Balyoz davasi
Balyoz Davasinda alinan karar, Türkiye’nin demokratiklesme tarihinde bir miladi ifade ediyor.
Askerler ilk kez sivil bir mahkemede darbe tesebbüsü suçuyla yargilandilar ve mahkum oldular.
Davayi itibarsizlastirmak için medya ve ana muhalefet partisi CHP basta olmak üzere çesitli çevrelerin girisimleri sonuç vermedi, ve Türkiye’de düsünsel ve kurumsal manada çok güçlü temellere sahip olan askeri vesayet önemli bir darbe yedi.
Hukuki süreç Yargitay asamasiyla sürecek. Ama daha simdiden bu asamayi kullanmak ve Balyozcularin lehine bir karar çikartmak için harekete geçilmis durumda.
Askeri vesayet yanlilari karari siyasi ve hukuk disi bir karar olarak yorumluyorlar.
28 Subat döneminde andiçlanan isimler dahi, karara sevinemediler.
Yorumlar genellikle su noktalarda yogunlasti:
‘Verilen cezalar çok agir. Sonra emir alan ve emir veren ayrimi yapilmadi.’
Böyle düsünenler askeri darbe suçunun bugün uluslar arasi hukukta insanliga karsi islenmis suçlar kapsaminda oldugunu unutuyorlar. Bu suçun hem bizim yasalarimizda, hem uluslar arasi yasalarda karsiligi agirlastirilmis müebbettir. Balyoz davasinda, Mahkeme suçu, eksik tesebbüs olarak yorumladi ve müebbet yerine 20 ila 16 yil arasinda hapis cezalarina hükmetti. Balyozcular eger Uluslar arasi ceza Mahkemesinde yargilansaydi müebbet hapis cezalarina çarptirilabilirlerdi. 330 kisinin ceza almasi ise, mahkemenin bir kusuru ve tasarrufu degil, ordu içinde darbe fikrinin ve bu fikir ugruna harekete geçme arzusunun ne kadar güçlü ne kadar ‘kollektif bir arzu’ oldugunu gösteriyor. Baska ordularda belki sadece üst düzeyde planlanan ve birçok darbe girisiminde oldugu gibi, sadece ‘omuzlarindaki apoletleri bol bir kiligin’ isi olabilen darbe eylemi, bizim ordumuzda maalesef ‘ülkenin tehlikede olduguna ve cumhuriyetin elden gittigine inanilan bir zamanda-o zamanlarin hangi zamlar olduguna da bizde askerler karar verir- ordu mensubu herkes için bir milli görev kabul ediliyor.
Alt rütbelerde görev alanlar emir kuluydu, bu cezalari hak etmiyorlardi diyenler, anayasanin 137. maddesini görmezlikten geliyorlar. Kimse insanliga karsi islenmis suçlar kapsaminda olan bir suçu emir olarak kabul edemez ve yerine getiremez, dolayisiyla herkes böyle bir emri ret etme hakkina sahiptir.
Arjantin, Sili ve Yunanistan’da görülen ve darbecilerin yargilandigi ve çesitli hapis cezalarina mahkum oldugu davalarda dahi bu kapsamda bir yargilama olmadi deniliyor.
Peki bu ülkelerin hangisinde askeri vesayet yüz yil sürdü? Bu ülkelerin hangisinde Türkiye’deki gibi güçlü bir askeri vesayet ve darbe gelenegi mevcut?
Bu ülkelerin hangisinde bir yüzyil içinde dördü ‘modern’, biri ‘post modern’ darbe oldu?
Bu ülkelerin hangisinde Berlin duvari çöktükten ve dünyada 100’e yakin demokrasi disi otoriter sistemlerle yönetilen ülke demokrasiye geçerken, ordu, pes pese ve tam on yil boyunca sivil bir hükümeti devirmek için darbe planlari olusturdu?
Kürt sorunu denince karsimiza IRA ve ETA deneyimlerini çikaranlar, simdi de Arjantin’de bile böyle olmadi diyorlar, ama hakli degiller. Bask ve Irlanda sorunu, Kürt sorununa ne kadar çok benziyorsa, Arjantin ve Yunanistan askeri darbeleri de bizdeki darbelere o kadar benzer.
Öte yandan, Balyoz davasinda alinan kararin orduyu kurumsal olarak sarstigini kabul etmek lazim.
Bu bakimdan, Özkök ve Yalman gibi komutanlarin içinde bulundugu ruh halini anlamak çok zor degil.
Ordu mensubuysaniz ve bugün bu davalarin hiç birinde adiniz geçmiyorsa, üstelik ‘Kemalin askerleri’ cumhuriyeti kurtarmak için dise dis bir mücadeleye giristiklerinde, siz onlara katilmamis tersine sorun çikarmissaniz, adinizin haine çikmasi isten bile degildir.
Karardan sonra hakkaniyete uygun yorumlar yapan Özkök Pasa sanirim daha fazla direnemedi ve eski silah arkadaslarinin ‘temiz’ oldugunu söyleyiverdi.
JITEM davalarinda 20’nin üstünde cinayetten yargilanan ve Balyoz davasinda da 18 yil ceza alan Cemal Temizöz mü ‘temiz’ ?
Hastaligi nedeniyle dosyasi ayrilan ve Güneydogu’da görev yaptigi yillarda Kürtler’in korktugu bir isim haline gelen, Sari Levent’ lakapli Levent Ersöz mü ‘temiz’?
Balyoz ve Ergenekon davalari eger Güneydogu’da islenen suçlarla birlesseydi, degil, 330 kisi, binlerce kisinin yargilanmasi kaçinilmaz hale gelecekti.
Ergenekon davasi da muhtemelen bu sekilde bitecek, Balyoz davasi karari, askeri vesayetin bu sayfasini görmezlikten geldi ve maalesef aklamis oldu. O sayfada hiç de ‘eksik tesebbüs’ olarak görülemeyecek olan, kirli bir savasin, ‘bir sike’ savasinin tarihi yazilidir.
Türkiye’de bu kirli savasi mümkün kilan sebepleri yaratanlar hiç hesap vermediler.
Askeri vesayet kirildi, kimine göre sona erdi, kimine göre daha yapilacak çok is var, ki bence de yapilacak çok is var.
Peki kirildigini düsündügümüz bu vesayetin, ‘Kürt kiliginda’ , PKK eliyle ve Kürt toplumunda bugün en itibarli ve karsi çikilamaz halde olmasindan sorumlu olanlar kim acaba, hiç düsündünüz mü?
Degerli dostum M. Ali Birand, bu baglamda, askeri vesayete ilk PKK’nin karsi çiktigini yazarken kanaatimce yaniliyor.
Ben tam tersini düsünüyorum.
1984 Eruh-Semdinli baskini olmasa, Kürt hareketi demokratik mecrasinda ve kendi haline birakilsa, Türkiye’de bes yil sonra kimse genel kurmay baskaninin adini dahi bilmeyecekti.
Todays Zaman-30 Eylül
Orhan Miroglu