Bilgi Üniversitesiden kürtçe anadil ögretmenlerine ziyaret
Istanbul Bilgi Üniversitesinden bir grup arastirmaci, önümüzdeki günlerde Isveç’te anadil egitimi ve iki dillilik konularini arastirmak için Stokholm’a gelecekler. Stokholm Üniversitesi’nden bazi uzmanlarla görüsecek olan grup, daha sonra kürtçe anadil ögretmenleri olan bizlerle de görüsüp bilgi alacaklar.
Görüsme teklifini Isveç Egitim Bakanligi’na bagli Dil Arastirma Enstitüsü üzerinden bize ileten bölüm sefimize, gelen grupla memnuniyetle görüsecegimizi ilettik. Sorunun reel varligini kabul eden ve çözümü için bilim isiginda katki sunmak isteyen herkesle konusmak, tartismak hem gerekli hem de önemlidir. Sorunun uygar bir çerçevede çözümü ancak diyalog yolu ile, karsilikli olarak birbirini anlama ile mümkündür.
Daha birkaç yil önce idi. Stokholm’deki Türkiye Büyük Elçiligi, belediyelerden kürtçe anadil ögretmenlerinin isim listesini istemisti. Tabiki fislemek için! O günlerde bir skandal olarak basina yansiyan bu olay meclise de tasininca geri adim atmak zorunda kalmislardi. Bir daha liste-miste istemez oldular.
Günümüzde ise hak ve özgürlükler sorunun polisiye tedbirlerle, baskilarla çözülemiyecegi giderek daha iyi anlasilmaktadir. Ülkenin can alici sorunu olan Kürt sorununu ve onun temel boyutlarindan olan Kürtçe egitim ve ögretim sorunu son zamanlarda degisik ulusal ve uluslararasi platformlara daha sikça tasinmaya baslamistir. Bir süre önce Abant’da ve Avrupa Birligi Parlamentosu’nda düzenlenen toplantilarda oldugu gibi…
Bu konuda var olan ezberlerin giderek bozuluyor olmasi, degisim sürecinde yasanan sancilarin da bi süre sonra ortadan kalkmasina neden olacak. Kürtlerin ve Türklerin birlesebilecegi ortak ve reel dogrularin basinda her iki halkin esit haklara sahip olacaklari kosullarin yaratilabilecegidir. 80 yildan bu yana manipile edilmis Türk halkinin ikna olmasi biraz zaman alsa da…
Her iki taraftan da demokrat aydinlar, yazarlar, siyasetçiler konuyu tartisirken, insanlari bu anlayisa getirmekte önemli bir rol oynuyorlar. Öte taraftan kemalist statükocular, asiri milliyetçi çevreler de sorunu tartisiyor. Aslinda bunlar tartismaktan ziyade, tartismayi siddet ve zor kullanarak engellemeyi salik veriyor, bütün cumhuriyet tarihi boyunca uygulanan asimilasyon politikalirinin ”basarili sonuçlarini” propaganda etmeye devam ediyorlar.
Mesela kürt dilinin ne kadar yetersiz, ne kadar gereksiz oldugunu bize anlatan Ergenekon davasindan tutuklu olan Dogu Perinçek’in su ”ufuk açici” belirlemesi özellikle PKK yörüngesindeki kürtler tarafindan iyi okunmali… Doksanli yillarda, biryandan Bekaa Vadisi’nde silahli egitim gören çocuklari, biryandan da kürtleri öldürmek için kislada egitim gören askerleri selamlayan Perinçek, kürtçeye iliskin görüslerine Öcalanin dediklerini referans göstererek söyle diyor:
(…)
Öcalan ne diyordu?
Abdullah Öcalan, yakin zamana kadar, ‘Biz devlet kursak bile, isleri 50 yil Türkçeyle yürütecegiz’ diyordu.
Bu saptama, gerçekçidir.
Devlet, toplum ve ekonomi hayatini 50 yil Türkçeyle götürdükten sonra Kürtçeye dönülebilir mi?
Türkiye Kürtleri, özerk yönetim veya bagimsiz devlet kursalar bile, resmi dilleri Ingilizce olamayacagina göre Türkçe olur.
Hiç kimse baska bir çözüm uygulayamaz.
Dogu PERINÇEK – 24 Mart 2012 ‘ Silivri
Aslinda herkesin kürt dili hakkinda konusmasinda fayda var. Silaha ve zorun gücüne tapanlar, medeni ortamlarda konusunca söyledikleri mizah sanatina güzel malzeme olur. Perinçek gibilerin saçmaladiklari gibi…
Bilgi Üniversitesi’nden gelecek arastirmacilarin Stokholm ziyareti sonrasini da baska bir yazida anlatmak üzere hosça kalin!
Haluk Agrîn