Makale

Bursa’daki Türkün oyuyla, Diyarbakir’daki Kürdün oyu

Hükümet, bir mahkeme tarafindan verilmis mahkûmiyet kararina dayanmadan, idari bir uygulama ile seçilmis üç belediye baskanini görevden aldi.

Görevden alinan belediye baskanlari deyim yerindeyse halkin ezici çogunlugu ile seçilmislerdi.

Adnan Selçuk Mizrakli, Diyarbakir’da oylarin yüzde 62,9’unu almisti.

Ahmet Türk Mardin’de yüzde 56,2 ile seçilmisti.

Bedia Özgökçe Ertan’in Van’da aldigi oy orani yüzde 53,8 idi.

Hükümet, görevden alinan belediye baskanlarinin terör ile iltisakli olduklarini, terör örgütüne destek verdiklerini ileri sürüyor.

Ancak ortada bir mahkeme karari da yok.

‘Ben öyle karar verdim’ demek, bir demokratik hukuk devletinde söz konusu olamaz.

Arkalarinda böylesine büyük bir seçmen destegi olan belediye baskanlarini bu sekilde görevden almanin, o seçmenlere verebilecegi bir tek mesaj var:

‘Siz kime oy verirseniz verin, benim istedigim kisileri seçmediginiz sürece oyunuzun bir anlami yok.’

Söylediklerine bakarsak, Hükümet, Türkiye’nin bölünmesini istemiyor, Türkiye’nin Türküyle, Kürdüyle bir ve bütün kalmasini istiyor.

Peki bir arada olmasini istedigi halkin bir bölümüne ‘senin oyunun bir anlami yok’ demek, ne demek?

Bunun yol açacagi ‘duygusal kopus’, çok korktugunuz bölünme sonucuna dogru atilmis bir adim olur!

Bu ülkenin bölünmesini gerçekten istemiyorsaniz, Bursa’daki Türkün oyu ne kadar degerliyse, Diyarbakir’daki Kürdün oyunun da o kadar degerli oldugunu kabul etmelisiniz.

Bursa’da istifa ettirdiginiz Belediye Baskani’nin yerine yenisini tayin etmediniz, Belediye Meclisi’ne seçtirdiniz. Belediye Baskani istifa etmemekte direnseydi, bir bahaneyle görevden alacaktiniz, yerine de yenisini yine Belediye Meclisi’nde seçecektiniz.

Eger seçmen iradesinin bölgeler arasinda farkli farkli tecelli etmesi gerektigini düsünmüyorsaniz, Diyarbakir’da, Van’da, Mardin’de de yapmaniz gereken budur.

Ya baskanlari görevlerine iade edersiniz ya da Belediye Meclisleri 15 gün içinde yeni baskanlari seçer, seçemezse yeniden seçime gidilir.

Bunu göze alabiliyor musunuz?

Göze alabileceginizi sanmiyorum çünkü seçimin sonucu, yukarida verdigim sonuçlardan daha keskin olacaktir, Istanbul örnegini unutmayin.

‘Ben kanun filan dinlemem, belediye baskanlarini görevden alir, sehirleri kayyimlarla yönetirim’ mi diyorsunuz?

Öyle diyorsaniz bir daha da demokrasiden, serbest seçimden filan söz etmeyin.

Bölgedeki halkin demokrasiden, seçimden umudunu tamamen keserseniz, ayrilikçilarin ekmegine yag sürersiniz.

Bugün Diyarbakir’da, Van’da, Mardin’de seçim sonuçlarini tanimayan, yarin baska kentlerde de seçim sonuçlarina saygi duymaz.

Seçim sonuçlarina saygiyi unutan bir iktidar, kendi mesruiyetinin kaynagi olan seçimi de tartisilir hale getirir.

Bunu mu istiyorsunuz?

Türkiye’yi nereye götürmekte oldugunuzun farkinda misiniz?

***

Büyük iktisatçi böyle olur

Istanbul’da 2018 yilinda faaliyette olan iki havaalani vardi: Atatürk ve Sabiha Gökçen.

2019 yilinda da iki havaalani faaliyetteydi: Ilk üç ay Atatürk ve sonra Istanbul Büyük Havaalani ve Sabiha Gökçen.

2018’in ilk yedi ayinda iki havaalanindan tasinan yolcularin sayisi 58 milyon 783 bin 645olmustu.

2019’un ilk yedi ayinda iki havaalanindan tasinan yolcu sayisi 58 milyon 297 bin 35 kisi.

Istanbul’a ‘Almanya’yi kiskançliktan çatlatan’ havaalani yaptik ama yolcu sayisi artmadi, tam tersine ilk yedi ayda 486 bin 610 kisi azaldi.

Demek ki neymis: Büyük havaalani yapmak demek mutlaka yolcu sayisinin artmasi anlamina gelmiyormus.

Demek ki neymis: Büyük havaalani yapmak için 7 milyar dolar harcayip, degeri en az 1 milyar dolar olan bir havaalanini da iskartaya çikarttik.

Taahhüt edilen yolcu sayisi dolana kadar da vergilerimizden, havaalani müteahhitlerine tikir tikir ödeme yapilacak. Atatürk Havaalani isletmecilerine de tazminat ödenecek. Ne kadar ödenecek bilmiyoruz, seffaflik geregi tabii!

Recep Tayyip Erdogan’i, bu yilki Nobel Ekonomi Ödülü’ne aday gösteriyorum!

***

Besleme basina Fethullahçi sizma mi oldu?

Istanbul hafta sonunda tembel gazeteci deyisiyle ‘sele teslim oldu’!

(Meslektaslarima bir agabey uyarisi yapayim: Akliniza ilk gelen basliga teslim olmayin!Bilin ki akliniza ilk gelen baslik, daha önce defalarca atilmis basliktir.)

Müteahhit havuzlari ve kamu bankalari kredileriyle yaratilan bir AKP medyasi var.

Ve bu medya Istanbul’un ‘sele teslim olmasini’ deyim yerindeyse ‘zafer çigliklari ile’ karsiladi.

Besleme basina göre Istanbul bitmis, mahvolmus, sele teslim olmus, belediye baskani görevinin basinda degilmis filan!

Damadin bütün medyayi yöneten biraderini uyariyorum: Fethullahçi bir kripto sizmasi mi var?

Recep Tayyip Erdogan, Istanbul Büyüksehir Belediye Baskanligi’na 27 Mart 1994 günü seçildi.

O günden baslayarak, son seçimle kadar (23 Haziran 2019) geçen süre içinde Istanbul’un tek yöneticisi Recep Tayyip Erdogan oldu.

25 yildir!

Simdi bu besleme basin ne demek istiyor?

‘Bu sehrin alt yapisi yetersiz’ derken hedeflerindeki isim Erdogan mi?

‘Alt geçitleri sel basti’ derken Erdogan’in yanlis alt geçitler insa ettirdigini mi ima ediyorlar?

‘Üsküdar deniz oldu’ diyerek Erdogan’in yagmur sularini denize akitmayi bile basaramadigini mi fisildiyorlar?

Bence bir savci bu ise baksa iyi olur: Bir Fethullahçi sizma ile mi karsi karsiyayiz ki Ekrem Imamoglu’nu elestirme bahanesiyle 25 yildir bu kenti yöneten büyük usta Recep Tayyip Erdogan hedefe konuluyor?

Damadin besleme basindan sorumlu biraderi uyuyor mu?

—————————————————

Marmara Yerel haber-20 Agustos 2019

Mehmet Y. Yilmaz

Back to top button