Haber

Burkay: Çözüm konusunda biz de HAK-PAR olarak muhatabiz

Asagidaki söylesi Cumhuriyet Gazetesi’nden Miyase Ilknur’la yapildi ve 12 Nisan 2013 tarihli Cumhuriyet’te ‘Sadece PKK’yle sorun çözülmez’ basligi altinda resimli olarak yayinlandi. Onu okurlarimiza da sunuyoruz. (Dengê Kurdistan)

MIYASE ILKNUR

Yurtdisinda 31 yillik sürgün hayatindan sonra Türkiye’ye döndügünde Kürt sorununa siyasal çözüm önermesi ve PKK’nin silah birakmasi çagrisinda bulunmasi nedeniyle PKK’nin silahli dag kadrosu tarafindan tehdit edilirken, siyasi uzantisi BDP’liler tarafindan da gelisi ‘devlet projesi’ olarak lanse edildi. Oysa Kemal Burkay’in Kürt sorununa siyasal çözüm önerisi ve Kürt haklarinin mücadelesinin silahsiz da yapilabilecegine iliskin görüsleri yeni degildi.

PKK ve Öcalan tarih sahnesine çikmadan da Burkay, bu görüsleri çerçevesinde mücadele yürütüyordu. Burkay’in liderliginde 1974 yilinda kurulan Özgürlük Yolu’nun Kürt sorununa yaklasimlari bugünkü HAK-PAR çizgisinden pek de farkli degildi. Illegal olarak kurulsa bile Özgürlük Yolu, 1977 yerel seçimlerinde Mehdi Zana’ yi Diyarbakir, 1979 ara yerel seçimlerinde ise Urfan Alpaslan’i Agri’dan belediye baskani seçtirmeyi basarmisti.

Bugün gelinen noktada ise üç yil önce siyasal zeminde mücadeleyi savundugu ve silahlarin birakilmasini önerdigi için Burkay’i çarmiha geren PKK ayni seyleri savunma noktasina geldi. Adina ‘baris süreci’ denen ve hükümetle Öcalan arasinda yürütülen görüsmelere iliskin HAK-PAR Genel Baskani Kemal Burkay’in ne düsündügü merak ediliyordu. Burkay sürece iliskin sorulara oldukça ihtiyatli cevaplar verdi.

-Baris sürecinin isleyis ve sistematigi sizce dogru zeminlerde yürütülüyor mu?

Hükümet son girisiminin, yani bu sürecin PKK’ye silah biraktirmaya yönelik oldugunu söyledi. Öyle olunca buna iliskin görüsmelerin PKK lideri Öcalan’la ve PKK ile yürütülmesi dogaldir. Öcalan’la baslatildi ve daha sonra devreye DTK ve BDP da sokuldu; Kandil’le ve PKK’nin Avrupa kanadiyla iliskileri simdi bu kesim sagliyor.

Görüsmelerin MIT eliyle baslatilmasi ve ilk asamada gizli olarak yürütülmüs olmasi da her iki tarafin tercihi. Belli ki önce Öcalan ikna edildi, o da örgütünü ikna ediyor. Biz HAK-PAR olarak öteden beri siddetin sona ermesinden ve PKK’nin silah birakmasindan yana oldugumuz için bu süreci destekliyoruz.

Silahlarin susmasi elbet önemli ve çözüm yönünde bir esigin asilmasidir. Ama tek basina bunu bir çözüm süreci gibi göstermek dogru degil. Çözüm ancak Kürt halkinin tüm temel haklarinin taninmasiyla mümkündür ve buna uygun kapsamli bir projeyle olur.

-Bir süre önce HDK’nin özerklik açiklamasina ragmen Öcalan’in simdilik bu konuyu ötelemesi bir taktik mi yoksa ayri devlet ve federasyon talebi gibi bu konudan da mi vazgeçti?

Öcalan ve partisinin zaten 1999’dan beri federasyon diye bir talepleri yoktu. Demokratik Özerklik ise ne oldugu pek anlasilmayan amorf bir seydi. Bundan vazgeçilip geçilmedigini bilemem. Hükümet sürecin sadece silah biraktirmaya yönelik oldugunu söylüyor; Öcalan’in mektubunun özü de budur, yani örgütüne silahlari birakin diyor.

-Bir hukukçu olarak PKK’nin silahli unsurlarin yurtdisina çikarken yasal bir güvence istemesi nasil mümkün olabilir? PKK’nin bu konu üzerinde israrli olmasinin arka planinda yatan nedir?

Eger bu konuda iki taraf arasinda bir uzlasma varsa, güvence istemek dogaldir. PKK 1999’da da, devletin istegi ve onayiyla, silahli güçlerini sinir disina çekmis, ama çekilme sirasinda yer yer saldiriya ugrayarak önemli kayiplar vermisti. Bu kez dilerim böyle olmaz. Ama bence dogru olan silahlarin bulunduklari yerde birakilmasi ve silah birakanlara evlerine serbestçe dönme olanaginin taninmasidir.

-Basbakan’in CNNTürk’teki ‘Türkiye’nin eyaletlere ayrilmasi’ söylemi Hak-Par olarak sizin federasyon talebinizle örtüsüyor mu?

Bence Basbakan Erdogan’in eyalet sisteminden söz etmesi ve bundan korkulmamasini söylemesi, Osmanli döneminde Kürdistan ve Lazistan eyaletlerinin varligini örnek göstermesi gerçekçi, makul bir tutumdur. Bunun bizim federasyon talebimizle örtüsüp örtüsmedigini söylemek için erkendir; bu, eyaletlere taninacak yetkilerin düzeyine baglidir.

-KOMKAR olarak siz daha önce silahli mücadeleye karsi çikmistiniz. Bugün gelinen süreçte silahli Kürt örgütlenmesinin muhatap alinmasini nasil degerlendiriyorsunuz?

Sanirim bir dönem Genel Sekreterligini yaptigim Kürdistan Sosyalist Partisi’ni kastediyorsunuz. KOMKAR ise bir siyasi örgüt degil, ama 1970’li yillardan beri Federal Almanya ve diger birçok Avrupa ülkesinde faaliyet gösteren bir demokratik örgüttür. KOMKAR da bizim gibi siddeti onaylamayan bir örgüttür.

Su anda söz konusu olan süreç, hükümetin deyisiyle PKK’ye silah biraktirmaya yöneliktir. Öyle olunca, PKK ve Öcalan’la yürütülmesi dogaldir. Buna bakarak PKK politikalarinin hakli çiktigi söylenemez. Bence gelinen durum bizi hakli çikardi. Siddet ve zor yöntemleriyle ne devletin ne de PKK’nin amacina ulasamayacagi görüldü, bu nedenle devlet de PKK’de gelinen asamada silahlari susturmaya yöneliyor.

Kürt sorununun çözümü ise farkli bir sey. Bu elbet sadece Öcalan ve PKK ile görüsülerek veya sadece o kesimle pazarlik edilerek saglanamaz. Kürt halki bir bütün olarak muhataptir ve onun temel haklari pazarlik konusu yapilamaz. Çözüm konusunda biz de HAK-PAR olarak muhatabiz.

Akil adamlarin hükümetçe seçimini nasil buluyorsunuz, bunlarin islevi ve katkisi ne olur?

Biz Kürtlerde bu tür kisilere ‘rispi’ (ak sakalli) denir, iki tarafin da kendilerine güven duymasi esastir. Bu olayda akil adamlari hükümet açikladi. Öcalan’in da katkisi olup olmadigini bilemem. Ama BDP ve PKK’den pek bir itiraz gelmedi. Kendilerinden beklenen silah birakma sürecinde bazi toplum kesimlerinde var olan kaygi ve endiseleri gidermek. Eger bunu yapabilirlerse elbet bu katki olumludur.

-Süreç basarili olursa bölgede sizin geleceginiz ne yönde etkilenir?

Silahlar susar ve PKK tümden silah birakirsa yeni bir dönem baslar. Siyaset barisçi yöntemlerle sürdürülür, onun üzerinde silahlarin gölgesi kalkar. Kanimca bu, BDP de dahil, herkesin yararinadir. Görüs ve taleplerimizle kitlelere gideriz, halkin özgürce tercihi esas olur.

-Bu sürecin baslama düdügünü sizce AKP ve PKK mi yoksa ABD mi çaldi?

Silahlari susturma girisimi yirmi yil öncesinden baslayan ve kesintilerle devam eden bir süreç. Baslama düdügünü ne AK Parti, ne PKK, ne de ABD çaldi. Tarihi zorunluluklar, hayatin kendisi çaldi. Toplumsal gelisme belli bir asamaya gelince bu düdük çalar. Türkiye de bir degisimin esigine geldi, Kürt sorununu çözmek ve demokratiklesmek zorunda. Bunu yapamadikça toplum aci çeker, bedel öder. Bu degisimi anlamayan parti ve liderler silinir, yapabilenler ülkenin önünü açar ve tarihe iz birakir.

Dengê Kurdistan

Back to top button