Makale

Avrupali sosyalistler ve CHP

Avrupa’daki sol ve sosyal demokrat partilerin son on-on bes yilda Türkiye’de olup bitenleri anlamakta çok cevval olduklarini; çok parlak bir sinav verdiklerini söylemeyecegim elbette.

Gerek PKK’ya karsi tutum konusunda, gerekse 28 Subat’in ve AK Parti hareketinin degerlendirilmesinde sik sik yalpaladiklarini biliyoruz. Içlerinde TSK’yi Türkiye’de laikligin yegâne garantisi gibi görüp vesayetin gümbür gümbür gidisini endiseyle izleyenler oldugu da malumumuz.

Hatta su anda bile, darbe davalari ve basin özgürlügü ile ilgili “endiselerini” dile getirdikleri kimi raporlarda solun geleneksel dar bakis açisindan ve kimi takintilarindan kurtulamadiklarini görüyoruz.

Ama Avrupa solu, bütün bu ideolojik-siyasal takintilarina ve zaaflarina ragmen, CHP gibi bir partiyi “hazmedebilecek” kadar midesiz degil…

Bir ülkenin seçimle gelmis ve geldiginden beri kitle destegini sürekli artirmis basbakanina “katil” diyen; iktidara geldiginden beri Türkiye dünyayi saskina çeviren dönüsümler gerçeklestirmis, yaptigi reformlarla ülkenin çehresini degistirmis bir lideri Esed gibi eli kanli diktatörle bir tutan siyasetçiyi “aileden” sayip bu degerlendirmeleri sineye çekmek Avrupali Sosyalistler ve Demokratlar Grubu için mümkün degildi gerçekten de…

Ne var ki CHP lideri, parçasi olmaya çalistigi “aile”nin terbiyesinden ve kültüründen de habersiz oldugu için, sali toplantilarinda yaptigi konusmanin bir benzerini orada da yapabilecegini sandi.
Ve tabii, fena halde rezil oldu.

Doku uyusmazligi

Aslinda CHP’nin gerek sosyalist enternasyonalde gerekse Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grubu’nda ciddi problem yasamasinin sebebi, sadece Kiliçdaroglu’nun ölçüsünü hepten kaçirmis dili degil.

Bu kuruluslarin CHP’nin anakronik çizgisinden; askeri vesayetin kaldirilmasi için verilen mücadeleye barikat kurmaya çalismasindan; yargilanan darbecilere kol kanat germesinden; yeni anayasa konusunda aldigi gerici-milliyetçi tutumdan rahatsiz oldugunu biliyorduk. Son olarak buna bir de Kürt açilimina karsi “Türkiye’yi bölüyor, parçaliyor, ABD’ye peskes çekiyorlar” türü soven milliyetçi söylemle yürüttügü muhalefet eklenince, CHP’nin Türk tipi sosyal demokrasisi ile Avrupa’nin sosyal demokrasi anlayisi arasindaki doku uyusmazligi daha da net olarak çikti ortaya.

Dosya yine bossa…

Simdi bakiyoruz, CHP’liler var güçleri ile Swoboda’yla AK Parti’nin çikar iliskisi içinde oldugunu ispatlamaya çalisiyorlar.

Güya, Swoboda’nin karisi Siemens’in yetkisi sifatiyla Türkiye’de rüsvet dagitmismis, bu dosya Erdogan’in önüne gelmismis de, Erdogan da dosyayi hasiralti etmismis. Iste bu sebeple Swoboda Erdogan’a gebeymis. Bu son çikisi da borcunu ödemek içinmis…

Dogrusu seçilen mücadele yöntemi CHP’nin siyaset yapma tarzina çok uyuyor. Ama biz, Kiliçdaroglu’nun elinde salladigi dosyalarin genellikle içinin bos oldugunu yakindan biliyoruz.
Bu defa da bos çikarsa, son rezaletin yanina bir de bu rezalet eklenmis olur.

Avrupa siyaset kültüründe, saygin bir politikaciya böyle ulu orta iftira atmanin bedeli herhalde Türkiye’dekinden çok daha agirdir.

————————————————

Bugün-20 Mayis

Gülay Göktürk

Back to top button