Makale

Bu kafayla baris ve demokrasi mi?

Yani basimizda, Irak Kürdistani’nda Kürtçe okullari, Kürtçe üniversiteleri, Kürtçe resmi diliyle bir ‘Kürt devleti’nin çekirdegi çoktan atildi. Bir adim ötemizde bunlar yasanirken, biz hâlâ Kürtçe seçimlik ders tartismasi yapiyoruz; iktidariyla muhalefetiyle Kürtçe egitimi reddediyoruz; Sur Belediye Baskani’ni Kürtçe yüzünden emsal olur diye yillardir süründürmeye gayret ediyoruz.
Abdullah Demirbas… Diyarbakir, Sur ilçesinin Belediye Baskani.
Demirbas ve ailesi bu kösede ve kitaplarimda ilk kez yer almiyor.
Yasadiklari, hem Kürt sorunu nedir sorusunun çerçevesini çizer, hem de bu ülkede devletin Kürtçe’yle, farkli kimliklerle olan meselesini özetler.
Geçen gün bir e-mail atmis.
Anlatiyor.
Sur Belediyesi olarak bir uygulama baslatmislar. Isyerlerinin ismini Türkçe’yle birlikte Kürtçe, Süryanice, Arapça ve Ermenice koyanlarin ruhsat harcini yüzde 50 indirmisler.
Sur Kaymakamligi dava açmis, Idare Mahkemesi geçen hafta yürütmeyi durdurmus.
Bu bir ilk degil.
Abdullah Demirbas söyle diyor:
‘Çok dilli ve çok kültürlü yerel yönetim anlayisini hayata geçirmek istedigim için hakkimda birçok sorusturma açildi. Bu sorusturmalar daha sonra hakkimdaki davalarla sonuçlandi.’
Bu davalardan bazilari:
Konusu, Kürtçe kitap olan dava…
Semomok adli Kürtçe çocuk dergisi nedeniyle açilan dava…
Insan haklari haftasini duyuran Kürtçe afis davasi…
2011’de Diyarbakir Asliye Ceza Mahkemesi’nde açilan Kürtçe oyun kitabi davasi… (Bu davadan, halen Yargitay asamasinda olan 5 ay hapse mahkûm olmus durumda Sur Belediye Baskani Abdullah Demirbas)
Bu yilki bir baska dava:
Sur Belediyesi, yerel dilleri bilen isçi arandigina dair bir duyuru yapmis 2012 yilinda. Bu dillerin basinda Kürtçe var tabii. Önce Içisleri Bakanligi Mülkiye Müfettisligi’nce sorusturma, arkasindan da dava…
Demirbas diyor ki:
‘Sorusturma, Anayasa’nin esitlik ilkesine aykiriliktan açilmisti. Oysa, ben bunun tam tersini, Anayasa’daki esitsizligi göstermek istiyordum. Türkiye’de diller arasindaki ayrimciligin altinda yatan yasal olgulari çürütmek için böyle bir sey yapmistim.’
Içisleri Bakanligi tarafindan bu yil içinde açilan ve halen devam etmekte olan bir baska sorusturma daha var.
Konusu:
Kürtçe, Ermenice, Arapça, Süryanice dillerindeki ‘Hos Geldiniz’ tabelasi.
Içisleri Bakanligi Mülkiye Müfettisligi, farkli dillerdeki bu tabela nedeniyle belediyenin zarara ugrayip ugramadigini arastiriyormus…
Üç dil üç sokak projesi…
Abdullah Demirbas devam ediyor:
‘Yil 2007… Üç sokaga biri Kürt, biri Ermeni, biri Süryani üç yazarin adini koyduk. Belediye Meclisi’nde çok dilli karari aldik. Ben görevden atildim, Meclis de feshedildi. Ama sonra yargida beraat ettik.’
Yine Demirbas’tan:
‘Kürtçe ve Ermenice dil kursu açtik. Bu da su siralar sorusturma konusu… Diyarbakir Valiligi’nin 18 Mart Çanakkale Sehitleri için Türkçe ve Kürtçe duyuru yaptigi tarihte, ben Belediye Baskani olarak, Kürtçe nedeniyle 5 ay hapis ve 3 bin lira para cezasina çarptirildim.’
Demirbas devam ediyor:
‘Sur’da kurdugumuz Kürtçe çagri merkezinin bulundugu sokaga Süryani yazar Naum Faik Polalk’in adini verdik, kabul edilmedi. Türk vatandasi olup olmadigi sorulacak denildi. Henüz cevap yok.’
Daha o kadar çok örnek var ki.
Bunlardan apaçik ortaya çiktigi gibi, bu devletin Kürtçe’yle, Kürt kimligiyle, farkli kimliklerle meselesi bitmis degil.
Bu mesele, Cumhuriyet 1920’lerde kurulurken önce ‘Türk var Kürt yok, Türkçe var Kürtçe yok!’ diye baslamisti.
Zamanla Kürdün varligini tanirken, Kürtçe’yi reddetmeye, yasaklamaya devam ettik.
Sonra Kürtçe’yi kabullendik.
Mesele yine çözülmedi.
Bu kez Kürtçe’nin ögretilmesini yasakladik. Uygulamada Kürtçe’nin kullanimina engeller çikarmaya devam ettik.
Bütün bu yasaklari ve Kürtlügün inkarini, bölünme korkusu ile gerekçeledik.
Ama olmadi.
29. Kürt isyani otuz küsur yildir kanli biçimde devam ediyor.
Yani basimizda, Irak Kürdistani’nda Kürtçe okullari, Kürtçe üniversiteleri, Kürtçe resmi dili, Kürtçe medyasiyla bir ‘Kürt devleti’nin çekirdegi çoktan atildi.
Bir adim ötemizde bunlar yasanirken, biz hâlâ Kürtçe seçimlik ders tartismasi yapiyoruz, Sur Belediye Baskani Abdullah Demirbas’i Kürtçe yüzünden emsal olur diye yillardir süründürmeye gayret ediyoruz.
Kürtçe egitim hakkini reddediyoruz.
Hem Erdogan hem Kiliçdaroglu, seçimlik dersin ötesine gidilemeyecegini, ‘Kürtçe egitim’in Türkiye’yi bölecegini hep bir agizdan söyleyebiliyorlar.
Nerelerden geldik, neler yasadik. Ama hâlâ ders alamadik.
Yanlis kliseler, kaliplasmis devlet ezberleri bugün hâlâ iktidariyla, muhalefetiyle beyinleri teslim almaya devam ediyor.
Ak Parti iktidari, Kürtlerin 3 milyona yakin oyunu alan, TBMM’de koca grubu olan, 100 kadar belediyeyi yöneten yasal bir partinin, BDP’nin mitinglerini, faaliyetlerini yasaklamanin pesinde.
KCK operasyon ve davalariyla siyaset alanini daralttikça daraltiyor.
Baris ve demokrasi bu anlayisla, bu kafayla mi gelecek Türkiye’ye?..
Hadi canim sen de!
—————————————————–
Milliyet-11 Temmuz

Hasan Cemal

Back to top button