Makale

Avrupa’da Kürt diasporasi

Kürdistan’daki direnisle siki baglar tasiyan diaspora Kürtleri, yasadigi ülkelerin özgün sartlarina göre örgütlenmemesi ve islevinin ekonomik dayanisma merkezine oturtulmasindan dolayi, siyasi ve kültürel rollerini yeterince oynayamiyor. Bu durumu ‘Kürtler’in devletsiz ulus’ olmalariyla açiklamak, yüzeysel bir analiz olur.

Paris’te 9 Ocak’ta Kürdistanli üç kadin siyasetçinin katledilmesine Avrupa’da gösterilen kitlesel tepkiler ve bunun medyalara yansima biçimi, Kürt diasporasi üzerine düsünmeyi gerektiriyor. Ülke disinda yasayan Kürtler’in, bazi protesto gösterileri ve kültürel etkinlikler hariç, ulusal mücadeleye katkilarinin maddi destegin ötesine geçmesi gerekiyor artik. Diasporanin asil rolünü oynayabilmesi için bu dinamigin ülkeyle saglam siyasi ve kültürel köprüler de insa etmesi lazim. Ülke disinda yetisen ikinci ve üçüncü kusagin egitim ve yeteneklerinin Kürdistan’a aktarilmasi mücadelenin ve kurumlarin yükünü hafifletecegi gibi bu potansiyel baris ve demokrasiyi insa etmede de önemli rol oynar.

Gerek Kürdistan’da süren çatisma ortami gerekse metropollerde uygulanan baskilardan dolayi, Avrupa, Amerika ve Avusturalya’da ayni duygularla hareket eden, ortak heyecani hisseden dinamik bir Kürt potansiyeli yasiyor. Giderek artan nüfuslarindan dolayi yasadiklari ülkelerde daha çok kamu politikalari alaninda dikkate alinan bu dinamik nüfusun siyasi gücünden yeterince yararlanildigi söylenemez. 1970’lerden baslayarak, 1980 askeri darbesi ve akabinde 1984’ten sonra bir buçuk milyon Kuzey Kürdistanli sadece AB ve Isviçre’ye (80 bin civarinda) sigindi. Kürdistan’daki direnisle siki baglar tasiyan bu potansiyelin, yasadigi ülkelerin özgün sartlarina göre örgütlenmemesi ve islevinin ekonomik dayanisma merkezine oturtulmasindan dolayi, siyasi ve kültürel rollerini yeterince oynayamiyor. Kürt diasporasinin temsiliyet-mesrutiyet ve muhatap arayisindaki yetersizliklerini ‘Kürtler’in devletsiz ulus’ olmalariyla açiklamak, ‘bütün sorunun emperyalizm ve sömürgecilikten’ kaynaklandigini belirtmek yüzeysel bir analiz olur.
Nedir diaspora?
Eski Yunanca’da Yahudiler’in dünyaya dagilmisligi veya ‘sürgünü’ (dini terim) kelimesinden hareketle ‘dagilmislik’ anlamina gelen bu kavram bugün siyaset ve sosyolojide farkli tanimlar tasiyor. Fakat insan bilimleri gibi bu kavram da gelisti. Diaspora artik, sadece ‘zavalli magduru’ degi bir gücü temsil ediyor: ‘sürgündeki örgütlü güç’ veya ‘ana ülkedeki siyasetin yurtdisindaki yansimasi’ ve bunun ülkeyle karsilikli siyasi, ekonomik, kültürel iliskileri (transnationalism) seklinde de tanimlaniyor. Ermeni diasporasi üzerine arastirmalariyla taninan antropolog Martine Hovanessian (Nice Üniversitesi) ‘yeniden olusmus kimlikler’ kavramini kullaniyor. Bu güçlü, dinamik birlesik çok kimlikli durumun göçmeni ‘ezik’, ‘ülke hasreti çeken zavalli gurbetçi’ konumundan arindirip anayurduyla güçlü baglar kurmasina ve oradaki siyasete müdahil olmasini sagliyor.
Sosyolog Rogers Brubaker (California Üniversitesi) ise diasporanin örgütlü hareket ve iletisim agi sayesinde asimile olmadigina ve bu isleyisle devletler arasi iliskilerde önemli rol oynadigini belirtiyor. ‘Devletsiz diaspora’ kavrami üzerine yogun çalisan siyasetbilimci Yossi Shain (Tel-Aviv Üniversitesi), Kürtler’in durumuna en yakin olan ‘diasporanin bagimsiz isleyen’ dinamigine vurgu yapiyor. ‘Diaspora devletin disinda ama ulusun içinde. Terk etmis oldugu ülkesinin siyasi gelecegi sözkonusu oldugunda en kararli tavrini gösterir’ tesbitini yapan Shain, bu duruma Amerikan Yahudi diasporasinin Israil’e destegini örnek veriyor.
Peki Kürt diasporasi ne durumda? Halen ürkekçe telaffuz ettigimiz veya kabul etmek istemedigimiz ‘Kürt diasporasi’ aslinda özgürlügü için direnen bir halkin realitesidir. Egemen uluslar ve onlarin siyasetini benimseyen Batili kurumlar, bazi akademik, çevreler bilinçli sekilde ‘Kürt diasporasi’ kavramini kullanmiyorlar. Bunun birkaç sebebi var. Türkiye ve bölge devletlerinin tesiri, eski diaspora tanimindan kaynakli bilgisizlik, ulus devletin statüsünün olmamasi ve en önemlisi de Kürtler’in disaridan görünen imaji: ‘yoksul, orta siniftan yoksun, aydin hareketi zayif, ulusal birlik eksikligi…’

Diasporanin rolü
Küba, Angola, Lübnan, Ermenistan, Kosova gibi yoksul ülkelerin ekonomilerini diaspora sayesinde ayakta tutuyorlar. Bununla beraber, Israil, Ispanya, Italya, Yunanistan, Türkiye, Cezayir gibi ülkeler bu potansiyelin ekonomik ve siyasi gücünden yararlanmaktadirlar. Kimi ülke imaj yoluyla ekonomik yatirim, kimisi de turizm amaçli yurtdisinda yasayan vatandaslarinin örgütlü gücünden yararlaniyor. Hatta Türkiye ve Israil örneklerinde oldugu gibi, bu potansiyel dindar, milliyetçi örgütlenmeler araciligiyla Almanya ve Fransa ve kismen ABD’de devletler arasi iliskilerde siyasi baski, hatta santaj unsuru olarak da kullaniliyor.
Küçük ülkeler diasporaya ‘gelisme ekonomisi’ politikalari çerçevesinde rol yükleyip, onlarin ülkeye aktaracagi ‘dayanisma dövizlerine’ bel baglarken, kalkinmis ülkeler disporalarini halen ürkekçe telaffuz ettigimiz veya kabul etmek istemedigimiz ‘Kürt diasporasi’ aslinda özgürlügü için direnen bir halkin realitesidir. Daha çok psikolojik üstünlük, imaj ve güç için kullanmaktadirlar.
Kürtler’in durumu
Bilindigi gibi Almanya, Fransa, Ingiltere, Hollanda, Belçika ve Isviçre’de yüzbinlerce Kürdistanli yasiyor. Isviçre hariç, adi geçen ülkelerin hepsi PKK’yi ‘terörist’ ilan edip yasaklayan devletler. Bu ne anlama gelebilir? Bu ülkelerin AB içindeki konumlari, ABD ve Türkiye ile iliskileri elbette önemli etkendir. Fakat bir buçuk milyon Kürdistanli’nin yasadigi bu ülkelerde Kürtler’e bu kadar kolayca adaletsizlik yapilmasini biraz da Kürt kurumlarinin isleyisi, halkla iliskileri ve çalisma yöntemlerinde aramak gerekir.
Kürt derneklerinin bulunduklari sehirlerde yerel siyasetçiler nezdinde dikkate alinmamalari, çalismalarinin medya tarafindan islenmemesi, sadece marjinal bazi sivil toplum kurumlariyla kisitli iliskiler kurulmasini diasporadaki bu dinamigin özgün kosullara göre kullanilamamasinda aramak gerekir. Yasadiklari ülkelerin, egitimini, kültürünü, siyasi sistemini bilen insanlarin bu kurumlarda yer almama (ya da alamamalari) üzerine düsünmek gerekir. Otuz yillik bir geçmise sahip Kürt derneklerinin isleyisi konusunda sosyolojik verilere dayanarak yapisal ve islevsel degisikliklere gidilmesi gerekir. Ermeniler, Yahudiler gibi geçmiste jenosidlere maruz kalmis, halklarin diasporalari Kanada, Fransa, ABD’de sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve medyalar üzerindeki etkinlikleri sayesinde siyasi aktör konumundalar. Kendi devletlerinin iç ve dis politikalarinda söz sahibi oluklari gibi, yasadiklari ve vatandaslik bagiyla bagli oduklari ülkelerin siyasetinde de dikkate alinan aktör konumundalar.

Kürtler rollerini neden oynayamiyor?

Kürt diasporasinin rolünü oynayamamasinin birçok sosyolojik ve siyasal sebepleri mevcut. Bununla beraber bireysel ve kollektif gibi sosyopsikolojik etkenler de var.

Kusak çatismasi
Birinci kusak, Türkiye’deki olumsuz, antidemokratik kültür ve siyasi aliskanliklarini Avrupa’ya da tasidi. Temsil eden veya yasal kurumlarda bunu yönlendirenlerin, yasadiklari ülkelerin siyaseti ve kültürü hakkinda egitimleri yetersiz. Birinci ve ikinci kusak arasinda önemli iletisim ve kültürel farklilklar bulunuyor. Bati’da dogmus buradaki egitim sisteminde sosyalize olmus ve birey olarak yasamini basarmis gençleri ‘bütün kötülüklerin bu emperyalist ülkelerden kaynaklandigini’ retorigini sloganci, ajitatif yöntemlerle empoze ederek, onlari ikna etmek zor. Alisila gelen bu yöntem, Avrupa’da hayal kirikligi yasayan, sosyal yardim kurumlari tarafindan rencide edilen, sistem ve toplum magduru bir kesim üzerinde etkili olabilir.
Ancak sosyo-ekonomik anlamda bireysel basariyi yakalamis ve fakat kimliksel, kültürel, inançsal gibi aidiyet degerleri anlamda kendilerini sorgulayanlarin beklentileri daha farklidir. Göç sosyolojileri tarihi, Yahudiler hariç, 20. yüzyilda ülkesinden göç edenler arasinda geriye dönüs oranini yüzde bes civarinda gösteriyor. Dolayisla diasporanin asil dinamigi kendilerini ‘Avrupali- Kürt’ sayan, rasyonel düsünen, egitimli bireylerdir.

Kültür soku
Bir diger etken ise kollektif. Kürt diasporasi henüz genç ve ögrenme çaginda ki bu Isviçre, Ingiltere ve Fransa gibi siyasi göçün daha yeni oldugu ülkelere daha bariz sekilde görülür. En son etken de kimlik ve aidiyetten kaynakli korunma duygusudur ki bunu açmakta yarar var.
Kürdistan’dan gelen birinci kusak göçmenin büyük kesimi kalifiye olmayan, egitim seviyesi düsük kirsal kökenli göçmenler. Sosyolojik yapisi itibariye muhafazakar olan bu kesim, Bati degerleri karsisinda olabildigince bocaliyor, kültür soku yasiyor. Bu durum da bir korunma, içine kapanma güdüsünün gelismesine yol açiyor. Sonuç itibariyle bu kesim yasadigi toplumla kaynasmadigi gibi kendi içine de kapanmis. Egitimsizlik ve dil yetersizligi bu durumun önemli etkenleri. Bu yüzden de insanlar yasadiklari sehirlerde getolasmaya, ‘kendi kenar mahallelerini’ olusturmaya gittiler. Ülke’deki mücadeleye baglilik, vicdan, ‘namus borcu’ gibi sebeplerin yani sira ‘oglumu, kizimi kaybetmeyeyim’ kaygisiyla ugranilan dernekler, camiler, cemevleri de bu anlamda temsiliyet ve köprü görevlerini yerine getirmede yetersiz kaliyorlar. Mücadeleye karsi temsiliyet ve mesrutiyet gibi rolleri olan kurumlar somut kosullarin tahliline uygun derinlikte olmayan insanlardan olustugu için de bu misyonu yerine getiremiyorlar.

Köprüler kurmak
Sonuç olarak, derneklerin temsiliyet düzeyi, onu yöneten insanlarin yasadiklari toplumun siyasetini, ekonomisini, kültürünü, medyalarini tanimalariyla orantilidir. Yasadigi ülkenin dilini, kültürünü, ekonomisini bilmeyen, üretimden kopuk insanlarin siyasal kurumlari temsil edebilmeleri de oldukça zordur. Ne yapmak gerek?
Elbetteki Kürtler’in insan kaynaklari sorunu var. Uluslararasi iliskilerin oportünist ve ekonomiye endeksli oldugu da bilinen bir gerçek. Buna karsin, gözönünde bulundurulmasi gereken, yaklasik yarim asirlik bir Kürt diasporasi realitesi var. Bunu degerlendirmek için mucizevi formüller gerekmiyor. Ülkedeki yasal siyasetin isleyisi diasporada da uygulanabilinir. Kürdistan’da seçimle ve demokratik yolardan görev basina gelen siyasetçiler için geçerli bürokratik, mesru islevsel kriterler, ülke disindaki kurumlarda da uygulanabilinir. Bunun için de Avrupa’daki derneklerin bu kusak için kültürel, siyasal hatta ekonomik (profesyonel) çekim alanlari haline getirilmesi gerekir. Avrupa’nin en iyi üniversitelerinde insan ve fen bilimlerinde egitim almis, yine kamu kurumlarinda tecrübe edinmis binlerce genç var. Bu potansiyelle Kürdistan arasinda saglam köprüler olusturulabilinir. Bati’nin demokratik kurumlarinda tecrübe edinmis, buralarda egitim almis yeni nesil ciddi ve somut yapilanmalarda lobi faaliyetleri yürütebilir. Yeni kusagin yasadigi ve vatandsalik bagiyla bagli olduklair ülkelerin siyasetinde söz sahibi olmalari ve bunu Kurdistan’a tasirmalari için Kürt partilerinin olanaklar sunmalari gerekir. Ayni potansiyel, ülkede baris ve demokrasinin insaa edilmesinde Avrupa ülkelerinin çok kültürlü, demokratik, federal siyaset deneyimlerini aktarabilirler.

IHSAN KURT / Neuchâtel Üniversitesi (Isviçre), Master, ‘Kürt siyasal diasporasi: Isviçre örnegi’. Ismet Serif Vanli Kürt Kültür Mirasi Dernegi (AFKICV) Baskani-ikurt’bluewin.ch

Ihsan Kurt

Back to top button