Makale

Bir ‘yüzlesme metni’…

Hrant Dink davasi nerede durdu ya da duruyor sorusu, bir baska soruyla yüzlesme, arinma, temizlik nerede durdu ve duruyor sorusuy-la esdegerdir.

Çünkü çiplak bir cinayetti bu.

Devletin tüm kurumlarinin gözetimi altinda islenmis bir cinayet.

Tekrara gerek yok.

MIT boyutu ortada kaldi…

Emniyet boyutu ortada kaldi…

Jandarma boyutu ortada kaldi…

Hüküm bireysel eylem olarak verildi. Yargitay mahalle çetesi olmasi gerekir diye bozdu.

Ve dün yargilama yeniden basladi.

Ayni gün, yani dün ailenin, açiklamasi yayinlandi.

‘Biz artik yokuz’ diyorlardi.

Not düsmek lazim:

‘Dink ailesi olarak, bundan böyle, bizlerle alay eden devlet mekanizmalarinin oyununa alet olmayacak ve cinayet davasinin ye-niden görülmeye baslanan durusmalarina katilmayacagiz…’

‘Cinayetten sonra savciliga verdigimiz ilk dilekçede, bugün Ergenekon üyesi olarak mahkûm edilen pek çok kisinin adini verip sorusturulmalarini istedik. Hiçbiri sorusturulmadi. Bu davanin hiçbir asamasinda etkili bir sorusturma yürütülmedi.

Simdiye kadar defalarca mahkemelere girdik çiktik. Üzerimize gülündü, hakaret edildi, ‘Ya sev ya terk et’ denildi. Ama en büyük alayi mahkeme, ‘Cinayette örgüt yoktur’ diyerek etti. Son olarak Yargitay’in yerel mahkemenin kararini bozan hükmü, sinsice hazir-lanmis yeni bir oyunla, var oldugunu tespit ettigi örgütü birkaç milliyetçi gençle sinir- layarak bizlerle bir kez daha alay etti. Yetmezmis gibi, Yargitay’in bu karari sanki olumlu bir adimmis gibi yansitilarak kamuoyu bir kez daha yaniltildi….’

‘Siyasi iktidar, kamuoyu önündeki türlü sözlerine ve vaatlerine karsin, bu iradeyi göstermekten israrla kaçindi. Irade göstermek bir yana, cinayette rol alan veya katilleri yücelten devlet görevlilerini terfi ettirdi, emniyet müdürü, müstesar, vali, ombudsman olarak atadi; bazilarini da kendi bünyesine katarak, milletvekili, bakan yapti…’

‘Muhalefet partileri ise kâh 301. maddeye iliskin tutumlariyla, kâh ülkedeki milliyetçi-ulusalci dalgalanmalari körüklemeleriyle, kâh tetikçileri yetistirdikleri ocaklariyla, zaten cinayet ikliminin basaktörle- riydi…’

‘Biz artik bu müsamerede yokuz…’

‘Ne bekliyorduk ki?

Bir tek bizim mi basimiza gelmisti? Daha önce ne olmustu ki simdi ne olacakti? Ama olsundu. Belki bu kez farkli olurdu. Belki ön-ceki davalara, belki sonraki cinayetlere de bir faydasi olurdu. Bir de biz deneyelim dedik. Denedik, olmadi. Acida akraba oldukla-rimizin yanindaki yerimizi çoktan aldik…’

‘Bütün bu yasananlar içinde bizlere gelecek adina hâlâ umut veren tek sey, halkin çok genis bir kesiminin bu cinayeti vicdanlarin-da mahkûm etmesi; ona yüreklerinde yer açmasi oldu. Bu dava sadece ailemizin degil, Türkiye’de demokrasiye inanan, ayrimciligi ortadan kaldirmak isteyen, devletin seffaflasmasini arzu eden, yüzlesmeden ve baristan yana herkesin davasidir…’

Iste size bir ‘yüzlesme metni’…

Daha önceki cinayetler diyor Dink ailesi…

Faili meçhul cinayetler, perde arkasi malum ama karanlik cinayetler…

Fethiye Çetin, davanin ve ailenin avukati ‘Utanç Duyu- yorum’ baslikli kitabinda Ergenekon dosyasina, Özel Harp Dairesi’ne isaret ediyor.

Ergenekon dosyasi Susurluk’a, Susurluk faili meçhullere, faili meçhuller JITEM’e, JITEM devlete isarete ediyor.

Dink davasi tüm bunlara ve onu koruma altina alan tüm siyasi aktörlere isaret ediyor.

Vicdan rahatlamadan yeni sayfa açilmaz.

Yüzlesme olmadan vicdan rahatlamaz.

Irade olmadan yüzlesme olmaz.

———————————————-

Yeni Safak-18 Eylül

Ali Bayramoglu

Back to top button