Makale

BUGÜN 8 MART DÜNYA EMEKÇI KADINLAR GÜNÜ

Bilim insanlari; 100 yili askin insanlik tarihinde çok kisa bir dönem (11000 yil) ataerkil olarak yasamakta oldugumuzu söylemekteler. Insanlik tarihinde ‘Anaerkil’ yasamda kadinin ve erkegin esit oldugunu vurguluyorlar. Özellikle Avci/ Toplayici zamanlarda kadin ve erkegin esit oldugu, Kadinin dogurganligi ve çocuk bakimi yönünden avantajlari nedeniyle topluluk ta da baskin oldugu tespit edilmistir. Yine avci toplayici yasam döneminde Kadinlar; toplulugun barinma, beslenme ihtiyaçlarinin karsilanmasinda erkeklerden daha aktif oldugu, %80’ni kadinlarca saglandigi arastirmacilar tarafindan vurgulaniyor.Kadin ve erkek vahsi hayvanlara karsi birlikte mücadele ediyor, büyük av partilerinde güçlerini birlestirerek avlaniyorlar. Stressiz sorunsuz mutlu yasamlarina devam etmekte olduklarina iliskin tespitler mevcuttur. Arastirmalara göre Anaerkil dönemde savaslarin olmadigi insanlarin rahat ve uzlasmaci oldugu dolayisiyla diger kabile ve topluluklarla iliskilerin, topluluklar arasi üye geçislerinin oldugu bir dönem olarak tarif ediliyor.

Ataerkil dönemle birlikte kadinlar için mutlu stressiz dönemleri sona eriyor. Esitlik ortadan kalkiyor. Baski, siddet had safhada ve kadinlar mal/meta olarak görülmeye basliyor. Yasamin her alaninda, sistem ve erkek egemen toplum tarafindan barbarca eziliyor.

Bununla birlikte hak talebi için erkek egemen topluma ve sisteme karsi mücadele basliyor.

8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin Newyork kentinde dokuma isçileri daha iyi çalisma kosullari talebi ile bir tekstil fabrikasinda greve baslar ve Polisin isçilere saldirisini önlemek için isçilerin fabrikaya kilitlemesi sonrasinda çikan yanginda kurulan barikatlar nedeni ile kaçamamalari sonucu 129 kadin isçi can verir.

Bu olay sonrasinda kadinlarin hak ve esitlik mücadelesi güçlenir ve uluslararasi boyut kazanir.

26-27 Agustos 1910 yilinda Danimarkada yapilan Uluslararasi Sosyalist Kadinlar konferansinda ClaraZetkin’in önerisi ile 8 Mart (Women’sDay) Dünya kadinlar günü olarak anilmasi oy birligi ile kabul edilir.

Kadin mücadelesi hem erkege, hem de onun varligini sürekli ezen sisteme karsi olmustur.

Ataerkil ve sömürgeci kültürün olusturdugu baskici, inkârci ve hasta davranis biçimi sonucu gücün cinsiyete bakmaksizin, yönetimde kadin veya erkek olsun cinsiyet farki gözetmeden düzen devam ediyor. Iktidara gelen kadin yöneticiler sonrasindada kadinlarin kesintisiz ezildiginipratik uygulamalarla ispatlamislar.

Konu tarihsel süreç bakimindan incelendiginde, yasadigimiz çagin karnesi hiç parlak degil. Sokak ortasinda kursunlanan kadinlar, kaçirilip cariye diye satilan kadinlar, dövülen, sömürülen her türlü baski siddet ve tacize maruz kalan yine kadinlar. Özellikle yasadigimiz cografyada siddet sinirlarini asmistoplumsal cinnetyasaniyor.

Ortadogu’da nüfusu 40 milyon nüfusuyla statüsüz, devletsiz yasayan Kürt kadinlari bu baski ve siddetten 2 kat pay aliyor.

Birincisi 40 milyonluk bir halka mensup kadinlar olarak dili, kültürü ve ulus olmaktan ulusal talepleri nedeni ile baski görüyor. Ikincisi ise cinsiyetinden kaynakli baskilari yogun olarak yasiyor.

Kadinlar, bu güne kadar hakli ve mesru talepleri için binlerce sehit vermelerine ragmen, gelinen nokta hiç te iç açici degildir.

Kadinlar açisindan var olan böyle bir kötü iklime ragmen, kesintisiz hak talebi mücadelesinin devam etmeleri zorunludur. Kadinlarin esitlik temelinde elde edecekleri haklarinin toplumsal iklimi de olumlu etkileyeceginden kuskum yoktur. Kendini insan olarak niteleyen tüm erkekler, kadinlarin hakli ve mesru mücadelesine destek olup katki sunmalari insani bir görevdir.

Kadinlarin hakli ve mesru taliplerini destekliyor, en yakin zamanda taleplerini elde etmelerini diliyorum.

Dünya kadinlar gününüz kutlu olsun.

HAK-PAR Baskanlik Kurulu Üyesi
NECATI BAYRAM

Necati Bayram

Back to top button