Berlin’de Dr. Arzu Yilmaz’dan ‘Kürtler ve Ortadogu: Uluslararasi Gelismeler ve Kürdistan’ Konferansi

· 1990’lardan sonra iki sistemli düzen degistigi. Bunun sonucu olusan liberal iyimserlik havasi, fazla devam etmedi.
· Arap Bahariyla birlikte, ABD, Ortadogu’ya yönelik politikasinda Türkiye’ye, ‘yürü arkandayim’ dedi
· Uluslararasi Sistem, Ortadogu’da mevcut statükonun bozulmamasi gerektigi yönünde politikalar yürüttü ve her türlü girisimde bulundu
· Baris Süreci, bir Ortadogu projesiydi
· Uluslararasi siyasi aktörler, Kürt sorununu, Kürdistan’i bölüsmüs devletlerin bir iç sorunu halinde göstermeye çalisiyorlar
· ABD ile Türkiye arasinda büyük bir güvensizlik sorunu var. Diger konular belirleyici degil
KOMKAR-Berlin, 11 Kasim 2018 Pazar günü, Duhok Üniversitesi Eski Ögretim Görevlisi Dr. Arzu Yilmaz’in konusmaci oldugu ‘Kürtler ve Ortadogu: Uluslararasi Gelismeler ve Kürdistan’ adli bir konferans düzenledi.
Konferans, Berlin’in Neukölln ilçesinde bulunan ve dernege ait olan KURDISTAN HAUS binasinin ‘Ehmedê Xanî’ adli büyük salonunda gerçeklesti.
Çok sayida davetlinin katildigi konferans, KOMKAR-Berlin dernegi baskani, ayni zamanda KOMKAR Genel Sekreteri olan Dr. Sükrü Güler tarafindan yapildi. KKH Yönetim Kurulu Üyesi Mediha Lindner ise, konferansi yönetti. KOMKAR Genel Baskani Rohat Geran da konferansta hazir bulundu.
Iki saati askin bir süre devam eden konferansta, söz alan katilimcilar, gelismelerle ilgili Dr. Yilmaz’açok sayida soru yönelttiler ve ayni zamanda kisisel görüs ve yorumlarini dile getirdiler.
KÜRDISTAN TV, konferansin içerigi konusunda Dr. Yilmaz ile bir röportaj yapti.
Dr. Güler, Kürtçe yaptigi açis konusmasinda, basta Dr. Yilmaz’a, konferansi düzenlemede önemli rol oynayan Mediha Lindner’e ve katilimcilara ayri ayri tesekkür etti ve dana sonra konferansi yönetmesi için sözü M. Lindner’ebirakti.
KKH Yönetim Kurulu Üyesi M. Lindner konusmasina, Dr. Yilmaz’i ve katilimcilari selamlayarak basladi ve Dr.Yilmaz’in akademik çalismalari, yayinladigi eserleri ve makaleleri hakkinda katilimcilari bilgilendirdi. Daha sonra sözü Dr. Yilmaz’a birakti.
Dr. Yilmaz konusmasina, Kürdistan cografyasina etki yapan aktörlerle ilgili degerlendirmeyle basladi. 1990’lardan sonra iki sistemli düzenin degistigini, bunun sonucu olarak da, liberal bir iyimserlik havasinin dünyaya hakim oldugunu belirti ve söyle devam etti:
‘Aslinda geldigimiz asamada bu iyimserligin geçerli olmadigini görüyoruz. 2008 yilinda dünyada bir ekonomik kriz yasandi. Ve 2009 yilindan itibaren ABD, dünyanin yükünü kendisinin yalniz çekmeyecegine dair isaretler vermeye basladi ve 2011’den itibaren de, askeri güçlerini Afganistan ve Irak’tan geri çekmeye basladi.’
Bu gelismelerde ekonomik sikismanin, göç dalgasinin ve kimi popülist yaklasimlarin öneml bir rol oynadigi belirten Yilmaz, bu süreçte Ortadogu’da iki temel aktör olan Iran ve Türkiye’nin devreye girdigini ifade etti.
ABD’nin, Türkiye’ye, Ortadogu’ya yönelik politikasinda ‘yürü arkandayim’ dedigi bir süreç baslamis oldu.
Ve Arap Bahari
Dr. Yilmaz konusmasina söyle devam etti: ‘Arap Bahari diye ifade edilen süreçte, Uluslararasi Sistem, Ortadogu açisindan maliyeti az olan yolu, mevcut statükonun korumasi için aktif bir çaba içine girdi. Ve bölgesel aktörlerden Türkiye, ön alici bir görev aldi. Yeni Türkiye konsepti 2012 yilinda ilan edildi.
Misir’da Mursi, bu konseptin bir parçasiydi. Mesut Barzani ise ikinci aktördü. Baris Süreci diye ifade edilen proje ise, bir Ortadogu projesiydi.
Batili güçler, Sunni-Sii (Türkiye-Iran) arasinda bir denge olusturmaya çalistilar. Bu süreç devam ederken, 6 Agustos tarihinde ISID Kürdistan’a yönelmeye basladi.
Türkiye, ISID’e karsi tavir almayip, Erbil’in talebi geri çevrilince, bu kez ABD devreye girmeye basladi. Ayrica Iran Pasdaranlari da Hac Ümran’dan Kürdistan’a giris yaptilar. Ve böylece ISID’e karsi bölgede -Türkiye görev almayinca- ABD-Iran birlikteligi örülmeye basladi.
Türk devlet akli, Ortadogu’dabelirli planlarini yürütemeyecegini anlayinca, bu kez Kürt düsmanligi politikasini yeniden gündeme soktu. Ve ‘Baris Süreci’ diye ifade edilen süreç sona erdi.’
ISID’in çevrelenmesi veGüney Kürdistan Referandumu
2017 yilinin sonbaharinda yapilan Güney Kürdistan Referandumu’nun ABD’nin bilgisi disinda olusturulmadigini ifade eden Dr. Yilmaz, konusmasina söyle sürdürdü:
‘Bagdat ile Erbil arasinda Musul’un kurtarilmasina yönelik mücadele baslamadan önce bir anlasmaya varilmisti. Bu anlasma geregi taraflar, Musul ISID’den kurtarildiktan sonra, daha önceki sinirlarina, (Kerkük, Xaneqin vd. Kürdistan yönetiminde kalmak üzere) geri döneceklerdi. Ne yazik ki, Musul’un ISID’den kurtarilmasindan sonra ABD pozisyon degistirdi ve Kürdistan yönetiminde, 2003 sinirlarina, yani tartismali bölgelerden (Kerkük, Xaneqin vd.) geri çekilmesi gerektigini iletti. Yani Uluslararasi Sistem, ISID’i çevreleyince, sinirlarin degismemesi konusunu yeniden gündeme getirdi. Ve bildigimiz gelismeler yasandi
’
Uluslararasi siyasi aktörlerin, Kürd sorununu, Kürdistan’i aralarinda bölüsmüs devletlerin iç sorunu halinde göstermeye çalisitiklarini belirten Yilmaz, konusmasini söyle sürdürdü:
‘Kürdistan Demokrat Partisi büyük bir baski altina alinmis durumda. Kürdistan devlet baskanligi fiilen ortadan kaldirildi. Ama su bir gerçek ki, Kürt ulusal bilinci tavan yapmis. Bagdat, Ankara ve diger merkezlerin yaptigi siyaset, Hewler’de, Diyarbakir’da karsilik bulmuyor. Kürdistan’da yasanan iç göç, ulusal bilincin gelismesinde, yani Kürdistani bir yurtseverliginin gelisip büyümesinde büyük bir rol oynuyor.’
Uluslararasi siyasi aktörlerin, Ortadogu’nun nasil sekillenecegi konusunda bir somut belirlemesi olmadigina dikkat çeken Yilmaz, ABD ile Türkiye arasinda büyük bir güvensizlik sorununun oldugunu, basinda ya devlet çevrelerinde ifade edilen diger konularin pek de belirleyici olmadigini da sözlerine ekledi.
Iki saati askin bir süre devam eden Konferans, izleyicilerin büyük begenesini kazandi.
Dengê Kurdistan