|
Hüseyin Kızılocak |
|
|
|
|
|
|
|
Kuru gürültü
|
2013-02-10 01:22
|
Hüseyin Kızılocak
|
|
Bir toplantı, bir konferansa veya bir seminerin amacı, bir konunun detayları ile tartışılmasıdır ama bazen onu yönetenler, öylesine kötü yönetirler ki, her kafadan bir ses çıkar. Toplantı bir hengameye dönüşür ve toplantı bittiginde asıl konu unutulur ve başka şeyler tartışılır.
Toplantıya katılanları farklı grublara bölmek mümkün.
Toplantıya katılanların büyük bir kısmı, kısa bir süre sonra, toplantının amacını unutur ve başka şeyler tartışır.
Diger bir kısmı, bir süre toplantının asıl amacını korumaya çalışsa da, bir süre sonra kendini akıntıya kaptırır ve birinci gruba katılır.
Üçünçü grup bu duruma tepki gösterir ve toplantıyı terkeder, köşesine çekilir.
Dördüncü grup toplantının özüne dönülmesinde ısrar etmeye devam eder ama bu kuru gürültüde, onların sesini işitmek çok zordur.
Ama birde beşinci bir grup vardır. Bu grup toplantı başlamadan planını yapmıştır ve amacı asıl konunun tartışılmasını engellemektir. Bu grup en hararetli gruptur ve ne yazık ki çoğu zaman baskın çıkar ve konuyu amacından saptırır.
İşte hal ve durum bundan ibaret.
Sorun, Kürt sorunu. Bunun tartışılması ve soruna çözüm bulunması ama yıllardır öylesine bir kuru gürültü var ki, asıl konu yerine başka şeyler tartışıldı ve hala hengame ve kuru gürültü devam ediyor.
Şu hale bakın bir kere!
Yıllarca sorunun özü yerine, Türk tarafında askerlerin kahramalığı, kaç terörist öldürüldügü tartışıldı ve şehit cenaze törenleri, edebiyatı yapıldı.
Kürt tarafında, gerillanın kahramanlığı, kimilerinin nezlesi, burun ve boğaz akıntısı ve cenazelerin ne kadar kalabalık olduğu edebiyatı yapıldı.
Bu kuru gürültüde, şehit’in niye şehit olduğu ve gerillanın niye canını feda ettigi ve ne kazanım sağlandığı unutuldu.
Anneler ve babalar, çocuklarını için ağlamayı unuttu ve intikam ve kinle doldu.
Çocuklarını kaybetmeyenler, bir gün sıranın kendi çocuklarına gelecegini düşünmeden, bu kuru gürültüye destek verdi, şakşakçı oldu.
Yaklaşık 30 yıl, dile kolay!
Bunca zamanda, bunca insan ve emek kaybı! Kaç kişi geriye bakıp bunu düşünüyor?
Olup bitenlere bakınca, malesef, bunların sayısının fazla olmadığını görüyoruz.
Hele bir bakın, hala neyi tartışıyoruz?
Kürt tarafında, Kim muhattap olacak? Ada mı, dağ mı, şehir mi, kır mı, yoksa göl mü, nehir mi? Adaya kim gidecek? Ahmet mi, Mehmet mi, yoksa Şaxo mu, Mamo mu? Bir taraftan anadilde eğitim isteyeceksin ama öte taraftan, mümkün olan iki saatlık Kürtçe eğitime sadece 5 bin kişi başvurucak! Niye 5 milyon başvurmuyor? 2 saat komik deniyor. Evet, komik ama bunu kullanınca, daha fazlasını istemek mümkün degil mi? 5 bin yerine 5-10 milyon, 2 saatte olsa, kaydını yaptığında, çocuk Kürtçe okuma yazma öğrenecek ve dünya da, Kürtler haklarını istiyor diyecek. Kürtçe için başvuranların sayısı, cenazeye katılanların sayısından çok daha önemli ama kuru gürültüden bunun farkına varan yok.
Türk tarafında, Kim görüşüyor? Hükümet mi, MİT mi, müslüman mı, laik mi yoksa Amerika, Rusya ve belki de Çin mi?
Yeter artık bu kuru gürültü! Sorun Ahmet, Mehmet, Şaxo, Mamo yada boğaz veya karaciger iltihabı degil, sorun KÜRT SORUNU!
Sorun Hükümetin mi, MİT’in mi görüşecegi yada Kürt kardeş yada bacı,nın sorunu degil, sorun KÜRT SORUNU!
Bu kuru gürültüyü bırakıp, sorunun özüne gelelim! Irak, Suriye, Libya ve diger benzerleri, yıllarca kuru gürültü yaptılar. Ergenekon, Ecevit, Demirel ve benzerleri, yıllarca kuru gürültü yaptılar. Ne oldu onlara?
|
|
|
|
|
|
|