Makale

Bir ayna olarak medya ve Kürdistan tahayyülü

Medya toplumsal hafizanin yapilandirilmasinda dolayimsal merkezi araçlardan biridir. Kimi zaman toplumsal amneziyi, kimi zaman planli bir tutumla amaçli kanallar açarak hayatin o kanallardan akmasini tesvik eder.

Meseleleri nasil algiladigimiz, algiladiklarimizi nasil bir süzgeçten geçirerek yorumladigimiz; yorumladiklarimizi günlük yasamlarimizda nasil içsellestirilmis performanslara dönüstürdügümüz medya araciligiyla bir çerçeveye oturtulur.

Kadin ve erkek olarak ‘farkliliklarimiz ve isgal ettigimizi sandigimiz alanlar’ bile medya araciligiyla sabitlenir hayatimiza. Her okudugumuz haber, her izledigimiz film, her dikkatimizi çeken reklam, her tikladigimiz link bu ‘sandigimiz’ bizi yeniden üretir. Bir bakima onun vasitasiyla yayginlastirilan ‘söylem ve simgelerle’ kategorilere ayriliriz, sterotiplesir birbirimizin karsisinda konumlandiriliriz. Bu baglamda cinsiyetlerin toplumsal insasi sürecinde, cinsiyetler arasi esitsizligin tarihi anlatisinda medya bir merkez köprü vazifesi görür.

Tarihsel olarak kurgulanmis olan erkeklik ve kadinlik rolleri verili ve yaygin medya vasitasiyla hafizalarda naksedilir. Objektiflere erkeklik güç, rasyonellik, iktidar ve muktedirlik, yöneticilik, gerçeklik gibi pozitif; kadinlik ise doga, üreme, ait nesne, fiziksel ve duygusal zayiflik, irrasyonallik gibi negatif atiflarla yansir. Her bir haber, makale, fotograf her bir film karesi üstelik her gün milyonlarca kez yinelenerek cinsiyet rollerini yeniden üretir.

Alternatif medyayi ayrik tutsak da yaygin medya hak ihlallerinin üretim alanlarindan da biridir. Direnenlerin, ihmal edilenlerin, haklari çignenenlerin, susturulanlarin cümlesi tüm ötekilerin öyküleri toplumun enformasyonu kapsaminda piyasaya arz edilirken, basvurulan anlati biçim ve teknikler yoluyla magduriyetlerinin katlanarak veya biçim degistirerek artmasina da sebep olabilmektedir. Bir direnis hareketinin terörist bir faaliyete, cinsel yönelimin bir sapkinliga, isçi haklarinin ekonomik hayatin sabotajina, kadin cinayetinin namusun korunmasina, kurbanin suçluya dönüstürülebilmesi an meselesidir. Basit ve masum denilebilecek bir sözcük, bir resim tüm bunlarin birer toplumsal yargilara dönüsmesine yol açmasi isten bile degildir.

Çalisma alani olarak da medya iç açici bir görüntü sergilememektedir. Kadinlar açisindan her ne kadar önemli bir istihdam alani yaratiyorsa da, kadin medya çalisanlarinin varligi medyada toplumsal cinsiyetçi ön kabulleri kirmamaktadir. Ayni sekilde alanda kadinlarin varligi kadinin sunum biçimini de degistirmemekte; çogu kez ise, erkek iktidar zemini olan medyada çalisan kadinlar, o alanda üretilmis söylemsel ve algisal kaliplari benimseyerek, döngünün içine entegre bile olmaktadirlar.

Özetle politikalarin üretilmesi, alanin yönetilmesi, söylemlerin dizayn edilmesi açikça erkek tahakkümündedir. Dolayisiyla sorun kadinin niceliksel olarak alandaki varligi veya yoklugu degildir. Alternatif medyanin bile bu döngüde yer aldigini söylemek haksizlik olmayacaktir.

Medyanin islevi, genel tablosu bu iken Kürt medyasinda durum farkli midir?

Kuskusuz ki degildir!

Siraladigimiz her cümle Kürt medyasi için de bir ihtimaldir. Ancak Kürt medyasinin bir baska sorumlulugu vardir.

O da sudur:

Ulusal hafizanin biçimlendigi bu zamanda, medya makro ölçekte resimlerin çizildigi akiskan bir alandir. O; ya dönüstürücü bir misyon yüklenerek ulusal hafizada yer edinecek kimliklerin insaasinda, haklarin görünür kilinmasinda, esitlikçi, adil, hakkaniyete uygun sembollere aracilik edecek ya da stabil bir merkeze yerleserek var olani, her yönüyle yasami çevreleyeni, sabitlik kazanmis olani yeniden üretecektir. En dinamik kimliksel olgularin toplumsal cinsiyetler oldugu hatirlandiginda, Kürt medyasi cinsiyetlerin tanimlanmasinda da benzer müspet veya menfi bir merkezi isgal edecektir.

Kürt medyasi bir tercihle yüz yüzedir bir bakima: Ya var olan toplumsal cinsiyet konumlanisini tekerrürle tarihe teslim edecek ya da hiyerarsik yapilanmanin ilk kompartimani olan cinsiyetler olgusunu, cinsiyetler arasi esitlik ve adalet temelinde odagina alacaktir. Söylemini, sembollerini, etik kurallarini, çalisma zemin ve biçimlerini bu odaga göre kurgulayacaktir.

Ilerici, esitlikçi, demokratik ve sosyal adalet dinamikleri üzerine temellenmis Kürdistan tahayyülü ikincisinden geçmektedir.

Kürt medyasi; erkekmerkezcil, hegemonik/politik hiyerarsinin yeniden üretilmesine araci olmamalidir. Cinsiyetler politikasini mevcut adaletsiz, kadinin erkek karsisindaki ikincilligini dondurulmus resimlerle ulusal hafizaya aktarmamalidir.

Anaakimlasirken bile politik ve etik kurgusunu ezilenlerden ve dislananlardan, ihmal edilenlerden, haklari çignenen ve susturanlardan yana kurma cesaretindeki medya, aydinlik bir Kürdistan tahayyülünün aynasi olacaktir.

Hamiyet Çelebi

Back to top button