Makale

Bizans oyunlarindan Amerikan oyunlarina – 2.Bölüm, Kontrgerilla örgütlenmesi – Yesil kusak politikasi

Kontrgerilla örgütü 1950’li yillarin basinda devreye sokuldu. Örgütün her NATO ülkesindeki adi farklidir. Italya’da GLADYO, Yunanistan’da Koyun Postu olarak bilindi. Almanya’da Baader Meinhof (Kizilordu Fraksiyonu) olarak tanindi. Türkiye’deki adi dönemden döneme degisti: Kontrgerilla, ‘Sivil Savunma Örgütü’, Ergenekon vs…

Bu örgüt tüm NATO ülkelerinde bir yer alti örgütlenmesi biçiminde, yani gizlilik içinde olusmustu. Içlerinde bu isi için egitilmis subaylar, polisler, siviller vardi. Toplumun degisik kesimlerine; üniversitelere, medyaya, siyasi partilere sizmis, hatta yer yer paravan siyasi partiler olusturmustu. Sözde herhangi bir komünist isgali durumunda gerilla yöntemleriyle direnecekti. Bu amaçla silahlarla donatilmis, ülkenin degisik yerlerinde silah depolari olusturmustu.

Ne var ki NATO ülkelerinde distan gelen bir komünist isgal gerçeklesmedigi için böyle bir direnis söz konusu olmadi. Ama örgüt çesitli NATO ülkelerinde içerde sol ve demokratik güçlere, Ulusal kurtulus hareketlerine, degisime karsi kullanildi. En etkili olduklari iki ülke ise Italya ve Türkiye -kismen Yunanistan- oldu. Bu ülkelerde söz konusu örgütler bir dizi provokasyonda, kanli olayda rol aldilar, darbelere gerekçe yarattilar.

Türkiye’de 6-7 Eylül olaylari bu örgütün eseriydi. 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri öncesi yasanan ve ortami kanli bir sahneye dönüstüren bir dizi provokasyon, örnegin Maras, Çorum, Malatya olaylari bu örgütün eseriydi.

Soguk savas sonrasi dönemde, sosyalist sistem çöküp de kendileri açisindan bir komünist isgali, ya da bir sosyalist devrim ihtimali kalmayinca bu örgüt diger NATO ülkelerinde tasfiye edildi. Italya’daki tasfiye bayagi zor ve kanli oldu. Türkiye’de ise örgüt tasfiye edilmedi, isim degistirerek Kürt hareketine, demokrasi ve degisim güçlerine karsi sürdürüldü. Türkiye’yi dünden bugüne yöneten sagci, irkçi-milliyetçi politikacilarin deyisiyle ‘Türkiye’nin kosullari farkliydi’, yani bu ülke demokrat olamazdi!

Bu nedenle Türkiye’de süreç içinde, özellikle de Kürtlere karsi savas nedeniyle güçlenmis olan militarist ve anti-sol, fasizan nitelikteki bu tür örgütlenmeler varligini korudu ve zaman zaman yine siyaseti dizayn ettiler, darbe girisimlerinde bulundular.

Bu dönemde örgüt zaman zaman ABD’ye, yani kendi kurucusuna ters düstü. Örnegin 2000’li yillarin basinda ABD ‘ilimli Islam’ deyip AK Parti iktidarini olumlu karsilarken, Ergenekon onu devirmek için seferber oldu; ama iç ve dis kosullar uygun düsmedigi için basaramadi.

YESIL KUSAK SIYASETINE GELINCE…

ABD’nin ve bir bütün olarak NATO’nun sosyalist sisteme, sola, ulusal kurtulus devrimlerine karsi ikinci büyük projesi ‘Yesil Kusak Politikasi’dir. ABD bununla Islam dünyasinda dini inanci kiskirtarak olusturdugu örgütleri sosyalist sisteme ve bizzat bu ülkelerdeki sol, demokrat ve degisimci güçlere karsi kullandi.

Afganistan’da, krallik yikildiktan sonra ülkeyi yöneten Sovyet yanlisi sol hükümete karsi dinci Taliban örgütü desteklendi. Yine Suudi Arabistan’la birlikte El Kaide adindaki örgüt olusturuldu, egitildi, donatildi ve Afgan savasina aktif biçimde sokuldu. SSCB’nin çöküsünün ardindan Afganistan’daki Sovyet yanlisi yönetimin de yikilmasi ve ortaya çikan kaos ortamiyla birlikte EL kaide’nin ve türevlerinin Ortadogu’nun dörtbir yaninda boy vermesi, hatta kendisini yaratanlara, diger bir deyisle efendilerine saldirmasi sasirtici degil. Onlar kendi bagnaz inançlarinin, yasam tarzlarinin disindaki her görüse ve yasam tarzina düsman olacak sekilde egitildiler.

SSCB’nin baris içinde bir arada yasama politikasina karsi çikan, uygarca ve demokratik bir yarisi reddeden kapitalist sistem, iste karsitina böylesine tuzaklar kurdu, bu çagdisi olusumlari pek çok ülkenin basina bela etti ve günü geldi kendisi de o tuzaklara takildi; kendi eliyle yarattigi canavarlarin, El Kaide, ISID, Boko Haram ve benzerlerinin saldirisina ugradi ve onlarla savasa tutustu… Oysa sosyalizm paranoyasi bu kadar agir basmasa, sosyalist sistemle baris içinde bir arada yasamaya evet denseydi bugün çok farkli, çok daha uygar ve baris içinde bir dünyada yasiyor olacaktik. Kaçinilmaz olan tarihsel degisim de barisçi biçimlerde gerçeklesecekti.

Türkiye’de bu yöndeki ilk örgütlenmeler 1950’li- 60’li yillarda ortaya çikan Komünizmle Mücadele Dernekleri ve Ilim Yayma Cemiyetleri’dir. CIA ve yerel ortagi MIT bu örgütlerde gençligi, Türk-Islam sentezi çerçevesinde egitip yönlendirdiler.

Fetullah Gülen 1960’li yillarda Komünizmle Mücadele Dernegi’nin Erzurum subesinin kuruculari arasinda imis. Ilginç degil mi, Abdullah Öcalan da ayni yillarda Ankara’daki KMD’ne gidip gelen biri… Yakalanip Türkiye’ye getirildiginde görüstügü MIT’çi ya da Ergenekoncu zevata bunu övünerek anlatiyor. AK Parti’nin bazi yöneticileri de Öcalan’in o yillarda namazinda-niyazinda bir genç oldugunu söylüyorlar. Sözde ‘Marksist-Leninist’ PKK’yi de bu namazinda-niyazinda, komünizmle mücadele içindeki gence kurdurup kendi deyisiyle üç yil süreyle parasini, silahini vermis ve korumasini saglamislar… (Sonra kismeti Suriye’de daha da açilmis.)

Gülen’in ise bir yandan 12 Mart döneminde aranirken, diger yandan ayni dönemde, 1971-72 yillarinda o zamanki MIT Müstesari Fuat Dogu ile Vehbi Koç’un evinde yemek yedigi, cemaat yapilanmasinin bu yillarda planlandigi iddialari geçmis yillarda da basina yansimisti. Böyle bir sey hiç sasirtici degil. Belli ki o yillarda CIA-MIT ikilisi Türkiye’deki her toplumsal kesim ‘Kürtler, solcular, Türk milliyetçileri ve Islamcilar- için kendi elemanlari eliyle güdümlü örgütler olusturmakta.

Bu örgütlerden biri, hiç kuskusuz, 1960 li yillardan itibaren sola, demokratik gençlik hareketine ve Kürt ulusal hareketine karsi sivil terörün odagi olan Ülkü Ocaklaridir. Öte yandan, MIT Kontr-terör Daire Baskani Mehmet Eymür’ün dedigine göre Perinçek’in basinda oldugu Aydinlik çevresi de solu bitirmek için örgütlenmis… Zaten tüm bu örgütler, Apo’nun Abdullah Çatli ile top oynayacagi, Perinçek’in Bekaa’da bir devlet baskani gibi karsilanip Apo’dan çiçek alacagi kadar iç içe geçmistir.

Görüldügü üzere at izi it izine karismis. Kimbilir, toplumu dizayn etmek, yönlendirmek için, bildiklerimizin yani sira daha bilmedigimiz neler yapilmis, ne tuzaklar kurulmus…

10 Agustos 2016

(Devam edecek)

Kemal Burkay

Back to top button