Atatürk olmak istiyor ama
‘Erdogan da, Atatürk gibi tek adam olmak istiyor’ diyor Limes Jeostrateji dergisinin son sayisi ‘Erdogan Putin’e karsi: Iki imparatorun boy ölçüsmesi’ baslikli bir yazida ve ekliyor:
‘Ama ünlü selefinin sahip oldugu jeopolitik duyarlilik Erdogan’da yok!’
Suriye’de partiyi simdiden bu nedenle Putin’in kazandigina isaret eden yazi Erdogan’in ‘Suriye stratejisinin bir kez daha çöktügünü’ belirtiyor.
Bu tespiti yapmak için aslinda çok büyük strateji uzmanlari olmaya gerek yok. Görünen köy kilavuz istemez hesabi
2013 yazinda, Rusya Ortadogu jeopolitigine geri döner dönmez bizler hemen
Davutoglu ve Erdogan’in ‘bölgesel hegemonya iddialarinin’ iflas ettigini yazmistik.
‘Rusya’nin Irak savasindaki Rusya olmadigini, uluslararasi sistemde artik tek tarafli ABD paradigmalarinin bittigi bir yeni esige girildigini, Obama’nin Suriye politikasindaki zikzaklarinin bu tarihi firsati Rusya’ya sundugunu’ bundan daha 2.5 yil önce yazmis; ‘Yeni Osmanlicilik düsleri kuranlara geçmisler olsun!’ demistik. (Sagnak: Putin ve Rusya’dan Sevgilerle; 15. 09. 2013)
Ama bu aleni tabloyu kayda geçmeyi inatla reddeden Ankara, tüm uyarilara ragmen burnunun dikine gitmeyi yegledi ve Suriye’de aportta bekleyen Putin’in eline oynayan son bir çilginlikla üstüne bir de 24 Kasim’da Rus uçagini düsürdü!
Güney sinirimizi bugün siginmaci ablukasina alan, sinir illerimizde demografik yapiyi degistiren noktaya böyle gelindi. Kritik sinir kentlerinde yer yer Türklerin, Suriyeliler yaninda azinliga düstügü bir tablo olustu. Suriye’deki savasi, Türkiye’nin içine tasiyan tehlikeli bir potansiyel yaratildi.
Korku – tehdit spirali
Özetle ‘Atatürk’teki jeopolitik sezgiye sahip olmadan onun tek adamligiyla yarisan rakipsiz lider olmaya öykünen Erdogan’a boyunun ölçüsünü artik Putin veriyor!’ dogrultusunda bir yazi dösenen Italya’nin ünlü Limes dergisi; tarihte Türkiye- Rusya arasindaki düzineyle savasa atif yapip ‘bu savaslarin hiçbirisini Türkiye’nin kazanmadigina’ dikkat çekiyor ve bu yenilgilerin Türk-Rus iliskilerini, o gün bugün sartladigini söylüyor.
Geçen yüzyil basindaki Sovyet-Atatürk dönemi isbirligi ve Sovyetler’in gene 20. yüzyil sonundaki çöküsü ardindan yasanan Ankara-Moskova isbirligi parantezleri disinda; Türk-Rus iliskilerinin hep ‘korku-tehdit’ sablonu üzerinden sekillendigine isaret eden etkili siyaset dergisi; ‘Putin’in Suriye’deki Türk nüfuz alanina girmesi’ sonrasinda iki ülke iliskilerinin yeniden bu kaygi verici spirale döndügünü anlatiyor.
Hâlâ netlik kazanmayan ‘Rus uçaginin düsürülmesi’ macerasinin nedenlerini; 1. Rusya’nin Ortadogu’ya dönüsü, 2. Ankara’nin Moskova’yi sil bastan tehdit olarak algilamaya baslamasi, 3. RTE’nin ‘genislemecilik megalomanileri’, 4. T.C Cumhurbaskani’nin gözü kara Suriye stratejisi, 5. Türk-Rus-ABD üçgenlemesinin denetim disi etkileri gibi unsurlara baglayan jeostrateji dergisi; Ankara’nin Moskova’ya 24 Kasim sonrasi yaklasiminin jeopolitik oldugu kadar psikolojik bir geri plani oldugunu söylüyor ve de Ankara’nin, Rusya ile olan sorununu simdi bir NATO-Moskova karsitlasmasina dönüstürmek hevesinde oldugunu belirtiyor.
‘Büyük oyun’un karti
Ankara’nin Rusya krizini NATO’ya ihale çabalarina dair algi artik öyle güçlü ki, ‘Türk karasularinda NATO’yu mülteciler için devreye sokmak’ önerileri dogrudan simdi Rusya’ya karsi bir ‘örtülü önlem arayisi’ olarak görülüyor. Corriere della Sera’da dünkü bir yazi da; ‘NATO’nun mülteci krizinde rol almasi kuskuyla karsilaniyor!’ diyerek alarm veriyor: ‘Ankara’dan henüz resmi talep yok. Ama NATO’yu mülteci krizine sokma planlarinin bölgede Ruslara karsi bir yanit olmasindan kusku duyuluyor!’
Mülteciler böylece gariban savas kurbani konumlarinin yaninda ayrica Ortadogu’daki ‘büyük oyunun’ piyonuna dönüsüyorlar.
—————————————————-
Cumhuriyet-11 Subat
Nilgün Cerrahoglu