Makale

Bir zamanlar Ergenekon

Türkiye’nin Ergenekon gündemi, tahliyelerle beraber bir anda degismis ve davalarin, basindan beri imal edilmis delillerle yürütüldügüne inananlari sanki hakli çikaran bir sonuç ortaya çikmistir.

Ergenekon tahliyeleri, yeni bir sürecin baslangicidir. Yargilamanin devam etmesi, etse bile mahkumiyet yönünde bir kararin çikabilmesi, çiksa bile uygulanabilir olmasi çok zor görünüyor.

Bundan sonra ne olacak?

Eger böylesi süreçler ve davalarda psikolojik üstünlük diye bir sey varsa, tahliyelerden sonra bu psikolojik üstünlügün, davalari yok hükmünde sayan siyasi çevre ve gruplara geçtigini söylemek lazim.

Ergenekon, demokrasi disi yöntem ve araçlarla elde edilmek istenen mutlak bir iktidar talebiyle ortaya çikmis, genis tabanli bir örgütlenme ve, Ittihatçiliga dayali bir siyasi gelenektir.

Ergenekon bu yönüyle,kesfedildigi ve operasyona ugradigi 2008 yilina göre bugün, çok daha kuvvetli bir etkiye sahiptir.

Tahliye olanlarin, fikirleriyle toplumu etkileme gücü, 2008 yilina göre azalmamis daha da artmistir.

Ergenekon’a karsi olanlar ise maalesef kendi aralarinda ciddi bir bölünme yasamis ve davaya inananlarin toplumsal gücü ve etkisi her geçen gün biraz daha düsmüstür.

Dahasi, tarihsel korkulari hiç bitmeyen bir ülkede, Ergenekon fikri, her türlü siyasi paranoyaya bir ilaç gibi gelmistir.

Ergenekonculara , ister ulusalci, ister Ittihatçi, ister Kemalist deyin, bu o kadar da önemli degildir. Kanaatime göre, Ergenekoncu akim, tahliye süreciyle beraber, Türkiye’nin en önemli siyasi dinamiklerinden biri olarak, siyaset sahnesinde yerini almistir.

Ergenekoncular,bundan sonra, yargi sürecini pasif bir biçimde degil aktif bir biçimde izleyecek, ve aklanma-ya da beraat- talep edeceklerdir. Ama bunu yaparken, onlari yargilayanlarin ve yargilamanin arkasinda duran siyasi iradenin, ‘çete’ davalarindan yargilanmalari için de siki bir sekilde mücadele edeceklerdir. Bu yeni bir toplumsal çatisma alani demektir. Nitekim medyada baslayan tartismalarda bu fikir açikça dile getirilmekte ve ‘sahte delil üreten savci ve bu sahte delillere itibar eden yargiçlar’ için çete davalari açilmasi bile açikça talep edilmektedir.

Ergenekoncularin siyasi mücadelesi, ‘ulusal birligi’ esas alan bir mücadele olacaktir. Isçi Partisi ve CHP’nin bu mücadeleden epey etkilenecegi ve biraz da karisacagi çok açiktir.

‘Türkiye’nin bölünmesini engellemek, Kemalist Türkiye’yi yeniden tesis etmek ve cemaatlerle savasmak’, tahliye olan Ergenekoncularin ifade ettigi sekliyle, Ulusal mücadelenin amaci olacaktir. Aralarindan çikacak bir adayin bu yil cumhurbaskanligi seçiminde Laik-seküler kesimin ortak adayi olarak gösterilmesine sahsen hiç sasirmam..

Ergenekon süreci için, yeniden baslayan tartismalar, magdurlarin bile neredeyse magduriyetlerinden hicap duyup sustuklari veya susmak zorunda kaldiklari bir iklimde yapiliyor.

Magdurlarin dahi, kendi magduriyetlerini, ideolojik ve siyasi tercihlerine feda ettigi bir ülkede, bu türden davalar, her zaman, siyasetin ve siyasi ittifaklarin kullanim alani olarak tezahür eder.

Ergenekon davalarina, Türkiye’nin netameli siyasi hafizasi ve askeri vesayetin tarihi üzerinden bakanlarin, ve her seyden önce kendi tanikliklarina ve tecrübelerine inananlarin bile, kendi tanikliklarindan ve yasadiklarindan süphe duyar hale geldikleri veya getirildikleri bir zamandan geçiyoruz.

Bir degil birkaç siyasi sebebi var ve müsebbipleri de bir hayli fazla, ama Türkiye’nin adil bir yargilamayla, suçun cezasiz kalmadigini gösterecek adil kararlar alamayacagini, alamadigini hep beraber gördük.

Dava çöktü.

Tahliyeler ve Balyoz davasindan yargilananlarin emekliliklerinin dondurulmasi, aklanmayla sonuçlanacak bir sürecin ilk adimlaridir.

O halde gelin bu ülkenin basini daha fazla belaya sokmayalim. Bu defa daha da sert bir bölünmeye lüzum yok. Ergenekoncular siyasi istikrarin daha güçlü oldugu, sürecin arkasinda siyasi bir iradenin bulundugu alti yil içinde dogru dürüst yargilanamadilar, bundan sonra hiç yargilanamazlar.

Suçu hiçbir sekilde kabullenmedikleri için, af desek kizarlar, ama gelin bir yol bulup Ergenekon sayfasini kapatalim. Bir düzenleme yapalim. Anayasa Mahkemesi veya Meclis bir alti yil daha uzayacak bir yargilama degil, ama sürecin hizlanmasina yol açacak ve yeniden yargilanmayi mümkün kilacak bir düzenleme yapar, isin cinayet kismi ayri tutulur ve bu süreç kapanir gider.

Ergenekon süreci, bize sunu gösterdi ki, Türkiye hatirlamayi ve hesaplasmayi degil, unutmayi seviyor. ( Bu fikre itiraz etmeyin lütfen, aksi olsaydi, bu hallere düsmezdi bu davalar)

Simdi, hep beraber, Sergio Leone’nin ‘Once Upon a Time in America-Bir Zamanlar Amerika ‘ filmini hatirlayalim, ve ‘ Bir zamanlar Ergenekon..’ demeye alistiralim kendimizi.

Çünkü Ergenekon artik yasayan bir hakikat degil, sadece bir tarihten ibarettir..

Tarih yasanir ve unutulur..

Hem, geçmisle yüzlesme ve hesaplasma bahsinde unutmak da bir yoldur. Ama bir ülke bu yola da kendiliginden girmez.

—————————————–

Star-14 Mart

Orhan Miroglu

Balkêş e ?
Close
Back to top button