Bildiri ve ifade özgürlügü
Bazi akademisyenler tarafindan yayinlanan ve genis yanki uyandiran bildiriyi dün kaleme aldigim yazida elestirmistim. Tekrar etmek gerekirse, bu bildiri cereyan eden vakalarin tüm boyutlarini görmede basarisiz, tek tarafli, ön yargili, barisa ve demokrasiye hizmet etmeyecek bir metin. PKK siddetini, mahallelerin silahli militanlarca isgal edilmesini, halkin hayatinin olagan akisinin engellenmesini görmezden gelmekte. Isgalin mahallelerde yasayanlara verdigi maddî zararlari, insanlari evlerini geride birakarak göç etmek zorunda birakmasini dikkate almamakta veya önemsememekte.
Bildiri genis toplum kesimlerinde büyük bir öfke uyandirdi. Imzacilara geleneksel ve sosyal medyada bazilari çok sert olan çesitli cevaplar verildi. Ancak, bunlar yetmemis olmali ki, devlete, YÖK’e harekete geçme ve imza koyanlara ‘hesap sorma’, ‘haddini bildirme’ çagrilari yapildi. Pesinden üniversite rektörlükleri ve YÖK devreye girdi. Takip edebildigim kadariyla birçok imzaci hakkinda idarî sorusturma açildi. Bunlari adlî sorusturmalarinin takip etmesi ihtimâli var.
Idarî ve adlî sorusturmalari yanlis buluyorum. Söz konusu bildiriye imza koyanlar netice itibariyla kendi görüslerini açikladi. Bu görüslerin maddî temeli ne kadar saglam, bildiride yapilan çagrilar ne kadar anlamli tartisilir. Ancak, söze sözle, bildiriye bildiriyle, fikre fikirle cevap verilir. Beyan edilen fikirlere katilmayanlar, rahatsizlik duyanlar kullanabildigi araçlardan yararlanarak karsi çikar, kendi yaklasimini açiklar. Bildirideki görüslerin, iddialarin ve ithamlarin ne kadar hatali, asilsiz ve mantiksiz oldugunu sergiler. Daha ötesine geçmek ve kisileri hedef hâline getirmek demokrasiye de, ifade özgürlügüne de, paradoksal sekilde PKK terörüyle mücadeleye de zarar verir.
Bu insanlar evet PKK saldirilarini ve siddetini görmezden geldi ama bilfiil silâh kullanmadi, kimseyi baskalarina saldirmaya açikça davet ve tesvik etmedi. Imzacilarin tüm yaptiklari kendi görüslerini açiklamak. Bu görüslerin aralarinda benim de bulundugum pek çok kisinin, idarî, adlî ve siyasî makam sahiplerinin ve hatta toplumun çogunlugunun görüslerine ters olmasi onlarin sahiplerinin ifade özgürlügünü ortadan kaldirmayi mesrulastirmaz. Ifade özgürlügü sadece ortalama, toplumda yaygin kabul gören görüslerin açiklanmasini degil sok edici, rahatsizlik verici görüslerin açiklanmasini da kapsar.
Bildiricilere sözle cevap vermek yerine idarî ve adlî sorusturma açma yoluna gitmek ayni zamanda tartismayi da engeller. Begenilmeyen, yanlis oldugu düsünülen fikirlere öfkelenmek yerine onlari çürütmeye çalismak daha uygun ve yararli olur. Ayrica, günün sonunda, sorusturmalardan bir sey çikmaz. Çiksa da bildiriye imza atti diye insanlarin isten atilmasini veya hapse tikilmasini toplumun vicdani kabul etmez.
Insanlari konustuklarina pisman etmeyelim. Insanlari susmaya degil konusmaya tesvik edelim. Hakikate ancak böylece ulasabiliriz. Problemlerimizin çözümünde kolektif akildan ancak böylece yararlanabiliriz. Siddeti ve siddet örgütlerini gayri mesruluk kiskacina ancak böylece düsürebiliriz.
Bildiricilerin görüslerinin çoguna katilmiyorum. PKK siddetini, PKK’lilarin isledigi cinayetleri görmezden gelmelerini kiniyorum, ayipliyorum. Ama ayni zamanda onlarin konusma, bana ne kadar saçma ve haksiz görünürse görünsün fikirlerini ve taleplerini açiklama haklarini da savunuyorum.
——————————————-
Yeni Yüzyil- 14 Ocak
Atilla Yayla