Biz kendi partimiz için çalistik, Ya siz?
HAK-PAR 24 Haziran 2018 baskin seçimlerine Parti olarak katilamadi. Tamamen keyfi hukuk disi yollarla örgütlü yapisi yok farz edildi. Partilerle ilgilenen Yargitay Cumhuriyet Bas Savciligi yeni bir uygulamaya geçerek 42 ilde ve ilçelerin üçte birinde yeniden örgütlenme, kongrelerini yapma zorunlulugunu dayatti.
Daha sonra mahkeme kararlariyla geri aldirilsa da yöneticilerden bulunduklari yerde ikamet etme zorunlulugunu getirdi. Her ilçede Parti binasinin olmasini sart kostu, Ilçe örgütleri tamamlanmadan il örgütlerinin atanmasini engelledi. Daha pek çok keyfi uygulama .
Kisacasi HAK-PAR’in yeni bastan örgütlenmesi, bu il ve ilçelerde kongreler yapmasi gerekti ki bunun için zaman gerekliydi. Seçimlerin erkene alinmasi HAK-PAR’in örgütlülügünü tamamlamasina olanak vermedi.
Seçimlere katilma hakki gasp edilen partilerden biri olarak erkene alinan seçimlere HAK-PAR adiyla katilamasa bile, bos durmadi. Seyirci olmayi degil müdahale etmeyi seçti.
Bence dogru olani yapti.
HAK-PAR’in seçimlere Diyarbakir, Mardin, Dersim, Agri ve Van’da 5 bagimsiz adayla katilip az oy almasini firsat bilerek elestirenleri, alay edenleri taniyoruz. Onlar iflah olmaz HAK-PAR düsmanlaridir. Hiç bir sekilde kale almamak gerek.
Iyi niyetle elestirenlere ise cevabimiz su; Önce ne ‘yapilmaliydi’ yi düsünerek baslayalim;
‘Madem seçimlere katilmamiz engellendi biz de evimizde oturup seyredelim’ diyebilirdik.
Bu politik bir tutum olur muydu? HAK-PAR her olanagi degerlendirerek, firsata dönüstürerek görüslerini halka tasimayi es geçmemeyi tercih etti.
Ya da; ‘Kürt karsiti ‘ bloklardan birinin destekçisi mi olmali veya Kürt karsitlari eliyle insa edilmis bir proje olan HDP ile vekillik için pazarliklara mi girismeliydi?
Bu da bizi hem tutarsiz kilar, yanlis, halkimiza zarar veren siyasetlerin büyümesinin bir parçasina dönüstürür, günahlarin ortagi yapar, hem de seçenek olmaktan çikarirdi.
HAK-PAR dogru bir strateji izledi.
Seçimler görece serbest propaganda imkanlarinin olustugu süreçlerdir. Kitlelerde politik duyarlilik yüksektir. Her parti veya her siyasi aktörün görüslerini, projelerini halka tasiyabildigi zamanlaridir.
HAK-PAR da görüslerini, politikalarini yüz binlerce bildiri dagitarak, sesli propaganda araçlarini kullanarak, ev ev, köy köy dolasarak halka ulastirmaya çabaladi. Yanlislari teshir etti. Halkimiza kurulan tuzaklara karsi uyari görevini yerine getirdi. Özcesi legal bir parti olarak görevini yapti.
HAK-PAR iddiali bir partidir. Seçimlere katilmasi hukuk disi yollarla engellendi diye kenara çekilip gelismeleri seyretmek yerine, veya Kürt halkina büyük zararlar veren kesimleri yeniden umut haline dönüstürmeye neden olacak vekil pazarliklarina girip, seçenek olmaktan çikmak yerine bagimsiz adaylarla, az oy alinacagini bilebile sahaya indi. Bütün bunlari mali olanaklarini da gözeterek 5 ilde bagimsiz adaylar çikararak gerçeklestirdi.
Kuskusuz bagimsiz adaylarin aldigi oylar tatmin edici degil. Memnun da degiliz Ancak bu durumu hezimet olarak görmek de dogru degil. Oylarini Devlet partilerine veya HDP ye verip, onlari halka adres olarak gösterip bagimsiz Kürt adaylarin neden az oy aldigini sorgulayan kimi kesimlerin art niyetli yaklasimi bir yana, bu sonuçlar üzerinde hem HAK-PAR Parti Meclisi hem de Kürt yurtseverleri ciddiyetle düsünmeli, kili kirk yaran analizler yapmalidirlar.
Neden Kürt seçmen, Kürt karsiti politikalari öne çikararak siyaset yapan partilere yöneldi? MHP ile kol kola giren AKP ye, MHP den ayrilanlarin kurdugu IYI PARTI ile ittifak yapan CHP ye gösterdigi ilgiyi Kürt yurtseverlerinden esirgedi?
Veya ‘Kürt partisi degiliz’ diyerek, çogunlukla Türk adaylar göstererek, Türkiyelilesme siyaseti yürüten, ‘baris’ adina %13 oy alip barikat hendek siyasetine gömülen, bedeli çok agir, karanlik/kötü bir pratik ardindan Kürtlerden oy isteyen HDP’ye destegini sürdürdü? Gerçekten ciddi bir degerlendirme yapmak mutlaka gereklidir.
Hele hele o ve arkasindaki yapinin Güneyin bagimsizlik referandumu sirasinda ve sonrasinda ki tutumuna, Rojava’daki ittifaklarina, Kürt yurtseverlerine yönelik akil disi uygulamalarina ragmen
Birkaç tespit yaparak devam edelim;
Devletin Kürtlerin ‘kendileri olarak’ siyaset yapmalarini engelleyen, Anayasal, yasal, fiili engelleri, mali sikintilari çok dillendirdik. Tekrara gerek yok. Ben diger nedenlere dikkat çekmek istiyorum.
Birincisi; samimi Kürt milli damarinin çok zayif oldugunu, sosyal medyada bayrak sallamak, milli kahramanlara övgüler dizmekle, slogan yarisina girmekle sinirli kaldigini görmek gerek.
Bagimsiz birlesik Kürdistan sloganlari atip, Ala rengin sallayip, Kürt mili kahramanlarini profil resmi yapip seçimlerde Kürtlerden oylarini örnegin Van’da Sezai Temelli’ye verilmesi çagrisi yapan ‘millilerden’ geçilmedi
Evet, Bu alanda siyaset yapanlar çok daginik. Kafa karisikligi ise sürüyor Öte yandan pek çok yurtsever ‘demokrasi bizi ilgilendirmez’, ‘parlamentoya karsiyiz’, ‘bize ne seçimlerden’, ‘boykot’ diyerek kenara çekilmekte, seyirci pozisyonunda kalmayi, bu mücadele alanini sömürgeci ve Türkiyelilesmeci proje partilerine terk etmeyi ‘milli durus’ sanmakta.
Bu durum güçlü bir seçenek yaratmanin önünde önemli bir engel.
Buna Kürt milli demokratik alaninda siyaset yapan kadrolari bloke eden, beser onar kisilik etkisiz gruplara dönüstüren, kendisini dogal ‘lider’ görenlerin egosunu da eklemek gerek.
Hele sömürgeci veya Türkiyeci Proje partinin kapisini vekillik için asindiran ‘Kürdistani’ siyasilerden ise hiç bahsetmeyelim.
Tabi, Türk, Arap, Fars ile uzlasmada mahir olan Kürdün Kürtle uzlasma kültürünün zayifligi da malum. Siz buna legal mücadele alanindaki deneyimsizlikleri, demokratik çalisma prensipleri konusundaki adaptasyon eksikligini de ekleyin.
Bu olumsuz tablo ne yazik ki gerçek ve asilmasi gerekir.
Diger tespit ise su; Toplum Kürt karsitligi üzerinden siyaset üreten partiler arasinda kutuplastirildi. Iktidar partisi AKP MHP, Büyük Birlik Partisi ile bir blok olustururken CHP, IYI PARTI ve SAADET PARTISI ile blok olusturdu. CHP sirf seçimlere girsin diye MHP’den ayrilan IYI PARTI’ye 15 milletvekili transfer etmekle yetinmedi, HDP’nin de baraji asmasi için ciddi oranda oy kaydirdi.
CHP ile AKP’nin iktidar için her yolu denemelerini, toplumu kutuplastirmalarini anlamak mümkün. Ancak bu kutuplasma siyaseti daha çok Kürtleri vurdu. Kürtler bir kez daha ‘kendileri için’ siyasi pozisyonlar almak yerine bu bloklasmanin aparati haline getirildi.
AKP karsiti blogun aparatina dönüsen HDP’nin sözcüsü sayet ikinci tura kalirsa, fail meçhullerle ünlü 1990li yillarin iç isleri bakani Meral Aksener’i destekleyeceklerini açiklamaktan dahi geri durmadi.
Kürtlere, Kürt karsiti politikalarla sekillenen ve iktidar olanaklarini yitiren ‘Türkçü’ Kemalistlerle, yeni iktidar odagi olarak devleti kendilerine göre kurgulayan ve en az Kemalistler kadar Kürt karsiti ‘Türkçü’ Islamcilar arsindaki kapisma da taraf olmak dayatildi. Dogrusu bu mühendislik çalismasinin basarili oldugunu söylemek gerek.
Bu kutuplastirma siyaseti etkili oldu. HDP yöneticileri samimiyetle ‘biz Kürt partisi degiliz’ deseler de, vekil adaylarinin çogunu Kürt olmayanlardan seçseler de, ‘bir el’ yeniden HDP yi Kürtlerin toplanma merkezine dönüstürmeyi basardi.
Kürt karsiti politikalara farkli açilardan hizmet eden bu proje yapinin Kemalist blogun iktidar mücadelesinin etkili bir aparatina dönüstügü sir degil. 24 Haziran seçimlerinde de Kemalist blogun, ne pahasina olursa olsun AKP’nin Meclis çogunlugunu engelleme stratejisine uygun olarak yeniden Kürtleri için tek adres haline getirildi.
Kürt meselesine yönelik bir tek olumlu açiklama, vaat olmamasina, Kürt karsitligi konusunda AKP MHP blogu ile yaris halinde olmalarina ragmen, Kemalist blok, Kürtlerden seçimlere Kemalistlerin penceresinden bakmalarini saglamada basarili oldu.
Oradan da ‘varligim Türk varligina armagan olsun’ slogani gibi ‘varligim Erdogan karsiti eski derin devlet yapilanmasina, CHP/IYIPARTI bloguna armagan olsun’ manzarasi görünüyordu
Alanda bu bloklastirmanin etkisini hissetmek mümkündü. Birakin siradan seçmeni, en ‘Kürdistani’ kesimler, hatta ‘bagimsiz birlesik Kürdistan’ tezinin savunucusu olarak nam yapan pek çok PKK/HDP muhalifi Kürt siyasetçi bile, Kemalistlerin ‘Erdogan’i engelleme stratejisinin bir parçasina dönüstüler. ‘Türkiyelilesme’ci HDP’ye destek için, ittifak için çirpinip durdular. Ciddiye alinmasalar bile yilmadilar, HDP’ye destek açiklamalari yapmaktan, kimileri köy köy dolasarak HDP için çalismaktan geri durmadilar.
HAK-PAR estirilen bu olumsuz firtinayi gördü. Kürt karsitliginda ortaklasan bu bloklari da onlarin iktidar çatismasinda kullandiklari bir araca dönüsen HDP’nin ve arkasindaki gücün de yanlis siyasetini mahkum etti. Bagimsizligini korudu. Vekillik için pazarliklara girismedi. Savrulmadi.
HAK-PAR gerçekçi bir partidir. Hem Kürtlerin içinde bulundugu kosullari, hem de Kürt yurtsever hareketinin açmazlarinin farkinda olarak oy hesabiyla alana inmedigini ta basindan ilan etti.
Siz alinan düsük oylara bakmayin. HAK-PAR, siddetin hüküm sürdügü, OHAL kosullarinda ve asiri kutuplasma ortaminda yapilan bu baskin seçimde istikrarli, barisçil, demokratik, savrulmayan, saygin ‘demokratik, milli seçenek’ olarak çikti.
HAK-PAR 2015 seçimlerinde Türkiye’nin neredeyse tüm seçim bölgelerinde seçimlere katildiginda da ancak 110 bin oy alabilmisti. Bu kez sadece 5 ilde, bagimsiz adaylarla ve sembolik olarak seçimlere katildi. Daha çok oy almasi sevindirirdi kuskusuz. Söz konusu 5 ilde, geçmiste de, üstelik parti amblemiyle seçimlere katildiginda da çok tatminkar oylar alamamisti..Yine az oy alacagimizin bilincindeydik. Amacimiz seçim sürecinde halkla yüz yüze olmak, Parti binalarimizdan çikarak sokaga inmek, Partiyi tanitmak, dogru politikalari öne çikarmak ve yanlislari teshir etmekti.
Bu bizim gibi partiler için az bir sey degildir.
Bagimsiz aday olan Sayin Refik Karakoç’un seçim çalismalarini yürütürken Diyarbakir’da Ofis semtinde seçim otobüsleri Türkçü marslar ve sloganlar esliginde pes pese geçiyordu. Birkaç dakika sonra da HAK-PAR seçim otobüsünün sesi duyuluyordu. O kalabalik cadde ‘Ey Reqip’ marsi ile ‘Kine Em’ ile Kurmanci, Dimilî sloganlar ile inliyordu.
Bazen bu türden bir durus bile çok sey ifade eder.
Bizimle alay edenlere su soruyu sorarak bitireyim;
-Biz kendi partimiz için çalistik, kendi politikalarimizi halka tasidik.
Ya siz kimin için çalistiniz ?
Abdullah Çelebi