Makale

Bir açik cemaat olarak Taraf

‘Taraf depremi’ hakkinda herkes bir seyler yazdi. Içim dolu; ben de yazacagim…

Kendilerini ciddi ciddi analizatör zannederek, ‘Taraf’in misyonu/ islevi bitti; onu kullananlar paçavra gibi burusturup attilar’ gibi son sürat yorum yapma gayretine girmis olanlar kendi kendilerine eglenmeye devam etsinler; çok önemli degil… Ama bana göre, çok daha önemli bir mesele var Taraf depreminin görünür kildigi…

Bir ara, Türkiye’nin kutuplu siyasal kültüründe, herkesin futbol takimi mantigiyla, kendi tuttugu kimligi, partiyi, görüsü sorgusuz-sualsiz savunmasinin aslinda ne kadar güçlü bir konumu bir tür cemaatlesmeyi sürekli olarak yeniden ürettigini yazmistim.

Ayni yerden devam edeyim… ‘Sagcisinda’, ‘solcusunda’, ‘Islamcisinda’ ya da baska kimlikte futbol takimi taraftarliginin, cemaatçiligin hüküm sürdügü bir ortamda ‘arada bir yerde’ durmak yani ‘takim sahibi’ olmamak çok zor. Bütün bu kimliklerde hem hakliliklar hem haksizliklar görüp, ‘kendine dair bir yer’ edinmek çok zor. Bu ‘yersizlik’ hâli çok kirilgan…

Arkanizda size parmak sallayip, kontrol eden örgüt, patron, parti, ordu ya da hükümet türü otoritelerin dayattigi, modernist ‘ya o ya bu’ ikilemlerinden çikip, ‘hem o hem bu’ olabilir diyerek, sadece vicdaniniza dayanarak, sahip oldugunuz bilgiler ölçüsünde tavir koymak, taraf olmak çok tehlikeli bir durum. Çünkü hem ‘siyah’ diyenlerin, hem de ‘beyaz’ diyenlerin düsmanligini çekme ihtimaliniz çok yüksek.

Bu yüzden, mesela anayasa referandumunda ‘yetmez ama evet’ politikasi her türlü saldiriya maruz kaldi ve inanilmaz bir sekilde hâlâ kalmaya devam ediyor! Çünkü ara yerde durmak çok zordur ama baskalarini da çok tedirgin eder. Irkçilik tam da bu tür durumlarda tezahür eder. Çünkü ‘aradakiler’ tam bizim gibi degildir, ama bambaska ‘yabanci ötekiler’ de degildir. ‘Bize benzeyip, bize ihanet etmis edenlerdir onlar.’

Bu yüzden Sözcü, Aydinlik gibi gazetelerin bir versiyonu olarak Akit ‘kilisede fotograf çektiren Hilâl Kaplan’a tahammül edemezken, gene bu yüzden birtakim solcular ve sagcilar, bir ‘ara yer’ olarak ‘yetmez ama evet’e ve Taraf’a tahammül edemiyorlar.

Bu yüzden Taraf’a çok fazla takim taraftari düsman oldu. Ama gene bu yüzden, cemaatlesmelerden kurtulmak isteyenler için Taraf bir referans oldu; her seyden önemlisi bir ‘yer’; içinde nefes alinabilecek bir ‘liman’, ‘yuva’ ya da ‘kimlik’ oldu.

Ve ben Altan ve Çongar’in (ve Murat Belge’nin?) istifasiyla kendimde sunu farkettim: ben bu gazetenin sadece ‘yazar’i degil; daha çok ‘okur’uyum. Birçok sefer, katilmadigim yazilarina, bazen lüzumundan fazla sertlesen üslubuna ragmen, benim anlatamadigim duygulari inanilmaz bir dil söleniyle anlatan Ahmet Altan bu gazeteden ayrildigi için, eksildigimi hissettim. Beni, hayatin bütün karmasikligini anlatan bir ‘yer’den bir sey eksildi.

Ama bu ‘yer’ tek tek insanlarla sabitlenen bir yer degil. Burasi, yani ara yere ‘ses’ olmus olan Taraf bir yeni ‘kimlik’, belki de ‘yeni bir cemaat’; bir ‘orta alan’, ‘bir açik cemaat’. Insanlari aynilastirmayan, ayni olmaya zorlamayan bir yer…

Bu yüzden bu gazeteden birileri koptugu zaman limanimiza, yuvamiza darbe yemis gibi hissediyoruz. Çünkü ‘ara yerde’ herkes çok kiymetli. Çünkü burasi bildigimiz cemaat degil, yani birisi koptugu zaman ‘hayat aynen devam ediyor’ diyemiyoruz; canimiz aciyor.

Taraf’in sagcisi da, solcusu da, Islamcisi da var ve bütün bunlar bu açik cemaatin açik uçlari… Daha önce Oya Baydar’in, Ümit Kivanç’in, Nabi Yagci’nin, Ayse Hür’ün, Hilâl Kaplan’in ayrilmalariyla eksildik… Bu insanlar bu gazeteden ayrildikça, ‘ara yerin sesi’ darbe aliyor; kendini anlatmada nefesi kesiliyor…

Ama gene de ‘ara yer’in bitmesi mümkün degil; vicdaniyla ‘hem o hem bu’ diyen söz ve Taraf devam edecek. Çünkü artik Taraf’in kimligi tuttu. Bu gazetenin bugünkü yazarlarinin bir gün tamami degisse bile devam edecek.

Bu yüzden bu gazetede, Roboski’nin pesi birakilmayacak, ‘hayata dönüs’ adi altinda bu devletin canavarligi; idamin kaldirildigi bir memlekette Hrant Dink’in yargi marifetiyle öldürülmesi unutulmayacak; darbeci pasalara diz çöktüren basbakan alkislanacak, padisahlasan basbakan elestirilecek; PKK’lilarin neden daga çiktigini anlayan AKP’li Bülent Arinç’in insanligi da alkislanacak…

Çünkü bu gazete aynilasmayan, tanri olmadiklarinin farkinda olan, yani eksik olduklarini bildikleri için birbirlerini tamamlayan, dolayisiyla vicdanlarini birlestirerek kocaman bir vicdan insa etmeye çalisanlarin gazetesi… En azindan öyle olmak zorunda… Ara yer’e ses olmak için…

22 Ara. 12, Taraf

Ferhat Kentel

Back to top button