Makale

Bir kiyaslama

21 Ittihatçi Yargilamalari ile Ergenekon- Balyoz davalari, Osmanli-Türk toplumunun kendi geçmisi ile yüzlesmesine verilebilecek iki büyük örnektir.

Birincisinde, basta Ermeni katliamlari olmak üzere, savas yillarinda islenen cinayetler ile hesaplasildi; digerinde ise askerî darbeler ve buna bagli olarak gündeme gelen bir dizi cinayet ile.

Bilmeyenler için söyleyeyim, 1919-21 yillarinda Ittihatçilar aleyhine açilan dava sayisi 63 civarindadir. Bu davalarda toplam 200 dolayinda insan yargilandi. Davalarin çogu ya beraat ile sonuçlandi; ya da tamamlanmadi bile. Sadece 13 davada kismi sonuç elde edildi ve üç kisi idam edildi.

Bu iki yüzlesme olayina daha yakindan bakmak ögretici olacaktir.

Her iki yüzlesme de biraz dis konjonktür ürünü. Birincisinde 1919 Paris baris görüsmelerinden olumlu sonuç elde etmek istegi belirleyici oldu. Ikincisinde ise sinirlari soguk savas tarafindan çizilen askerî vesayet rejimi ile global dünyada iyi bir yer elde edilemeyecegi bilinci…

1919’da, Ittihatçilar iktidari kaybetmis ve yerine agirlikli Hürriyet ve Itilafçilar’in oldugu bir grup gelmisti. Günümüzde ise, Ittihatçilar’in devami askerî vesayet rejimini savunan partiler seçimleri kaybetmis ve yerine Islami gövdenin temsilcisi AKP gelmisti.

Her ikisinde de, toplumda geçmiste yapilanlardan genel bir hosnutsuzluk sözkonusu idi ama basin dâhil, sivil ve siyasi örgütlenmeleriyle Ittihatçilik ciddi bir gelenek olarak varligini sürdürüyordu.

Her iki dönemde de, Ittihatçiligin ciddi biçimde direndigini görüyoruz. Yüzlesmeye yapilan itirazlar her iki dönemde de ayni. Bunlarin basinda, ‘dis güçlerin dayatmasi’ tezi geliyor. 1919’da, ‘ülke isgal altinda, davalar emperyalist güçlerin oyunu’ ana tez idi. Ilginçtir, Ergenekon’da da Veli Küçük ve Ulusalcilar da ayni tezleri kullandilar.

Ikinci itiraz hukuk; her iki dönemde de, davalarda hukuksuzluk oldugu ve intikam pesinde kosuldugu iddia edildi. Birincisinde, Hürriyet ve Itilafçilar’in Ittihatçilar’dan intikam almak istedigi ve hukukun çignendigi ileri sürüldü. Ergenekon-Balyoz davalarindaki derin hukuk tartismalarina girmeyeyim isterseniz… Bazi sol çevreler bile, AKP’nin ‘agirlasmis intikam’ pesinde kostugunu söyleyerek, Ergenekon yargilamalarina itiraz ettiler. Birincisinde itiraz edenlerin Ittihatçilar oldugunu biliyoruz; ikincileri tasnif etmeyi ve tanimlamayi okuyucuya birakiyorum.

Aslinda her iki yüzlesmede de yeteri kadar derine gidilmedi. 1919’da, 1,5 milyona yakin insanin imha edilmesi ile ilgili, topu topu 200 kadar kisinin yargilanmasi ile yetinildi, çogu zaten beraat etti. Ingiliz gözlemci, ‘ne tuhaftir ki idam cezalari çogunlukla kaçak olanlara verildi’, diye rapor yazdi. Üç çok küçük rütbeli görevlinin idam edilmesiyle yetinildi; bunun disinda davalardan ciddi bir sonuç elde edilmedi.

Ergenekon-Balyoz davalarinda da öyle; gözler bosuna Çiller, Demirel, Evren ve Agar’i aradi. Devlet her ikisinde de siniri kendisine zararin en az olacagi noktada kesmeye çok özen gösterdi. Ama her iki dönemde de bu kadari bile çok geldi topluma.

1928 Harf Devrimi diye sunulan büyük cinayet olmasaydi, bizler 1918-21 dönemi basininda çikan haberleri ve tartismalari okuma sansina sahip olacaktik. Ve agzimiz açik, o dönemle bu dönem Ittihatçilarinin ileri sürdükleri argümanlarin ne kadar birbirine benzedigini okuyacaktik.

Her iki davanin görülmesi, hiç görülmemesinden çok daha iyi oldu. 1919 durusma tutanaklari, hiç degilse Ermeni soykirimi gerçeginin en önemli delilleri arasinda yer aldi. Ergenekon tutanaklari ise gelecek kusaklar için muazzam bir tarihî belgedir. Simdi kimse okumadi, ileride gençler, tarihçiler okurlar insallah!

————————————–

22 Agustos Taraf

Taner Akçam

Back to top button