Makale

Birgün gerçekler ortaya çikacak..

35 sene ayni telden çalmak gerçekten kolay birsey degildir. 35 sene yapilan yanlislari savunmak, örtbas etmek ve bunu onbinlerce insanin ölümü, bir halkin eziyetleri üzerine insa etmek, gerçekten büyük bir sogukkanlilik ister.

Hayir, hiçbirimiz hatasiz degiliz ve bunu artik hepimiz de biliyoruz. Bile bile bu hatalar zinicirini bir politik sitil, bir felsefeye çevirmek ve bunu böyle uzun bir sürede ayakta tutabilmek, bu gerçekten her babayigidin kari degildir.

Gerçek anlamda sizlerin geçmiste kalan Türk rejimlerinden hiç bir eksik tarafiniz kalmamistir. Zaten iki taraf da Kemalist degiller miydi?, birisi Atatürk’ü, digeri ise Apo’yu basimiza taç etmediler mi? Her Ikisi de kutsal, ayni zamanda da bir halka bedel degil midirler? Biri tüm Türk halkina bedelken, digeri ise tüm Kürt halkina..

Türk Kemalistlerin marifetleri üç asagi bes yukari bilinirken, ya Kürt Kemalistlerin marifetleri gerçekten o kadar biliniyor mu? Bu bence süpheli.

Kürt Kemalistlerin en son yalanlari Rojava’da devrim gerçeklestirdiklerini ilan etmek oldu. Keza ardindan da Barzani’yi hain.

Rojava’da 14 köklü Kürt örgütü var. (Tam sayinin bu kadar fazla olmasi lider anlasmazsizligin sonucu) PKK’nin subesi PYD Suriye’de 2003 senesinde insa edilmistir. Daha 2 sene öncesine kadar liderleri Salih Müslim, Esad rejiminin müsadesi olmadan Suriye’de kalamiyordu. Simdi ise mutlu birer çift gibi, isi beraber götürüyorlar.

Ve yine alisik oldugumuz ayni politik tarz. Bir yandan santaj yaparlarken, diger yandan ise sahip olduklari medya üzerinden yalan politikalar üreterek, dezinformasyon yapmak. Kendileri Hewler antlasmasini bir tarafa iterek, yag gibi su üzerine çikmaktadirlar. Hewler antlasmasina bu baylarimiz bagli kalmadiklari gibi, tercihlerini Esad rejiminden yana belirlemislerdir. Bu durum karsisinda kendileri Esad’la bir taraf olurlarken, diger 14 Kürt örgütü de ayri bir taraf olmuslardir. Süriye’de Esad rejiminin devasa desetekleri sayesinde, PKK’nin Rojava’da alan kontrol etme isi bu güne kadar süre gelmistir. Bu durum böyle devam eder mi o da ayri bir konu. Su an itibariyla PYD’nin elinde yeterince silah ve bir o kadarda savasacak eleman var. Bu avantajini da malesef Rojava’daki Kürtlere karsi bir baski araci olarak kulandiklarini da yabana atmamak gerek.

PYD her türlü çirkin iliski ve politikalara girissin, Hewler antlasmasini hiçe saysin, Kürtlere santaj ve baski uygulasin, ardinda da bu kirli politikalara birilerinin alet olmasini beklemesi de, saçmaligin tam daniskasi olurdu. Bu duruma ne sayin Barzani, ne de diger 14 Kürd partisi razi olurlardi. Kürtler arasinda Barzan’nin PKK/PYD hakkindaki tutum ve görüsleri zaten biliniyor. Umariz artik duymak istemeyenlerdede duymuslardir.

Türk devleti yillarca mevcut statikoyu koruyabilmek için PKK’yi gerekçe gösterdi. Bu durum iki tarafada yaradi. Türk rejimleri iktidarda kalirlarken, PKK de Kürt sahasinda etkin bir güce dönüstürüldü.

Bu islerin böyle devam etmemesi için, gerçeklerin mutlaka söylenmesi gerek. Bunlari söylemek, ya da yazmak bir suç olmasa gerek. Her birey, kurum, örgüt ya da toplum kendi demokratik hakkini en sonuna kadar kullanmak ve ifade etmek zorundadir. (Bunlarin yazar kitlesi gibi sövmek degildir amaç. Zaten agizlari bozuk, gik diyene hain diyorlar.)

Bir örgüt gelismesini bu kadar mükemmel ve kusursuz gösterirse, buna ancak kendileri ve de çok saf olan kisiler inanabilirler. Ne demisler „ Yalancinin mumu ancak yatsiya kadar yanar’.

Nazim Çivilibal

Back to top button