Bir kutuplasma yükselticisi olarak ‘gayri milli Gezi’ anlatisi
Belli bir tarihsel anda iktidar imkânini toplumun ayrismasinda gördükleri için siyasetlerini bu dogrultuda kuran ve ayrismayi kiskirtan iki siyasetçiyi konu alan yazinin ikinci bölümündeyiz…
Iki siyasetçinin, bu tespitleri dogrultusunda bilinçli-kasdî kutuplastirma hamlelerine yöneldiklerini ve bunun da Türkiye’nin son çeyrek yüzyilini berbat ettigini öne sürmüstüm.
Bu siyasetçilerden biri Deniz Baykal’di. Geçen yazida, onun, 12 Eylül darbecilerinin kapattigi CHP’yi 1990’larin baslarinda hakiki bir sosyal demokrat parti haline getirme yönündeki samimi irade ve arzusunun, Ugur Mumcu’nun cenazesinde ortaya çikan göz kamastirici laik enerjiyle birlikte nasil söndügünü ele almistik; Mumcu’nun cenaze töreni zihnini çelmis, Baykal, laik dalga üzerinden kolayca iktidara ulasmanin igvasina kapilmisti. O dönemde birlikte çalistiklari gazeteci Sahin Alpay’in sözleriyle, ‘Baykal, bu cinayete gösterilen kitlesel tepkilere bakarak, CHP’nin kendini yenilemeye ihtiyaci olmadigina karar vermisti.’
Bu yazida ise, ondan 20 yil sonra açiga çikan bir baska kitlesel hareketin baska bir siyasetçinin aklini nasil çeldigini… O siyasetçinin, bu gelismeyi, iktidarini sürdürmeye yarayacagina inandigi toplumsal kutuplasma dogrultusunda nasil manipüle ettigini ele alacagiz. Gelismenin adi Gezi direnisi, siyasetçinin adi Recep Tayyip Erdogan.
Sapka çikartilacak algi yönetimi
Bugünden geriye baktigimda, surasi bana apaçik görünüyor:
Iktidar, sapka çikartilacak bir algi yönetimiyle, Gezi direnisini kendi kamuoyuna ‘gayri milli’, ‘Türkiye düsmani’ bir toplumsal hareket olarak kabul ettirebildi; bunu, kendi ‘alternatif hakikat’ini hakikatin yerine koyarak ve durmaksizin tekrarlayarak yapti, sonunda da basariya ulasti. (Eylemi sonraki günlerde çalmaya çalisan ve yer yer de basarili olan, ulusalcisindan radikal solcusuna ‘eski Türkiye’ unsurlarinin bu yolda iktidara epeyce yardimci olduklarini da unutmayalim…)
Peki, bundan amaç neydi? Iktidar, Gezi’nin ‘küresel güçlerin bir komplosu’, ‘Türkiye düsmani’, ‘gayri milli’ olduguna dair anlatiyi neden israrla dile getiriyordu? Kanaatim o ki, bundan amaç, toplumda zaten var olan kutuplasmayi misliyle büyütmekti, çünkü Erdogan o tarihsel anda iktidarini devam ettirmenin en saglam ve kestirme yolunun oradan geçtigine inanmaya baslamisti.
Gezi’nin ‘komplo’ olarak hikâye edilmesi ne zaman basladi?
Beni böyle düsünmeye, yani bu Gezi anlatisinin kutuplastirmayi derinlestirmek üzere sonradan gelistirilmis bir kurgu oldugunu düsünmeye sevk eden baslica iki âmilden söz edebilirim… Bunlardan birincisi, Gezi’nin bu sekilde hikâye edilmesinin, belli bir zaman sonra baslamasi. (Ikinci âmil ise yillar sonra bu anlatinin yeniden canlandirilmasi; bunu yazinin sonunda ele alacagim.)
Simdi beni öyle düsünmeye sevk eden birinci âmil üzerinde biraz duralim.
Iktidarin baslangiçtaki tavir ve sözlerinde ‘uluslararasi komplo’ degerlendirmesine rastlamiyoruz. Hayir, Gezi’nin mesru sayildigi meshur ‘ilk üç gün’den söz etmiyorum. Mesela, 12 Haziran’dan, Basbakan Recep Tayyip Erdogan’in Gezi direnisini temsil eden 11 kisilik heyeti kabul edip bes saat boyunca not tuttugu toplantidan söz ediyorum. Sizce, Erdogan o anda onlari ‘küresel güçlerin piyonu, gayri milli unsurlar’ olarak degerlendiriyor olsaydi, söyle bir toplantinin yapilmasi mümkün olabilir miydi:
‘Basbakan Erdogan Gezi Heyeti’ni kabul etti, görüsmeden fotograflar da basinla paylasildi.
‘Basbakan’in görüstügü heyet 11 kisiden olustu. Heyette, Gezi Parki’nda ilk günden bu yana yer alan ve destek veren, ögrenci ve akademisyenler de bulundu. Basbakanin danismanlari, heyetteki isimleri tek tek telefonla arayarak, ‘Basbakan, olaylari birinci agizdan dinlemek için sizinle görüsmek istiyor’ diyerek görüsmeyi ayarladilar. Aranan kisilerin büyük çogunlugu bu daveti kabul ederken, bazi isimler ise davete olumsuz yanit verdi.
‘Görüsmeye Basbakan’in kizi Sümeyye Erdogan da katildi. Akademisyenden mimara, sanatçidan ögrenciye kadar farkli kesimlerden olusan heyette Mimar Selva Gürdogan, Yönetmen Kutlug Ataman, Üniversite Ögrencisi Nil Eyüboglu, Tiyatro Sanatçisi Ahmet Mümtaz Taylan, Taksim Platformu Sözcüsü ve Akademisyen Prof. Dr. Betül Tanbay, ITÜ Sehir ve Bölge planlamasi bölge üyesi Hale Çiraci, Sosyal medya uzmani Zehra Öney, Sanatçi RumeysaKiger, Doç. Dr. Ipek Akpinar, Basbakan Erdogan’a açik mektup yazan AKP Üyesi Bülent Peker ve Yayinci Zülfikar Kürüm de yer aldi.’ (Sözcü, 13 Haziran 2013).
Atilla Yayla parantezi
Araya su notu sikistirmadan edemeyecegim: Atilla Yayla gibi bir liberal, Gezi’nin ‘re-kriminalizasyonu’nu idrak ettigimiz su günlerde, 12 Haziran 2013 toplantisinin katilimcilarindan Prof. Betül Tanbay’in gözaltina alinmasi vesilesiyle su degerlendirmeyi yapabildi:
‘Insallah serbest birakilanlar arasindadir. Ve insallah hakkinda dava filan açilmaz. Ama olaylarin tüm boyutlarini görmekte fayda var. Mesela ayni hoca 2013 Haziran’inda seçilmis Basbakan ile yaklasik dokuz saat kimi temsilen, kim adina, hangi hak ve yetkiyle görüsmüstü, daha dogrusu pazarlik yapmisti? Ben hatirlayamadim.’
Yukarida, iktidarin Gezi’yi kriminalize etme çabasinin sapka çikartilacak kadar basarili oldugunu söylemistim.
Atilla Yayla’nin tuhaf sorusu bunu dogrulamiyor mu?
Erdogan toplantida neden ‘tamam’ demedi?
O toplanti yapildiginda, henüz zivanadan çikmis talepler arz-i endam etmemisti. Talep basitçe, Gezi Parki’nin park olarak korunmasi ve oraya insa edilmek istenen Topçu Kislasi’ndan vaz geçilmesinden ibaretti.
Erdogan orada ‘tamam’ deseydi olaylar bitecekti; o günlerde yazilip çizilenlere baktigimizda bunu net bir biçimde görebiliyoruz. Fakat Erdogan ‘tamam’ demedi.
Bence 12 Haziran’da Erdogan, kabul ettigi heyetin ‘Türkiye düsmani’ olduguna inandigi için degil, ataerkil kisiligi nedeniyle ‘tamam’ dememisti. Erdogan’in, bahsetmeyi seven fakat kendisinden bir talepte bulunuldugunda sinirleri ayaga kalkan biri oldugunu biliyoruz.
Yine de, toplantiya katilan ‘Gezi direnisçisi ve AK Parti üyesi Bülent Peker’in, toplantida ne konusuldugunu anlattigi 13 Haziran tarihli mektubundan ögrendigimiz gibi, Basbakan bu konuda uzlasma kapisini açik birakmisti:
‘Bunun üzerine Basbakan’a (…) ‘bu kitleye hiçbir sey sunmadan geldikleri gibi gitmelerini bekleyemezsiniz’ denilmistir.
‘Bunun üzerine Basbakan; ‘Gerekirse referandum seçenegini masaya yatirabiliriz. Bizim bu tür konulari halka danismaktan, onlara fikirlerini sormaktan yana bir sikintimiz yok’ demistir. Buna ek olarak; olayin zaten su anda yargi asamasinda oldugu, bu asama sonuçlanmadan herhangi bir adimin atilamayacagi, henüz uygulama projesinin dahi hazir olmadigi ve ortada sadece avan projelerin oldugu, araya yerel seçimlerin girmesiyle birlikte de meselenin kamuoyunda daha saglikli bir ortamda tartisilabilecek imkânlarin olacagini açikça belirtmistir.’ (Hürriyet, 13 Haziran 2013).
Bir türlü vazgeçilemeyen kutuplastirma bombalari
Erdogan’in toplantidaki bu tavriyla, sonraki ‘Gayri milli Gezi’ söylemini karsilastirdigimda… Buna bir de her biri birer kutuplastirma bombasi olan ve gerçek olmadigi açikça ortaya çiktiktan sonra dahi kasinmaktan vazgeçilmeyen olaylari hatirladigimda, kanaatim ister istemez söyle sekilleniyor: 2013 yazina gelindiginde, Erdogan su ya da bu nedenle Türkiye’yi, toplumu baris ve demokrasi temelinde birlestirme hedefiyle yönetmeyecegine kanaat getirmisti. Iktidarini sürdürmenin yolunun, tam tersine toplumsal gerilimden geçtigini düsünmeye baslamisti. Gezi’nin gerilimi yükseltmede bir araç olarak kullanilabilecegi tespitini yapinca da o yola girdi ve o dogrultuda yeni bir dil gelistirdi.
Yukarida deginip geçtigim, beni böyle düsünmeye sevk eden ikinci âmile gelirsek… Evet, ‘Türkiye düsmani Gezi’ anlatisinin yillar sonra bugünlerde yeniden canlandirilmasini da öne sürdügüm tez açisindan gayet anlamli buluyorum.
Iktidarin son yillardaki bütün seçimler gibi bu seçimi de kutuplasma ve düsman yaratma stratejisi üzerinden kazanma tercihi artik iyice belirginlesmisken Gezi olaylarinin yeniden gündemlestirilmesi, onun kriminalize edilmis haliyle bir kutuplasma-kutuplastirma yükselticisi olarak iktidar nezdindeki degerini bir kez daha gözler önüne sermiyor mu?
——————————————————————
7 Aralik- Serbestiyet.com
Alper Görmüs