Makale

Bazi Sinamalar ve Sonuçlari

Dün bir sey söylerken bugün bundan dönmek ve yarin tam tersini söylemeye baslamak siyasette görülmemis bir sey degildir. Hattâ epey sik görüldügünü de söyleyebiliriz.

Bazi toplumlar belki biraz daha unutkan oluyor. Böyle olunca, ‘pozisyon’ degistirmek de kolaylasiyor herhalde.

Ya da sorun ‘unutkanlik’ degil, belki ‘kasitli unutkanlik’ denecek bir sey: bile bile unutmak. Isine öyle geldigi için.

Öncelikle Tayyip Erdogan’in dönüsleri var aklimda. Öyle böyle degil Erdogan’in dönüsümü. Ama bunun düsündürmesi gereken bir nokta var ki pek fazla vurgulanmiyor. Bir siyasî hareketin niteligini o hareketin önderi ya da önderlerinin sözleri ve davranislariyla özdesleme aliskanligimiz vardir. Tayyip Erdogan belirli bir tarihe kadar bir adam, o tarihten sonra bambaska bir adam olabiliyorsa, basinda bulundugu hareket de bu degiskenligi kaldirabiliyor demektir.

2002’de AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana Türkiye’de ‘siyasî Islâm’ ya da Islâm’i baslica referans noktasi olarak kabul eden siyaset kendisi ciddi bir dönüsüm geçirdi ve daha önce genellikle Necmeddin Erbakan’la özdesledigimiz ‘tarz-i siyaset’ten farkli niteliklere (ve ayni zamanda ‘nicelikler’e) eristi. AKP seçim sandiginda bu zaferi kazanirken bugün bas düsmani olan ‘Cemaat’ da kendi kanalinda örgütleniyordu. Bu tarihlerde gene daha önce görülmemis bir sey oldu ve AKP ile Cemaat arasinda bir ittifak kuruldu. AKP’de bir hayli eksik olan ‘know-how’ o sirada Cemaat’in elinde vardi. Birbirlerini tamamladilar.

Böylece, ‘Siyasi Islâm iktidarda’ diyebilecegimiz bir konjonktür olustu. Simdi bu iktidarin basarisini tartismak için yazmiyorum bunlari, o ayri konu; ama önemli basarilar elde edildi o dönemde. Bunun nedeni, bence, uygulamaya konan ‘politika’ydi: yani AB’ye girme perspektifinden Ergenekon tipi örgütlenmelere karsi mücadeleye uzanan, hayat tarzina karismamayi içeren genel politika. Ve tabii ekonomide izlenen yol.

Gelgelelim, ne olduysa oldu ve bugün bunlarla hiçbir sekilde bagdasmayacak bir düzene geçildi. Herkesle barisik olmaya özen gösteren, her alanda demokrasiyi genisletmekten yana görünen politika sandik odasina kaldirildi. Simdi yedi düvelle kavgaliyiz.

Bu yeni politika ile elde edilecek bir basari oldugunu düsünmüyorum. Türkiye için bir hayli hasar verecek bir sürece girdik. Dolayisiyla bugün AKP’de (ve tabii Tayyip Erdogan’da) cisimlestigi biçimiyle ‘siyasî Islâm’in ‘basari’sindan söz etme imkâninin kalmadigini söyleyebilirim.

Ama bunu söyledikten sonra sira Cemaat’a da geliyor. Bugün Erdogan’in elinde ve dilinde iblislestirilen bir Cemaat var. Onunla yatip onunla kalkiyoruz. ‘Cinayetleri de megerse onlar islemis’ havalari esiyor, estiriliyor. Bunlar degil benim kafami kurcalayan.

Öncelikle ‘etik’ bir noktadan baslayayim. AKP’nin basta Genel Baskani, çesitli ileri gelen kisilerini izlemis, dinlemis, ama bununla ilgili herhangi bir sey yapmamislar. Demek ki Erdogan ittifakini bozup onlari da tasfiye etmeye karar vermese, ellerinde bu bilgilerle rahat rahat oturacak ve toplumun Islam’a dogru ‘evrilmesi’ni seyredeceklerdi.

‘Nüfuz etme’ ve ‘kadrolasma’ konularina girmek istemiyorum; bunlari da bir hayli sakincali buluyorum ama onlarin böyle bir strateji seçmelerinde Türkiye’nin anti-demokratik yapilanmasinin da önemli bir payi oldugu kanisindayim.

Ergenekon’la baslayan süreci daha ileriki asamalarda kendi ‘düsman’larini cezalandirmak üzere kullanmaya girismeleri bence çok daha ciddi bir durum. Kürt sorunu karsisinda aldiklari tavir ayrica kinanacak bir sey.

Dedigim o ‘kötüye kullanma’nin belli basli hedeflerinden biri Ahmet Sik’ti. Zaman’a yapilan saldiriyla tirmanan kavgada Ahmet Sik örnek bir davranista bulundu (dün bunun benzerini Amberin Zaman dolayimiyla söylüyordum). Bu davranislar daha yaygin bir sekilde örnek alinirsa, Türkiye demokratiklesme yolunda ciddi mesafe alir.

————————————————-

Taraf-21 Aralik

Murat Belge

Back to top button