Bir bebek neden dünyayi sarsti?

Avuç içi kadar teknelere balik istifi dolusmus insanlarin günesten kavrulmus hallerini gördük denizin ortasinda…
Aç, susuz, yorgun ve perisan bir halde Avrupa sehirlerinde karaya çikislarina tanik olduk.
* * *
Sayfiyeciler yoga yaparak ruhlarini arindirmaya çalisirken, bütün insanligin ruh asinmasinin alamet-i farikasi olan mülteciler önlerinden geçiyordu.
Onlar gelmesin diye duvarlar örüldü; dikenli teller çekildi.
* * *
Onlara ne kadar acimasiz davranacaklarini anlatan Avrupa sagi iktidarlara yürüdü.
Irkçilarin günlük menüsünün ayrilmaz bir parçasi haline geldi mülteciler…
* * *
Onlarin cesetleri kumsalda boylu boyunca uzanip yatarken, sayfiyecilerin günes isiklariyla oynastiklarina, deniz manzarasinin tadini çikardiklarina tanik olduk.
Kisacasi, onlarin acilarina karsi, su yerin yedi kat altina inen bombalarin bile yikip geçemeyecegi kadar kalin duvarlar örülmüstü insanligin kalbinde…
Hiçbir sekilde acilari hissedilemiyordu…
* * *
Onlarin sahillere vurmus cesetlerinin, intihar eden balinalar kadar bile bir haber degeri yoktu.
Ülkelerini, sicak yuvalarini, keyiften degil, korkunç savaslardan, katliamlardan kaçmak için terk ettiklerini anlatmaya çalismalari hiçbir ise yaramiyordu.
Ne yaparlarsa yapsinlar, onlar, insanlarin gözlerine, islerine göz dikmis, huzurlarini kaçiran, birer istilaci olarak görünüyorlardi…
* * *
Insanligin mühürlenmis kalbi onlari hukuk önünde birer suçlu yapiyordu.
Zulümden kaçtiklari için, uluslararasi sözlesmelere göre analarinin ak sütü gibi, Avrupa ülkelerine siginma hakki olan bu insanlar, bir hirsiz, eve zorla girmis bir haydut muamelesi görüyorlardi…
* * *
Sonra küçücük bir çocuk, Suriye Kobane’den Aylan Kürdi, denizde bogulup Bodrum sahiline sürüklendikten sonra; o küçücük bedeniyle, mültecilerin acilarini hissetmemek için üzerine binbir çelik kapi örtülmüs insanligin kalbinde büyük bir gedik açti…
Belki de ilk defa bir mülteci, insanlarin kalbine dokunabildi. Acisini hissettirebildi; çigligini insanligin kulak zarina degdirebildi…
O küçücük yavruyu, bilinçaltinda mebzul miktarda bulunan irkçi, ayrimci, ötekilestirici hiçbir kutunun içine sokmak mümkün degildi.
Irklarindan, dinlerinden, tenlerinin renginden, geldikleri ülkelerden dolayi, bilinçaltinda insan alti bir kategoriye sokulup, çigliklari ses geçirmez duvarlarin içine hapsedilen diger mültecilerin aksine, Aylan masumiyeti inkar edilemeyecek bir bebekti…
Ötekilestirilebilmesi mümkün degildi…
* * *
Bütün dünyaya mültecilerin de birer insan olduklarini, bebekken bile ölüme mahkum edildiklerini hatirlatti Aylan.
Bir daha konusmamak üzere aramizdan ayrilirken, bütün mülteciler adina en sarsici konusmayi o yapti.
———————————————–
Bugün-5 Eylül 2015
Orhan Kemal Cengiz