Makale

Bextê Romê Tune!

Bilimsel arastirmalar, insanlarin vahsi olarak yasadiklari dönemde, birbirleriyle savasmadiklarini, öldürmediklerini gösteriyor. Insanlar, sürü halinde yasarken, dogada var olan her seyi aralarinda kardesçe bölüsüyorlardi. Benim, senin, onun kelimeleri henüz icat edilmemisti.

Ne zaman ki insanlar, yöneten-yönetilen biçiminde iki toplumsal gruba ayrilmis, siniflar ortaya çikmis, iste o andan itibaren siddet, savas ve öldürme, insanoglunun gündeminin bas sirasina oturmustur.

Felsefecilerin söyledigi gibi eger insanlar, ilk kez bir toprak parçasinin etrafini çitle çevirip, „Burasi benimdir’ diyen insana karsi çikip, çitini söküp atsalardi, belki o vakit insanlar birbirleriyle savasmiyacaklardi, birbirlerini öldürmeyeceklerdi.

Sosyal mücadeleler tarihine baktigimizda, yönetenlerin kendi çikarini korumak için, yönettikleri insanlara büyük acilar çektirdiklerini görüyoruz. Yakilip yikilan evler, tarlalar, ormanlar, yapilan iskenceler, öldürülen insanlar, zindanlara çürütmeler, kökü kurutulan kavimler, kan banyosuna sokulan halklar…

Ezilenler, bir yandan bu vahsete karsi direnirken, diger taraftan da sanat ve edebiyati, kendilerini koruyan bir kalkan haline getirme, gelecek nesillere mesaj verme ustaligini da gösterebilmislerdir.

Sah, padisah, kral, führer, milli sef, basbug ve ulusal önderlerin zulmünü desifre eden, onlarin vahsi yüzünü ortaya seren, rafine sözler icat etmislerdir. Ezilenler, kitaplara sigmayan asagilama, baski ve sömürü vahsetini, küçücük bir cümle içine sigdiran, dikkat çekici özdeyislerle üzerindeki zulmü ifade etmislerdir. Kürt halkinin Türkler için söyledikleri „Bextê Romê Tune’ özdeyisi de bunlardan birisidir.

‘Bextê Romê tune”nin anlami sudur. Türk, güvenilmezdir, kallestir, arkadan hançerler.

Bu özdeyiste, acaba neden Türk kelimesi yerine Rom kelimesi kullaniliyor? Bunun da bilinmesinde yarar var. Bilindigi gibi Kürtler uzun bir süre, Dogu Roma Imparatorluguyla, yani Bizansla komsuydular. Bu nedenle Kürtler, Kürdistan’in batisindaki komsularina Rom, (yani Romali) diyorlardi.

Devran degisti Türkler, Kürdistan ve anadoluyu isgal ettiler. Dogu Roma Imparatorlugunu yikarak ülkelerine el koydular. Ama Kürtler bu tarihi olaya pek kulak asmadilar galiba. Romalilar gitti, yerine Türkler geldi. Ama Kürtler, batisindaki komsusuna hala „Rom, Romali’ demeye devam ediyor.

Simdi Kürtlerin, „Türkler kallestir, onlara güvenilmez, insani arkadan hançerlerler’ biçimindeki degerlendirmesinin hakli olup olmadigina bir göz atalim.

Osmanli’nin yikilis sürecinde Kürtler hariç, tüm Osmanli halklari o dönemin emperyal devletleriyle is ve güç birligi yaparak, ulusal devletlerini kurdular. Tarihi kosullar Kürtlerin de devlet sahibi olmasina uygundu.

Iste bu asamada Kemalistler, Kürt önderlerine, düsman eline esir düsmüs padisahi kurtarma ve ortak bir devlet kurma önerisinde bulundular. Kürtler de Kemalistlere güvenip onlarla beraber hareket ettiler.

Lozan’da Kürt sorunu üzerinde, Türk delegeleriyle Ingiliz delegeleri arasinda kiyasiya bir mücadele yasaniyordu. Ismet Pasa, Türklerle Kürtlerin asirlardan beri iç içe yasayan iki kardes halk olduklarini, simdi de ortak bir devlet kurduklarini, bu nedenle ayri bir Kürt devletine gerek olmadigini, Lord Gürzon ise, Kürtlerin Türklerden apayri bir halk oldugunu, yillarca Türklere bas kaldirdigini, ülkesi üzerinde özgürce yasamak istedigini söylüyorlardi.

Tam bu asamada, Kürdistan mebuslari M. Kemal’in önerisi üzerine, ulusal giysileriyle parlementoya geldiler ve Lozan’a bir telgraf çektiler. Telgrafta söyle deniliyordu. „Biz Türk ve Kürtler olarak ortak bir devlet kurmus bulunuyoruz. Bu nedenle ayri bir Kürt devleti istemiyoruz.’ Bunun üzerine Ingilizler, Kürt devletinin kurmasi israrindan vaz geçtiler.

Lozan Antlasmasinin imzalanmasindan sonra, malum telgrafi imzalayan Kürt milletvekilleri, Türk parlementosuna Kürt ulusal giysileriyle gelmek suçundan yargilandilar ve idam edildiler. Bu durum, esi benzeri bulunmayan tarihi bir ihanet degilde nedir?

Lozan Antlasmasinin imzalanmasindan hemen sonra, Kürt ve Kürdistan isimleri yasaklandi. Kürtlerin varligi yok sayildi ve yok edilmeye baslandi.

Daha TC’nin kurulus asamasinda, Kürtlere yönelik uygulamaya konulan yaptirimlar, ortagina ihanet etme degil midir? Kalleslik degil midir? Arkadan hançerleme degil midir?

Aradan geçen 90 yil boyunca, Kürtlere uygulanan yasak, baski, asimilasyon, iskence, zindan ve katliamlara „Ihanet, kalleslik, arkadan hançerleme’ denilmez de, ne denir?

Bir asra yakindir Türk liberalleri Kürt liberallerine, Türk müslümanlari Kürt müslümanlarina, Türk sosyalistleri Kürt yoldaslarina, Türk feministleri Kürt feministlerine yalan söylediler, ihanet ettiler, kalleslek yaptilar ve arkadan hançerlediler.

Iste bu olanlar yüzden Kürt ulusal bilinci „Bextê Romê Tune’ özdeyisini ortaya çikarmistir. Herkes elini vicdanina koyup düsünsün, Kürtlerin Türklere yönelttigi bu elestiri, haksiz mi, bir abarti mi yoksa iftira mi?

Bu vesileyle, tüm yurtsever Kürtlere sesleniyorum. Tarihinizi iyi ögrenin, halkinizin söylediklerine kulak verin, mirasina sahip çikin ve „Bextê Romê Tune’ özdeyisini aklinizdan asla çikarmayin.

Yilmaz Çamlibel

Back to top button