Makale

Bogazimiza kadar battigimiz bu pislik

Çantalar dolusu paralar, siyasetçilere teslim ediliyor… Hadi buna sasirmadik, çok duyduk.

‘Taseron sistemi’nin nasil bir emek ve hak sömürüsü oldugunu biliyorduk, yolsuzluk çarkinin diger adiymis ayni zamanda…

Buna deginen yok, malum, düzenin ta kendisi olmus herkes ziftleniyor.

Demirören’in, Dogan Medya’yi Ziraat Bankasi’ndan 700 milyon dolar krediyle aldigi, 10 yilda ödeyecegi, ilk 2 yil ‘ödeme yapilmayacagi’ ta 3 yil önce yazildi, çizildi.

Tik çikti mi?

Telaffuz edilen paralar, utanmazliklar o kadar büyük ki belki de havsalamiz almadigindan, gazeteci müsveddelerinin kaldigi otel odasinin fiyatina takiliniyor.

Geçiniz efendim! Gazetecilerin PR karsiliginda -ya da bir insta fotosu- pek çok yerde bedava agirlandigi, etik kurallari üzerine defalarca yazildi, çizildi.

Kusura bakmayin bu anlamda ‘temiz’ sayilacak çok az sayida gazeteci var, bugünkü aslan muhalifler dahil.

Onlari yillarca seyredip ‘benim neyim eksik’ diyenler kösebaslarini tutunca isler çigrindan çikti.

KOKAIN, MAZOT, SILAH, RÜSVET

Bunlari konusalim elbette. Ama öncelikli mevzu, kimin hangi otelde kaldigindan öte, kimlere kalemini sattigi, bu iliskilerin onun haber veya yorumlarina nasil etki ettigi, neden kendi meslektaslarini dahi hedef gösterebilecek kadar asagilik birer yaratik haline geldikleri..

Tekrar basa geliyoruz aslinda:

En tepeden mazot, silah, kokain, rüsvet çarkina, hatta tecavüz, cinayet gibi suçlara bulasinca alttakilerin ‘tertemiz’ olmasini veya ahlakli davranmasini bekleyemezsiniz.

Tabii seviyeler farkli, biri milyar dolar götürüyor digeri 1000 TL tirtikliyor- mecazi konusuyorum.

Asalaklarla ugrasmak kolay. Düzenin kuruculari ve temsilcilerine dokunmadigin sürece bu böyle gider.

Müsilaj mesela, sadece mecazi anlamda degil, somut olarak bu düzenin yansimasi. Bu düzene, ‘biz’ de dahiliz.

Gözümüzle Marmara’yi b.ka boguldugunu görmesek ‘ay vallahi deniz çok güzel’ diye kulaç atmaya, sahil kenarinda oturmaya devam edecegiz.

Biraz temizlenir gibi olursa, ayni vurdumduymazlik devam edecek- hem tepede hem de tabanda. Sonra tekrar basa, peki nereye kadar?

MARMARA VE ÇIPLAK GERÇEK

Deniz salyasini temizlemek için kollar sivandi, umarim konu çöpü halinin altina süpürmeye dönmez.

Yine çöpümüz nereye gidiyor, nasil aritiliyormus, devletin verdigi bilgiler ne kadar dogru diye sormayacagiz- muhalefet de biz sormayinca sormayacak.

Birkaç bilim insani konusacak, uyaracak, ama onlar da lanetlenecek, ta ki baska bir faciaya kadar.

Çünkü çiplak gerçek bu: Marmara Denizi’ni çöküse getirdiysen artik dönüsü zor, gittikçe de zorlasacak.

Sanayi atiklarini birakin, kanalizasyon sorununu 21. Yüzyilda çözememis bir ‘Yeni Türkiye’ bu. Muhalefet partilerinin 90’larda nasil çöp toplayamadiginin propagandasini yapar, kendi bin beterini.

Hala çöpünü sokaga, ormana, denize bosaltan bir toplumuz. Ama bununla ilgili seferberlik yerine ‘sifir atik’ projesi gibi pazarlama numaralarina basvuruluyor.

Bugün Dünya Okyanuslar Günü. ‘Okyanustan bize ne, bizim kiyimiz yok ki’ demezsiniz artik diye umuyorum! Hersey birbirine bagli. Marmara’nin çökmesi Karadeniz’e, Ege’ye nasil siçriyorsa, okyanuslarin sagligi da iç denizleri etkiliyor.

Dünya okyanuslarinin sadece yüzde 7’si korunuyor ki bu da kagit üzerinde- gerçek rakam yüzde 1’lerde.

Sadece atik sorunu ve iklim degisikligi yüzünden degil, küresel ticari balikçiligin yarattigi yikim nedeniyle de denizlerde canli yasam hizla çöküyor.

Denizler tipki orman ekositemleri gibi çökerse ne eylem plani ne temizlik seferberligi, hiçbir sey ise yaramayacak.

Siyasetteki çöküntü de öyle.

Not: Netflix’te gösterilen çok tartismali ‘Seaspiracy’yi izleyin.

————————————————————–

Arti Gerçek-8 Haziran 2021

Mehves Evin

Balkêş e ?
Close
Back to top button