresinde ve iktidara yakin medyada sik dile getiriliyor. Halbuki baskanlik sistemi projesini Sef’in vücuduna uygun elbise dikme gereginden bagimsizmis gibi kabul edip, Türk Tipi Baskanlik Sistemi’ni degerlendirmenin bir anlami olmayacagini her seyden önce AKP’liler biliyor. Özel görüsmelerde bunu açikça dile getiriyorlar. Türkiye’de birçok sorunun yaninda, bir de azim bir Erdogan sorunu oldugunu da.

Hayrettin Karaman’in öngörüsü dogruysa, o zaman iktidar neden komisyon oyunu oynatiyor? Sorunun yaniti AKP anayasasinin 330 oy çogunlugu saglamamasi durumunda yatiyor. Tayyip Erdogan’in baslattigi, toplumu baskanlik sistemine ikna etme kampanyasinin baska dinamikleri o zaman devreye girecek. Kürt sorununda giderek artan ve önümüzdeki aylarda daha da artmasi mümkün olan siddet sarmalinin korkuttugu, Suriye’de iflas eden Türk dis politikasini görünüste telafi etmek için girisilmesi muhtemel bir maceranin mecburi destekleyicisi olacak olan milliyetçi-muhafazakâr ittifakin, bir halkoylamasiyla Sef’in arkasinda yer almaya çagrilmasi gündeme gelebilecek.

Gelinen asamada artik yabana atilmamasi gereken bir ihtimal bu. Darbe kelimesi ayaga düstü, olur olmaz her türlü muhalif tavir ve girisim için kullanilir oldu, ama bu ihtimalin adi siyaset bilimi yazininda Bonapartist darbedir. Komisyon çalismalarinin Bonapartist darbeye zemin hazirlayacak bir biktirma ve asindirma operasyonuna vesile olmamasini dileriz.

——————————————–

Cumhuriyet-9 Subat

Ahmet Insel

Back to top button