Makale

Baris aktivistligini din cahilligi ve milli mafyanin hedef tahtasina koymak

Her türlü yoruma açik olarak okunabilir hendek savasinin belkide en ögretici yani, yoksul Türk gençleriyle Kürt gençlerini derin bir plan dahilinde birbirini kirdirma araci olarak kullanilisin, ünlü ruh bilimci Eric From’un öngörüsüyle kurt, koyun, kuzu ve çoban iliskilerini hatirlatiyor olmasidir.

Orantisiz güç kullaniminin ocaklara, vicdanlara düsürdügü ates sadece düstügü yeri yakarken, sansli evlatlari bu yakiciliktan uzak tutulmuslugun nefret suçu sayilir nutuklarinin adeta fetvaya dönüsmesi karsisinda, iki yanlisa dayanmadan insani ve vicdani objeleri öne çikararak tarafsiz yazmanin riskleri, bu öngörüyü dogruluyor. Özellikle siddetle ihtiyaç duyulan barisi dillendirmelere karsi yüksek rakimli daglardan, bayirlardan, tepelerden kopacak öfke duyulur duyulmaz, karanlik dehlizde planlanan sahane suikast planlarin, linç kampanyalarin rahatlikla yasama dayatilabilir örneklerin yasanmasi, insani sözün bittigi yer deyip nokta koymaya zorluyor. Ancak kurt denilen canavari tapinasi ikon edinmisligin, ergenekon zihniyetiyle hendek alanlarinda sikismis çatisma disi savunmasiz müslüman üstüne ölüm yagdirmalar, müslümanlar arasinda bile islamofobi etkisi yarattigini söylememekle sözleri intihara zorlamanin, islama ve insan olmaya zulüm oldugunu vicdanlara hatirlatiyor.

Ne vicdan ne de hiçbir inançla bagdasmayan yasananlar karsisinda aparat medya, rant odakli sermaye gruplari, troller istedigi kadar allayip pullasin, siyaset cephesinde AKP ve HDP’ye karsi nefret ve öfke dalgalarinin yayilmasi kuskusuz yasananlarin dogasi geregidir. Düsündürücü olan, Muhafazakar Müslüman ahlakini islamin ana temasi cömertlik, dogruluk, komsuluk ve mazlum hakki biçimlendirirken, hukuken sorgulanmasina bile yasak getirilmis zenginlikle siyasi güç bileskesinin, çatisma disi insanlara dayatimini yorumlamanin din cahili kirli sakalli-sakalsiz, cübbeli-cübbesiz, halk arasinda viagraci penistoteles diye tanimlanan yobazlara, yalakalara birakilip peygamber ahlakinin da yerlerde sürünmesine seyirci kalistir. Bu vahim tablonun elestirilmesi halinde, nefsine mahkum olmusluk, insani dünya ile ahiret arasinda götürüp getiriyor olabilir. Ancak unutulmasin ki Cenab-i Hak ayetlerle, Hz. Peygamber (s. a. s. ) hadislerle toplumun gidisatini bozgunluga sürüklemek karsisinda susmayi, ayni nefsin aldatici cazibesi ve satafatli vebaline ortak saymistir.

Ancak 17-25 Aralik vakasiyla ortaya çikan yolsuzluk iliskilerinin, hukuk kadar siyaset cephesinde de her vakanin iki tarafi oldugu gözetilerek, taraflari gerçegiyle yüzlesmesini saglamak yerine, Habil-Kabil kavgasi denilip parçalanma beklentisine yatarak yanlis denklemlerle siyasi rant araci sayilmasi, Türkiye’nin ne kadar hukukun üstünlügünü gözetecek demokratik siyasete muhtaç oldugunu kanitliyor. Nitekim toplumun her katmanina nefes aldirtmasina ragmen, vaka arifesinde panikle yükselen kumpas söylenceleriyle hiç alakasi yok iken, mahkeme tutanaklarina yansiyan ve yansiyacak korkunç tabloya ragmen Ergenekon denilen Türkiye’nin karabasani dava zat-a mahsus istemle yok sayilmasaydi, ne AKP bunu arti deger sayarak mühafazakar müslüman tabana sirtini dönüp söven rüzgara bu kadar rahat yelken açabirdi, ne sosyalist hiçbir deger tasimayan sasi sol ile ergenekon-feodalizm ortakliginin agir baskisi altindaki HDP’yle ölümler bu kadar rahat kutsayabilirdi. Ergenekonlu bu cehennemi vebal da yasanmazdi. Dolayisiyla bu süreç sadece hukukun sinavi degil. Bu süreç muhafazakar müslüman cephe kadar, Kürt siyaset cephesinde de siyaset arenasinda, siddeti azimle sorgulatacak yeniden yapilanmanin zorunlu hale gedigi bir süreçtir.

Haksiza haksiz diyecek, dünyanin her yerinde oldugu gibi vicdani ve ahlaki sorumlulugun geregi demokratik siyasetle barisin öncülügünü yapacak akademisyen ve baris aktivistlerinin, toplumsal karsiligi tükenmis danisikli siyaset mantigini elestirmeleri üzerine hain ilan edilip din cahilligi ve milli mafyayla tehdit edilmeleri elbette bosuna degil. Karsiligi olmayan hendeklerin, ergenekona vazife çikarmak amaciyla, iki taraftan yasam öyküleri benzesen KPSS magduru yoksul insan potansiyelinin yoksul hayatlarini alip götürmesinin, yoksul gözyaslarin, yoksul katliamlarinin, yoksul göçünün, yasam alanlarin tarihi ve kültürel dokusunun inanilmaz bir eforla tahrip edilmesinin oylari artirici matematiksel bir hesabi vardir. Bu hesabin en yakin örnegi, dogasi geregi baris sürecinin hukuki bir zemine oturtulup siyasetle alakali olmayan 17 bin masum insanin kemikleri üstüne çömelmis oy baronu varsayilan Kürt ergenekonu ve koruculuktan beslenen jitem tetikçiliginin barbar yüzünü ortaya çikarabilecegi endisesi yaratmasidir. Iki tarafça da inanç ve ideolojiyle açiklanamayan bu oy sapikligina paralel olarak Türklügü her irk ve islam üstü sayan ülkücü kulvarda yasanan dalgalanma, bir yerlerden kurgulanmis gibi danisikli traji-komik bir mantikla süreci buharlastirmis, siyasetin rotasini yoksul insan potansiyelinin eritildigi hendeklere endekslemistir. Ayrica bu endise ülkücü rüzgarla yelkenleri sisen AKP ile ölümlere, katliamlara oy artirici iksir gözüyle bakan ve HDP’yi kabaca baskilamis sasi solcular arasinda bakislarina tutsaklanmis medya dünyasini kullanarak hendek alanlarinda gençlerin, savunmasiz kadinlarin, yaslilarin, Miran bebekle çocuk Merve örnegi canlarin nasil iktidar malzemesi yapildigini, çiplak cinayetlerin failleri ve müsebbiplerin kimler oldugunu, olup bitenlerin farkli algilanmasina yol açmistir. Ancak sasi solcularin yanildiklari nokta, kameralarin karsisina çikardiklari hendeklerdeki drami kutsamakta mahir, yüz-göz oynatmalarindan, mimiklerinden riyakarlik akan acaip demogog hatunlarin, AKP’nin akil çelenleri karsisinda yetersiz kalislaridir. AKP, günah ortakligina dönüstürdügü medyayi kullanarak din avcisi demogoglarla fikirlerine, icraatlerine ilahi bir rol biçerken, Türklük suuruyla faaliyet gösteren din cahilligi ve serde toz kaldiran kabadayi durusun geregi milli mafyayla islamin ve dogrunun genleriyle oynamakta daha mahir oldugunu ortaya koymustur.

Yasananlar, çatismalarin disinda tutulmasi gerekenlerin, kerbelayi andiran ablukanin içinde kalmaya zorlamalar, katledilisler üzerinde nutuk atmalar kurtla yiyip koyunla yas tutma vebaliyle, sivillere yönelik katliamlarin, planli yikimlarin, sefalete sürüklemelerin islam ahlakini yasamamisligin islamla açiklama vebali arasinda fark olmadigini göstermistir.

Karsit görünen bu güç odaklarinin zimni ortakligi, demoklesin kilici gibi basinda sallandigi hukuku dört bir yandan tirpanlamaya devam ettikçe, haksiz gücün pençeleriyle ahlaki ve islami aksiyonlarin üstüne ironik mezhebi bir zehir zerkeden ergenekon, Kürt sorununun insanca ve hakça masaya yatirilmasina izin vermeyecek. Bu bakis her zaman iki tarafin yoksullarina ölüm, gözyasi ve yikim getirmeye devam edecek.

Oysa Kur’an-i Kerim’i de Incil’i de inceleyen herkes biliyor ki her Sure ve Bab’ta Allah, ‘ADALET’i emretmektedir.

ALI KIZILAY

Emekli Ögretmen-YAZAR

Ali Kizilay

Back to top button