2024-10-14
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Murat Belge
 
Çankaya mı, Çiftlik mi
2014-09-06 22:28
Murat Belge
Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez Yargıtay açılışında “O gelirse ben gelmem” kavgası çıkarmıştı. Bu seçimle birlikte memlekette nasıl bir Cumhurbaşkanlığı olacağını --o zamana kadar görmemiş olanlara-- böylece göstermişti. Yargıtay’ın “Barolar Birliği Başkanı”nın protokoldeki yeri konusunda ısrar etmesine Cumhurbaşkanı’nın da içerlemeye devam ettiği anlaşılıyor, çünkü gene o kabadayı üslûbuyla “Adama sorarlar, sen neyin başkanısın diye” sözleriyle kavgasını sürdürmüş.

Bu arada bana daha ilginç gelen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın tavrı oldu. Bekir Bozdağ, böyle Yargıtay açılışı, Danıştay açılışı ve benzer törenlerin kaldırılabileceğini söyledi.

Şahsen “tören” denilen şeyden hoşlanmam. Bir şeyi “tören” haline getirdiğiniz anda o şeyin içine bir yapaylık üflemeye başladınız demektir. “Cumhuriyet törenleri” ise yapaylığın, kof jestlerin iyice tırmandığı “ayin”lerdir. Dolayısıyla, “Vah vah, Yargıtay açılışı töreni lağvediliyormuş” diye gözyaşı dökecek halim yok.

Yok da, bütün hayatın Tayyip Bey’in sevdikleri ve sevmedikleri ölçütü üzerinden yeniden tasarlanması gerektiğine de inanmıyorum.

Bu tören hikâyesi bu sürecin örneklerinden bir tanesi. Aslında bu örneklerin sonu yok. Şu günlerde gene şaşkınlık yaratan Çankaya köşkü olayı da aynı kategoriye girer. “Çankaya” adı bir deyim olmuş, Türkçe’ye girmiş. Söz sanatlarında “metonimi” derler, bir kelime, bir başka şeyi anlatmakta kullanılır: “Çankaya’ya çıktı” denildiğinde bundan herkes “Cumhurbaşkanı oldu” anlamını çıkarır. Ama şimdi biri Cumhurbaşkanı olmuş, “Çankaya’ya çıkmam” diyor. “Çankaya’ya Başbakan çıksın.”

Kemalist muhafazakârlar bunu “Atatürk’le özdeşleşmiş yerde oturmam” demek istediği şeklinde yorumluyor olabilirler. Bence asıl gerekçe başka: Tayyip Erdoğan her türlü yetkiyi kendi elinde tutan bir Cumhurbaşkanı olmak istediği için, kendine bir “uzmanlar”, “danışmanlar”, her neyse, böyle bir “ordu” kurmak niyetinde olmalı. Bu adamlara çalışacakları yer gerek, ofis gerek. Ayrıca bu yerler, ofisler vb. her şeyin başkanı olan Cumhurbaşkanı’nın yakınında, elinin altında olmalı. Zile bastı mı, Alaeddin’in cini gibi, bilmem ne danışmanı, karşısında dikilmeli.

Böyle bir tasarıma, dünya görüşüne dayanmayan Çankaya Köşkü’nü sanırım bu nedenlerle “matluba muvafık” bulmadı. Yeni yapılan binaya biçim vermek daha kolay.

Bu da, hayatın Tayyip Bey’in isteklerine, sevdiklerine ve sevmediklerine göre yeniden “dizayn” edilmesinin bir örneği. Bugünlerde bütün bu cephenin ağzından düşürmediği, tılsımlı bir söz gibi tekrarladığı “Yeni Türkiye” sloganının gerçek anlamı da bu olsa gerek: Yeni Türkiye = Tayyip Erdoğan denklemi.

Orman Çiftliği’ndeki binanın kendisini değil, yalnız resimlerini gördüm. Cumhurbaşkanı “konutu” dendiği zaman, bu işe göre fazla büyük, insanın aklına Çavuşesku’nun “ev”ini getiren bir bina. Ama herhalde konut olarak veya yalnızca “konut” olarak düşünülmüyor. Varolan sistemi bir “Başkanlık Sistemi” doğrultusunda değiştirirken, orası da “devletin yönetildiği” makam olacak.

Böylece, sabah Tayyip Erdoğan’la uyanıp gece Tayyip Erdoğan’la uykuya geçmemiz de devam ettirilmiş olacak. Tören kondu, tören kalktı, “sen neyin başkanısın” diye soruldu, Çankaya’ya gitti, Çiftlik’e geldi...

“Yeni Türkiye”ye hoş geldiniz.

-----------------------------

Taraf-6 Eylül


Print