Makale

Bilinç karartan bir konu

2015 genel seçimlerine az bir zaman kaldi. Bu nedenle, kafa karistiran, bilinç karartan, hedef sasirtmasi veren projeler birkez daha havalarda uçusuyor. Bunlardan birisi de % 10 seçim barajidir.

12 Eylül fasist askeri derbesinin Kürtler için yasalastirdigi seçim baraji, Kürtlerin korkulu rüyasi halin geldi. Bu durum hala devam ediyor. Bu konuda çesitli yorumlar yapiliyor, projeler sunuluyor. Ben de bu konuda bir çok kez görüs ve düsüncelerimi kamuoyuna sunmustum. Tekrar olmasina karsin, bu konuya bir kere daha deginme ihtiyaci duydum.

Her hangi bir konuda, gerçekçi bir belirlemede bulunmak için, olaya yansiz, nesnel ve bilimsel bir açidan bakmamiz, istatistiki verilere göre düsünmemiz gerekiyor. Ben de bunu yapmaya çalisacagim.

YSK’nin tesbitlerine göre, 30 mart 2014 mahalli seçiminde toplam seçmen sayisi 48,727 241 milyon, kullanilan toplam oy sayisi ise 43,459938 milyondu. Partilerin aldigi oy orani ise söyledir. AKP 45.6 CHP 27,8 MHP 15,2 BDP 4,2 SP 2 HDP 1.9 BBP 1,1 dir. Bu duruma göre, BDP ile HDP’nin toplam oy yüzdesi 6,1 dir.

Genel kanaate göre, Türkiye’de 25-30 milyon Kürt var. Yani nüfusun her üç kisinden birisi Kürttür. Buna göre kullanilan 43 milyon oyun 14 milyonu Kürt seçmene aittir. Kürt partilerine (Bunun ne derece dogru oldugu ayri bir konu) verilen toplam oyun orani, % 6,1 dir. Bu da 2,580 milyon oy eder. Yani, seçime giren iki Kürt partisi, 14 milyon Kürdün sadece 2,5 milyonunun oyunu almis bulunuyor. Peki, 11,5 Kürdün oyu nerde?

Bunu bize söyleyecek istitastiki bilgilere sahip degiliz. Dolayisiyle ben ancak bir tahminde bulunabilirim. Bence bu oyun 6 milyonu AKP ye, 4 milyonu CHP ye, 1,5 milyonu da MHP ye verilmistir. Yani, Iktidar partisi, kendini Kürt halkinin temsilcisi olarak ilan eden partiden üç kat faza, ana muhalefet partisi ise iki kat fazla Kürt oyu almistir.

Simdi, küllahlarimizi önümüze koyup düsünelim. Bu durumda Kürtlerin adina konusanlarin ne yapmasi gerekir? Elbetteki, baskalarina giden Kürt seçmenlerini semsiyesi altinda toplamasi gerekir. Peki hangi kümenin altindaki oylari kendi yanina çekebilir, bunun için onlara ne demesi gerekir?

Kürt sorununun ulusal bir sorun oldugunu, ulusal projelerle çözülebilecegini, bunun için tüm yurtsever Kürtlerin elele tutusmasi gerektigini, tüm ulusal degerlerin esgüdüm halinde mücadele alanina sürülerek kaderini belirlemesi gerektigini söylemesi gerekmez mi?

Kürt seçmenlerin elele tutustugu ana kümeleri yeniden hatirlayalim. AKP’nin 6, CHP’nin 4, MHP’nin 1,5 milyon Kürt oyu var. Yani 11,5 milyon Kürt, Kürt partisine (!) oy vermiyor. O zaman ne yapmak gerekiyor?

Bu tablo karsisinda geri zekali olmayan bir insanin yapmasi gereken sey bellidir. AKP içindeki dindar muhafazakar Kürtlerle, CHP içindeki sosyal demokrat Kürtlere seslenip, onlari yanina almasi gerekmez mi? Dile kolay, on milyon seçmenin oyu sözkonusu.

Hesap yapmaya devam edelim. Seçim barajini geçmek için, 4,3 milyon oya ihtiyaç var. Bu durumda Kürtlerin baraji geçmeleri için, 2 milyon civarinda yeni oya ihtiyaç var.

Kürt seçmeninin nabzini tutan ulusal bir çalisma sonucunda, üç düzen partisinden 2 milyon oy alip 50 civarinda mebus çikarmak isten bile degil. Üç düzen partisinin semsiyesi altindaki Kürt oylarin yarisinin alinmasi durumunda ise, ana muhalefet partisi olma sansi bile vardir.

Peki Kürt halk önderiyle (!) onun pesinden gidenler ne yapiyorlar? Dindar, milliyetçi, muhafazakar, Êzîdî, Alevi Kürt seçmeniyle birlik olacagina, toplam oyu 500 bin civarinda olan Türk sol parti ve bireyleriyle is ve güç birligi yapiyorlar.

Bu durumu, bilgisizlik, donanimsizlik, beceriksizlik biçiminde yorumlamak dogru degildir. Bu, ihanet içindeki Kürt önder kadrolariyla, anasinin gözü olan düzen sahiplerinin esgüdüm halinde Kürt ulusal mücadelesinin önüne koyduklari tuzak projelerin sonucunda ortaya çikmis bir durumdur.

Türk sol yöneticilerinin, Türk isçi sinifiyla ciddi baglari yoktur. Adina konustuklari emekçilere sinif bilinci tasima, onlari sömürü düzenini degistirmeye tesvik etme ve sosyalizmi kurma diye bir dertleri yoktur. Onlar, Türk isçi sinifi içindeki Kürt düsmanligiyla bile mücadele etmiyorlar. Bunun yerine, Kürtlerin sirtina binip devrimcilik yapmaya çalisiyorlar. Hem kuyrukçuluk yapiyorlar, hem de akil vermeye kalkiyorlar.

Bunlarin hepsinin tepesinde büyük bir akil var. Kürtlerle ilgili stratejik proje burada hazirlaniyor. Büyük akil, hazirladigi projeyi uygulanmak üzere, Türk egemen çevrelerine veriyor. Onlar da bu projeleri emirlerinde çalisan parti ve sivil toplum kurum yöneticilerine, akademisyenlere, basin-yayin kurumlarina servis ediyorlar.

Bu ser cephesinin büyük hedefi, Kürt ulusal bilincinin güçlenmesine, Kürt muhalefetinin ulusal kanala akmasina engel olmaktir. Kürt ulusal birliginin kurulmasini önlemektir. Çünkü onlar Kürtlerin Ortadogu’da sorun çözen en önemli aktörlerden biri haline geldigini biliyorlar.

Bu nedenle Kürtlere hedef sasirtmasi veriyorlar. Kürt dindarlarini din mücadelesine, Kürt solcularini sinif mücadelesine, Kürt Alevilerini mezhep mücadelesine, Kürt kadinlarini feminist mücadelesine yönlendiriyorlar. Böylece Kürtlerin Kürt olmasini önlemeye çalisiyorlar. Kisacasi, Kürtlere karsi hain bir cephe olusturulmus bulunuyor.

Bu nedenle, Kürt ulusal çikarini her türlü çikarin önüne koymak, bizlerin vazgeçilmez stratejik hedefi haline gelmis bulunuyor. Bu hedef sadece Kürtleri degil, Ortadogu’nun tüm ezilen halklarini ve toplumsal gruplarini da kurtulusa götürecektir.

Bizim, baskanlara, seroklara, kahramanlara, keramet sahibi kutsal insanlara degil, Kürt ulusal çikarini her türlü çikarin önüne koyan ulusal birlige ihtiyacimiz var.

Bu vesileyle, Kürtlere karsi kurulmus ser cephesinde saf tutanlar hariç, tüm insanlarin yeni yilini kutluyorum. Yeni yilin dünyanin tüm ezilenlerine, özgürlük, baris ve mutluluk getirmesini dilerim.

Yilmaz Çamlibel

Back to top button