Bir hukuk devletinin Kürt meselesinde tavri ne olmali?
Kürt meselesi hiç kuskusuz Türkiye’nin en önemli meselesi; ben baska mülahazalari da dikkate alip Kibris meselesini de yakin bir yere koyardim ama bu yazida bunu yapmayacagim.
Türkiye’nin en genis çapli çözüm paketi yine kuskusuz AB süreci, bu sürecin önünü de Kibris çözümsüzlügü tikiyor, bu nedenden Kibris meselesini de Kürt meselesi kadar önemsiyorum zira AB sürecinin önü açilirsa Kürt meselesinin de çözümü kolaylasir diye düsünüyorum.
Bugünkü yazimda Türkiye devleti bir hukuk devleti olsa idi Kürt meselesine nasil tavir almasi gerekirdi konusunu tartismak istiyorum ve bu isi yaparken de meseleye hukuk devleti gözlükleriyle yaklasacagim.
Ortada büyük bir sorun varsa devletin, yetkili organlarinin masaya oturmasi, pazarlik etmesi kadar normal bir sey yoktur, bu açidan çözüm süreci denen süreç, mesela Oslo süreci kanimca olumlu süreçlerdi, tam bilemedigimiz nedenlerden basariya ulasamadi, iç kavganin siyasi ve parasal rantinin kollamak, temellük etmek isteyenler bu isten kazançli çiktilar.
Ancak, gerçek bir hukuk devletinin masaya oturup bir grupla pazarlik etmesi öncesi yapmasi gereken seyler vardir ve bu ‘seyler’ siyasi konular degildir, bir hukuk devletinin hukuk namusudur diyebilecegimiz ve tek tarafli yapilmasi gereken islerdir, hukuksal, anayasal düzenlemelerdir.
Ben bu isleri üç kategoride topluyorum ve yari saka bir üslupla Kürt meselesinin sifresi adi altinda 74266 (yetmis dört bin iki yüz altmis alti) sayisiyla belirtiyorum.
Ne demek bu?
Bu 74266 sayisini söyle de yazabilirsiniz: 7-42-66.
Kürt meselesinde Kürtlerden, Kürtlerin su ya da bu yöndeki taleplerinden bagimsiz olarak devletin, bir hukuk devletinin ahlaki olarak müzakerelerden önce sadece hukuk devleti oldugu için yapmasi gereken isler vardir ve bu islerin basinda da Türkiye özelinde Anayasa’nin 7. (adem-i merkeziyet ve yerel vergiler), 42. (anadilde egitim hakki) ve 66. (anayasal vatandaslik) maddelerinin (74266) degistirilmesidir.
Devlet de bu degisiklikleri Kürt meselesinde bir pazarlik unsuru olarak degil hukuk devleti oldugu için tek tarafli, Kürt meselesinden bagimsiz olarak pazarlik konusu yapmadan gerçeklestirmek durumundadir.
Bu üç konuyu adem-i merkeziyetçilik, anadilde egitim ve anayasal yurttaslik konularini tek tarafli olarak çözebilme cesaret ve ferasetini gösterecek devlet gerçek bir hukuk devleti olmanin rahatligi ve özgüveni ile yurttaslarina da özgürlük, güvenlik ve zenginlik üretebilecektir.
Pazarlik, müzakere, ne derseniz deyin, ancak bu asamadan sonra mümkündür.
Üstelik, bu üç konunun Kürtlerden, Kürt meselesinden bagimsiz olarak çözülmesi sadece Kürtlere degil toplumun bütününe büyük bir rahatlama getirecektir.
Mesela, adem-i merkeziyetçi yönetim Kürtlerin çogunlukta oldugu nispeten fakir bölgelerden çok yüksek katma deger üreten zengin bölgelerin, Edirne’nin, Mugla’nin da meselesidir.
Bu üç konu adem-i merkeziyet (yönetimde etkinlik), anadilde egitim hakki ve anayasal vatandaslik konulari hukuk, anayasa bazli meselelerdir ve hukuk konulari bir hukuk devleti tarafindan müzakere konusu yapilamaz.
Müzakere süreci olacak ise baska konularda olabilir ama bu üç temel mesele pazarlik konusu olamaz çünkü hukuk tartisma disidir.
Bir devlet hukuku pazarlik konusu haline getiriyor ise artik bir hukuk devleti degildir.
Eser Karakas