Makale

Bir kez daha Kirmancca Kürtçe mi degil mi tartismasi üzerine

Bilindigi gibi YÖK`ün görüs istemesi üzerine Artuklu Üniversitesi Yasayan Diller Enstitüsü, Kirmancca (Zazaca)`nin Kürt dilinin bir lehçesi oldugu yönündeki görüsünü bir süre önce bu kuruma iletti. Basindan edindigimiz bilgiler, Bingöl Üniversitesi’nin de tersi yönde görüs bildirdigi seklindedir.

Bu bilgilerin açiga çikmasindan sonra, kimi „Zazaci’ çevreler, ale-acele „Zazaca ayri bir dildir’ yönünde açiklamalarda bulunarak kamuoyunu ve elbet bu arada konuyla ilgilenmekte olan kurumlari etkileme yönünde çaba içerisine girmeye basladilar. Söz konusu kesimler bunu yaparken de her zamanki gibi keyfi belirlemelerde bulunmaktan, bilimsellikle ilgisi olmayan seyleri „bilimsel’ nitelemesiyle lanse etmeye çalismaktan geri kalmadilar. Bunlara ait açiklamalarda, „Zazacanin Kürtçenin lehçesi olmadigi bilimesel olarak kanitlanmistir’ vurgusunun sikça tekrarlanmasi dikkat çekicidir.

Kurmanccayi bilmeyen, Kirmancca (Zazaca) bilgileri ise bir kaç cümleyi bile dogru-dürüst yazamiyacak düzeyde olanlarin da aralarinda bulundugu bu kesimlerin, böylesine bir „bilimsel saptamayi’ neye dayanarak yaptiklarini bilmiyoruz. Ancak gerçeklerin, onlarin bu tesbitleriyle uyumlu olmadigi da göz önündedir. Neden böyle; bunu kisaca açiklamaya çalisayim:

1. Her seyden önce lehçe/dil tasnifinde, dil biliminin ortaya koydugu çerçevesi belli, kesin kurallar mevcut degil. Dolayisiyla da bu konuda „bilimsel kanitlanmislik’tan söz etmenin kendisi bilimsellige ters düser. Bu konuda olsa olsa farkli görüslerden bahsedilebilir. Nitekim bu çevrelerin, islerine geldigi için adlarini verdikleri yabanci arastirmacilarin hiç birisi, bu isin „bilimsel olarak kanitladigini’ iddia etmiyor. Bunlar tezlerini „Benim görüsüm bu yöndedir’ seklinde sunuyor ve karsi tezi ya da tezleri asla reddetmiyorlar.

Konuya iliskin olarak ileri sürülen „kanitlardan!’ biri anlama ile ilgilidir. Bu teze göre, iki kisi yan yana geldiginde birbirlerini anliyabiliyorlarsa, konustuklari ayni, degilse ayri dillerdir.

Kuskusuz yalniz basina bu „ölçü’ lehçe dil ayirimini ortaya koymak için yeterli degil. Isveççe-Norveççe örneginin de gösterdigi gibi, bazen konusanlari birbirlerini çok rahatça anlamalarina ragmen, konustuklari diller ayni sayilmiyor. Kimi durumlarda ise konusanlari birbirlerini anlamadiklari halde, konustuklari dil ayni kabul ediliyor. Örnegin, Pekin Çincesi ile Sanghay Çincesini konusanlar, birbirlerini hiç anlamamalarina ragmen, her iki kesimin konustuklari da Çince olarak kabul ediliyor. Irak Araplari ile Misir veya Tunus Araplari da birbirlerini anlamiyorlar ama kimse onlarin konustuklari dil için „ayri dilldirler’ iddiasinda bulunmuyor. Farkli ülkelerde konusulan Türkçeler bakimindan da yine durum farkli sayilmaz.

2. Bahsini ettigimiz zazaci çevreler, Kirmanccanin (Zazacanin) Kürtçenin lehçesi olmadigi yönünde görüs belirtenlerin adlarini pes pese siralarken, tersi görüste olan, yani Kirmanccayi (Zazaca) Kürt dilinin lehçesi olarak kabul eden çevrelerden bir tek cümle ile olsun bahsetmezler. Tartismali bir konuda, bir görüsü esas alip karsitini görmezlikten gelmek, bu çevrelerin „bilim’ ve „bilimsellik’ kavramlarini nasil tersyüz ederek kullandiklarini ortaya koyan ilginç bir örnektir. Ilk Zazaca tekstlerin sahibi arastirmaci Peter Lerch, Kürtçeyi mükemmel bilmek ve incelemekle taninan Soanne, Leningrad/Petersbug ve Sorbone gibi üniversitelerin çalismalari, onlarca ünlü kürdologun arastirma ve incelemeleri, Arap, Iran, Avrupa ve Osmanli arsivleri, Oskar Mann ve Karli Hadank adindaki iki alman arastirmacinin söylediklerini dillerinden düsürmeyen çevrelerin, akillarina gelmez.

4. Kurmanccayi (Zazaca) Kürt dilinin lehçesi olarak kabul eden görüs, her hangi bir politik kararla ortaya çikmis yani birileri tarafindan empoze edilmis degil. Bu, ötedenberi bu lehçeyi konusan halkin kendisi tarafindan benimsenen bir nitelendirmedir. Son 20-25 yilda ortaya çikan dar bir kesim bir yana, Kirmanclarin (Zazalar), tarihte kendilerini Kürt, dillerini ise Kürtçe disinda her hangi bir adla adlandirdiklarina iliskin her hangi bir belirtiye rastliyamiyoruz.

5. Ayni çevreler tarafindan sik sik ileri sürülen, „Zazacanin lehçe oldugunu ileri sürenler, onun asimile edilmesini istiyorlar,’ görüsü ise politik amaçlarla ortaya atilan kasitli, keyfi bir belirlemedir. Bizzat bu lehçeyi konusan halkimiz, asimile olsun diye mi yüz yillarca kendi dilini Kürt dili içerisinde, onun bir parçasi olarak gördü? Kürt dilinin lehçelerini sayarken Zazacaya ilk sirada yer veren Evliya Çelebi`nin, onu asimile etmek gibi bir amaci mi vardi?

Vate dergisinin, bu güne kadar 38 sayisi çikti. Vate Çalisma Grubu, 15 yildan fazladir Kirmanccanin (Zazacanin) standartlastirilmasi yönünde sistemli bir çalisma yürütüyor ki tarihimizde bir ilktir bu. Bu grup, bu güne kadar on bine yakin terime ek olarak Kirmanccanin imlasini da standart bir yapiya kavusturdu. Vate yayinlari su ana kadar 40`tan fazla Kirmancca kitap yayinlamis bulunmaktdir. Diyarbekir`de „Newepel’ adinda 15 günlük bir gazete ile „Sewçila’ adinda periyodik bir dergi çikartiliyor. Kürt televizyonlarinda Kirmancca ile yapilan programlar bir haylidir. Ayni konuda düzenlenen dil kurslari, seminerler, konferanslar vs. her gün biraz daha yayginlasiyor. Kirmanccayi, Kürt dilinin lehçesi olarak kabul eden kesimlerce yürütülen bütün bu çalismalar, bu lehçenin asimile edilmesine mi hizmet ediyor?

Açiktir ki bir halk ya da onun bir kesimi tarafindan konusulan bir dilin, dil ya da lehçe olmasinin asimilasyonla dogrudan baglantisi yok. Bu konuda esas olan, politik iktidarin tutumu, onun demokratik davranip davranmadigidir. Demokratik olmayan ve asimilasyonu amaç edinmis bir iktidar, lehçe ve dil farkina bakmaksizin bu yöndeki özlemlerini hayata geçirmeye çalisir. Türk sömürgecilerinin yaptiklari bunun en açik örnegi degil mi? Tersine asimilasyoncu olmayan bir politik iktidar, diller gibi farkli lehçelere karsi da demokratik ve esitlikçi bir tutum içerisinde olabilir.

Sonuç olarak Artuklu Üniversitesi Yasayan Diller Enstitüsü. „Kirmancca (Zazaca) Kürtcenin lehçesidir’ diye görüs iletirken dogru olani yapmistir. Enstitü, bu isi yapmakla, en basta da bizzat bu lehçeyi konusan halkimizin, yüz yillari kapsayan nitelendirmesine ve hislerine uygun bir davranis göstermis olmaktadir.

Munzur Çem

Back to top button