Burkay: Degisim için cesaret ve genis ufuk gerekiyor

Aktüel ile Röportaj
Sorular: Hasan Hüseyin Kemal
Fotogref: Güven Polat
Asagidaki röportaj Aktüel Dergisi‘nden Hasan Hüseyin Kemal ile yapildi ve derginin 22 Kasim 2012 tarihli 283. Sayisinda ‘PKK Kemalizmi Savunmaya Basladi’ üst basligi ile yayinlandi. Yayinlandigi biçimiyle okurlarimiza sunuyoruz:
Kürt sorunu denilince akla önce PKK ve onun güdümündeki Kürt siyasiler geliyor. Oysa PKK’yi onaylamayan, izledigi stratejiyi elestiren ve çok farkli düsünen Kürt aydinlari ve partileri de var. Bu partilerin basinda HAK-PAR geliyor. Partinin yeni seçilen genel baskani Kemal Burkay’in hem Kürt sorunu hem PKK konusunda kayda deger elestirileri ve açiklamalari var. Burkay, 12 Eylül darbesiyle Kürt hareketinin terörize edildigini, PKK’nin silahli mücadelesi nedeniyle Kürtlerin haklarini alma konusunda gecikmeler yasadigini düsünüyor. Düsüncelerinden dolayi uzun süre yurt disinda yasadiktan sonra, kendi ifadesiyle Türkiye’deki demokratik degisimden sonra ülkeye dönen Burkay, sorunun çözümüyle ilgili görüslerini ve gelecek vizyonunu Aktüel’e anlatti
-Uzun yillar sonra ülkeye dönmeniz Türkiye’deki degisimin sonucu muydu?
Tabii ki. 12 Eylül öncesindeki ve sonrasindaki karanlik dönemi düsünürsek son yillarda Türkiye’de bir degisimin oldugu malum. Elbet, Türkiye’de kitlelerin mücadelesi bu degisimde büyük rol oynadi. 12 Eylül öncesinde ve sonrasinda Kürt sorununu serbestçe tartisamiyorduk, simdi tartisabiliyoruz.
-Hiçbir sorun yasamadan bütün düsündüklerinizi söyleyebiliyor musunuz?
Kendi payima bir sinirlama olmadan görüslerimi yansitabiliyorum. Federal yapiyi ve Kürtçenin resmi dil olmasini rahatça ifade edebiliyorum. Kürt sorunu hiçbir sinirlama olmadan tartisilabiliyor. Kürt varligindan söz etmek, hak talep etmek suç olmaktan çikti. Ama Türkiye hala demokratik ve barisçil bir ortamda yasiyor degil. Kürt sorunu çözülmüs degil. Türkiye’nin sorunlari çatisma ortaminin son bulmasiyla çözülebilir. Sorunlarimiz çözdükçe de demokrasimiz ilerleyecektir.
-Siz basbakan olsaydiniz Kemalist yapiyi bir günden öbür güne degistirebilir miydiniz?
Degisim için cesaret ve genis ufuk gerekiyor. Toplumun degisime hazir oldugunu düsünüyorum, toplum degisimi destekliyor. 2002 yilinda anli sanli partiler degisimi okuyamadigi için barajin altinda kaldi. Son on yilda AK Parti degisimde büyük rol oynadi. Askeri vesayeti geriletti. Bir toplumu generaller yönetemez. Kemalizm meselesine gelince; 1930’lu yillarin ideolojisi olan Kemalizm kurumsallasmis kök salmistir. Ama Türkiye artik bu ideolojiyle yönetilemez. Kendini Kemalist olarak tanimlayanlar laiklik konusunda endise ediyorlar, ancak Türkiye’ye hiçbir zaman laiklik gelmedi ki!
-Kürt meselesinde PKK’nin silahli eylemlerinin çözümü kolaylastirdigi söyleniyor. Sizce silah olmasa sorun daha rahat çözülebilir miydi?
1960’li 70’li yillarin dünyasi çok farkli bir dünya idi. Herkes kisa yoldan devrim yapmayi düsünüyordu. Solun bir kismi silahli mücadeleye yatkindi; ancak biz haklarin barisçi yoldan aranmasini ve halkin kazanilmasini düsünüyorduk. 12 Eylül Darbesi’yle demokratik güçler ezildi. PKK eliyle baslayan eylemler Kürt hareketinde dengeleri degistirdi. Toplum savasanlara göre kutuplasti. Türk tarafinda militarizm, Kürt tarafinda ise PKK güçlendi. Bugün haklar konusunda belli bir nokta gelindiyse bu PKK’nin silahli eylemlerinin sonucunda olmadi. Bence geldigimiz noktayi, 30 yila yakindir süregelen siddet ortaminin her iki taraf bakimindan da sonuç vermemesi nedeniyle yasiyoruz.
-PKK’nin devlete boyun egdirerek Kürt haklarini aldigi söyleniyor
PKK’nin devlete boyun egdirdigi söylemi dogru degil. PKK birçok kez tek yanli ateskes ilan etti. Devlete boyun egdirdiyseniz niye ateskes yapasiniz. Öbür taraftan devlet hiçbir dönemde PKK ile oturup pazarlik etmedi. PKK’nin talepleri kabul edilmedi. Öcalan Türkiye’ye getirildiginde ‘Hizmete hazirim’ dedi. PKK, hem tüm temel taleplerini terk etti, hem de Marksist ideolojisini terk edip Kemalizm’i savunmaya basladi.
-PKK olmasaydi Kürtler haklarina daha rahat kavusur muydu?
Bunu bir örnekle açiklamam gerekirse 12 Eylül öncesi Özgürlük Yolu Grubu olarak Diyarbakir’da belediye baskanligini kazandik. Barisçi siyasal yöntemlerle bugün kazanilanin çok daha fazlasini kazanabilirdik. Daha önce söyledigim gibi 12 Eylül bu barisçil siyasi hareketi kesintiye ugratti. Kürt hareketini kendi eliyle terörize etti. Türkiye’de militarist kesim vesayet sisteminin sona ermemesi için epey direndi, ama önemli oranda geriledi; fakat Kürt kesiminde PKK’nin silahli varliginin olumsuz etkisi siyaset üzerinde devam ediyor.
-Normallesmek için ne tür adimlarin atilmasi gerekir?
Normallesmek için silahlarin susmasi gerekir. Ordu silah biraksin diyoruz gibi bir algi var, öyle degil. Önce silahlar karsilikli susmali , ardindan hükümetin atacagi güven verici adimlarla birlikte PKK silahlari tümden birakmali. Silahlar susarsa siyaset bir bütün olarak normallesir, sorunlarimizi daha rahat konusuruz. Öbür taraftan sorunu sadece terör sorunu olarak da görmemek lazim. Ortada PKK varken adim atamayiz demek fasit dairedir. Önce PKK’nin ortaya çikmasi için her seyi yapip sonra da bütün siyasetini PKK üzerine kurmak, onu engel göstermek çikmaz yoldur. Silahlari susturamazsak iki toplum da bogulur.
-PKK kendini kontrolünde bir bölge olusturmak isterken Ordu’nun müdahale etmemesi gibi bir durum söz konusu olamaz herhalde?
Sorunun çözümünü PKK’nin alan yaratma niyetine ipotek etmemek lazim. Türk ordusuna silahlari birak, olan biteni seyret demiyoruz; ancak silahlari susturmak için bir seyler yapmak lazim. Devlet bunun için üstüne düseni yapti mi?. Öcalan yakalandiginda Ecevit, ‘Herkes kullaniyor, biz neden kullanmayalim!’ dedi. Yapilmasi gereken genel afla siyaset yolunun açilmasiydi. Öbür taraftan PKK’nin silahlari birakmasi Kürtlerin yararinadir. Kürtler silah olmadan da, barisçi yöntemlerle sonuç alabilirler. Kendimize güvenelim. Türkiye’deki demokrasi güçlerine güvenelim. Herkes soven ve Kürt düsmani degil. MHP’nin tabani bile MHP yönetimi gibi düsünmüyor. Politikacilar halkin daha gerisinde diyebilirim.
-Öcalan’in Kürt sorunu konusunda tek adam olmasini nasil degerlendiriyorsunuz?
Öcalan yakalandiginda Kürt kamuoyunu onun üzerinden yönetme politikasi benimsendi. Kürtlerin bir bölümüne ‘Öcalan irademizdir’ dedirtmek bir mühendislik çalismasiydi. Hapisteki bir adama, hele ‘hizmete hazirim’ diyen birine nasil irademdir diyebilirsin. Simdi de yürümeyecek politikalara takilmamak gerekir. Kürtler esitlik temelinde bir çözüm istiyorlar. Bu yapildiginda ülke barisa ve demokrasiye ulasir.
-PKK’li birinin ortalama ömrü bes sene. Örgüt insanlarin ölümüne bu kadar rahat nasil göz yumuyor?
Savas psikolojisi insanlarin saglikli düsünmesine firsat vermiyor. Dagdakilerin de bu durumdan memnun oldugunu düsünmüyorum. Ama bu çatisma ortamindan Ergenekoncularin memnun oldugundan eminim. Ergenekoncular, ortalik biraz daha karissa ne güzel olur diyorlar.
-Ergenekoncularin PKK üzerinden hükümetin ayagini kaydirmak istedigini söyleyebilir misiniz?
Bunu düsündüklerinden hiç süphem yok. Bu nedenle hükümet degisimci olmali ve demokratik adimlari hizla atmali. Hükümet, ayagimi yere saglam basiyorum, artik bana karsi darbe yapamazlar diyerek sorunu sadece silahla çözmeye kalkarsa buradan çikis olmaz. Hükümet, daha önceki cesur adimlari gibi demokratiklesme adimlarina devam etmeli. Türkiye’de siyaseti PKK’ye ipotek etmemek lazim. Türkiye sorunlarin çözülmemesini isteyen iç ve dis güçlere teslim mi olacak!
-Devletin bölgeye yatirimlari konusunda elestiriler var. Sizce devletin bölgeye iyi yatirimlar yapiyor mu?
Devletin yatirimlari iyi. Bu yatirimlar çatisma sona ererse daha da artar, gelisir.
-HAK-PAR olarak bölgede rahat politika yürütebiliyor musunuz?
Silahli eylemler, yol kesmeler devam ettikçe hiç kimse güvenli degildir. Buna ragmen siyaset yapmaya devam etmek lazim; yoksa gidip evinize oturmak gerekir. Eger bölgede silahlar susarsa bütün partiler rahatça çalisir ve halkin özgür tercihi tam olarak yansir.
-Ileride ayri bir Kürt devleti kurulmasi gerektigini düsünüyor musunuz?
Ben federatif yapiyi tercih ediyorum. Bir kere iç içe geçmis iki halki sinirlarla ayirmak çok güçtür. Mübadele mi yapacagiz! Bu acili bir durumdur. Türkiye yerinden yönetime firsat vermelidir. Almanya tek dil konusan, tek uluslu bir ülke olmasina ragmen eyalet sistemiyle yönetiliyor. Su kosullarda veya yakin gelecekte bütün Kürtlerin birlesip bir devlet kurabilecegini düsünmüyorum. Araplar bagimsiz olduklari, bir dizi devlete sahip olduklari halde bunu yapabildiler mi? Misir ve Suriye tek devlet olusturmaya çalisti basaramadi. Ileride bence Avrupa’da oldugu gibi sinirlarin bir önemi kalmayacak. Bunun yapilabilmesi için Filistin ve Kürt meselelerinin çözülmesi gerekir. Dünya gelecekte farkli bölgelerde Avrupa tipi entegrasyonlara taniklik edecek.
Dengê Kurdistan