Makale

Büyük ideolojik bulusma ve Kürt sorunu

Türk siyasi hayatindaki yerlesik denge ve ittifaklari alt üst eden temel unsur nedir sorusuna verilecek ilk yanit, süphe yok ki, ‘Islami kesimin içinde bas gösteren büyük iktidar savasi’ olacaktir. Gerçekten de, bu savasin 2012’deki ilanindan 2015’te sistemi tarumar eden infilakina kadar geçen üç yil, açik toplum arayisindan kapali topluma düzenine geri dönüsün pek çok isaretiyle dolu. Ve bu isaretlerin hatiri sayilir bir kismi bu savasa has.

Bununla birlikte, ‘Gülenci kalkisma’ bu ‘geri dönüs’ öyküsünün tek faktörü olarak ele alinamaz. Arap bahari, Gezi olaylari, kimlikçi ve ataerkil söylemde doz artisi gibi gelismeler de bu açidan kritik rol oynadilar. Bunlar arasinda Kürt meselesinin altini özellikle çizmek gerekir. Kürt meselesi etrafinda yasanan gelismeler, siyasi eksenlerin kaymasinda en az Gülen meselesi kadar önemli ve özerk bir rol oynadilar, oynamaya devam ediyorlar. AK Parti’nin politikalarini, daha da öte Türkiye’nin bugünü ve yarinini yerli yerine oturmak, dogru degerlendirmek bakimindan ‘Gülen soku’ kadar, bu rolü anlamak hayatidir.

YENI SIYASI ITTIFAKLAR

Hafizalari tazeleyelim.

4 Kasim 2016. Yaklasik bir yil öncesi.

Olaganüstü Hal rejimi altinda, Gülencilerle mücadelenin ötesine geçen adimlarin en keskini atiliyor, 12 HDP’li milletvekili gözaltina altina aliniyor, ardindan bunlarin 11’i tutuklaniyordu. Bir yil önce yapilan genel seçimlerde yüzde 10 oy almis, çözüm sürecinde hükümetin muhatabi olmus HDP ile 106 yerde belediye baskanliklari elinde bulunduran BDP’nin sistem tarafindan ‘gayri mesru’ ilan edilmesinin ilk fisegi atilmisti. 17 Kasim günü geldiginde 34 BDP’li belediye baskaninin yerinde atanmis kayyumlar vardi. Bu rakam bugün 82’ye ulasmis durumda. Istatistikler 2016 Kasim’indan 2017 Kasim’ina 27 HDP’li milletvekilinin 67 kez gözaltina alindigini, 15’nin tutuklandigini, 9’nun hala tutuklu oldugu gösteriyor. 4 Kasim’daki fisegin 15 Temmuzla uzaktan yakindan bir ilgisi yoktu. Nitekim Kürt meselesinde makas degisikligiyle ilgili ilk isaret, darbe girisiminden önce, Mayis 2015’te, AK Parti-MHP-CHP isbirligiyle Kürt milletvekillerini hedef alan bir sekilde dokunulmazliklarin kaldirilmasiyla atilmisti. Kürtlerin Ortadogu’da, PKK’nin Suriye’de alan genisletmesi, 2015 yazi aylarinda Güneydogu’da baslattigi kalkisma girisimi siyasal sistemin sinir uçlarina dokunmus, siyasi elitin temel korkusunu, beka endisesini devreye sokmustu. 15 Temmuz sonrasi iklimde ve olaganüstü hal kosullarindan istifadeyle baslatilan tutuklama furyasi ve izleyen gelismeler baska bir kaynaktan gelen ve kararlastirilan siyasi bir kopusa isaret ediyordu.

22 Aralik 2016. Yaklasik 1.5 ay sonra.

Erdogan bu kopusu, yeni güvenlik stratejisi çerçevesinde su sözlerle açiklayacakti:

‘Içeride ve disarida hangi tehdit söz konusu olursa olsun biz üzerine gidecek, sorunlari bizzat kaynaginda çözecegiz. Suriye ve Irak konusu bizim için bir beka meselesidir. Buradaki güvenlik kavrami sadece asayisi, sadece sinirlarin korunmasini kapsamiyor. Savunmadan emniyete, adaletten sagliga, ekonomiden ulasima, enerjiden egitime, bilisimden sehirlesmeye her konu yeni güvenlik konseptimizin içindedir (…) Iste görüyorsunuz, dokunulmazlik tahtindaki milletvekillerinden tutunuz belediye baskanlarina varincaya kadar bütün bu teröre malzeme olanlar, malzeme tasiyanlar bunun bedelini ödüyorlar ve ödemeye devam edecekler.’

5 Ocak 2017. 10 gün sonra.

Askeri çevrelerle iyi iliskileriyle bilinen, legalist ve Atatürkçü egilimde bir gazeteci olan, Milliyet Gazetesi Yayin yönetmeni Fikret Bila, bu ‘yeni bakis’ konusunda Erdogan’in yalniz olmadigini gösteren ‘Bir Asirlik Oyun’ baslikli bir yazi kaleme aliyordu:

‘Irak ve Suriye’de yasanan iç savas ve parçalanma süreci emperyalist devletlerin Ortadogu’da ikinci paylasim savasinin sonuçlaridir. Ikinci paylasim savasinda, sinirlari tehdit altinda olan hedef ülkelerden biri de Türkiye’dir. (…) Günümüzde Büyük Kürdistan projesinin ön almaya çalistigini görüyoruz. PKK’nin, Suriye’deki gelismeler ve özellikle Kobani olayindan sonra Güneydogu’da hendek politikasina geçmesi ve sehir savaslari yoluyla bölgeyi isgal etmeye kalkismanin amaci bu projeyi hayata geçirmekti. (…) Ankara ‘büyük resme’ bakiyor, sürece dogru teshis koyuyor. ‘Bir asirlik oyunu’ bozmak için Çanakkale’deki, Kurtulus Savasi’ndaki ruha ihtiyaç vardir.’

On gün sonra, 15 Ocak 2017’ta tarihe ve ortak ruha vurgu sirasi bu kez Erdogan’daydi:

‘Bundan sonrasi, önümüzdeki gerçekler isiginda yeni Kurtulus Savasimizi hatta yeni Çanakkale Savasimizi verme ve zafere ulastirma dönemidir, Anayasa’mizin 104. maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin basi olarak milli bir seferberlik ilan ediyorum’.

Ertesi gün. 16 Ocak 2017.

TSK içindeki ulusalci gruptan emekli Albay Üçok, ‘milli seferberlik ilani’ni ülkenin bekasina karsi birlik olma çagrisi’ olarak degerlendiriyor, ‘birligi saglayacak tek gücün Cumhurbaskani’ oldugunu söylüyordu.

Nihayet milliyetçi-ülkücü cephe. 16 Mart 2016’ta Bahçeli parti teskilatlarina gönderdigi bir genelgede sunlari yazacakti:

‘Terörizmi dis politika araci ve Türkiye’ye santaj vasitasi olarak kullanan mihraklarin milli birlik ve kardesligimize, tarihsel hak ve çikarlarimiza dis biledikleri açik ve meydandadir. 8 Subat 2016 tarihinde, Rusya’nin PKK ve YPG’yi terör örgütü olarak görmediginin ilani hem Astana görüsmelerine hem de önümüzdeki Cenevre sürecine gölge düsürdügü tartismasizdir. (…) Türkiye’nin milli uzlasma ve kaynasmayla saflarini sikilastirmasi kaçinilmaz ve inkar edilmez bir zorunluluk olarak en basta siyasi partilerin görevidir.’

ÜÇ POLITIK SONUÇ

Yukarida tablonun tarif ettigi en az üç sonuçtan söz edilebilir.

Bunlardan birincisi Türk siyasal sisteminin derin korkularinin, bölünme ve kusatilma endisenin devrevi yükselis dönemlerinden birisine girmis olmasidir.

Ikincisi, siyasi analizlerde sik zikredilen ittifak degisikliklerinin, parlamentoda Kürt meselesi konusunda AK Parti-MHP-CHP yakinlasmasinin, genelde muhafazakâr-ulusalci yakinlasmasinin temelinde, sadece Gülen meselesinin, iç paylasim kavgasinin yatmadigi ayni zamanda Kürt meselesi bu açidan etkili bir rol oynadigidir. Suriye’deki iç savas, Türk siniri boyunca yasayan Kürt topluluklarinin PKK-PYD’nin yönetiminde siyasi bir egemenlik alani elde etmelerini saglamistir. Ardindan bu ikili ISID’le mücadelede uluslararasi ittifakin parçasi olarak mesruiyet imkanlarina ulasmislardir. Irak’da bagimsizlik egilimi ortaya çikmis ve Kerkük-Musul Kürt egemenlik alani içine alinmaya çalismistir. Bu hareketlilik Türkiye’nin Kürt sorununu ulusal sinirlar ötesinde algilamasi ve ela almasina yol açmistir. Suriye’deki bu gelismeler Türkiye’nin endise ve korkularini beslemis, siyasi yollara olan güvenini azaltmis, asayis ve reddiyetçi politikalara dönmesine vesile olmustur. O zaman büyük resme iliskin tespit sudur: Bugün ülkede hüküm süren milliyetçi popülizm merkezli güvenlikçi yeni siyaset paradigmasinin derin kökü Kürt sahasindaki gelismelerde ve Türk siyasal sisteminin bu gelismelere uyum saglama zorluklarinda yatmaktadir. Siyasi yelpazedeki yeni yapilanmada, büyük ideolojik bulusmada, Kürt meselesi hayati bir rol oynamaktadir.

Üçüncü sonuç yeni iktidar blogunun iç çekirdegine ve ‘ekonomi politigi’ne iliskindir. Bu iç çekirdek AK Parti ile MHP arasinda Kürt meselesi, olaganüstü hal politikalari ve otoriter istikrar modeli konusunda olusan fiili bir koalisyona isaret eder. Türk usulü baskanlik sistemini de içeren bu istikrar modelinde, yapistirici rol oynayana husus FETÖ krizinden çok Kürt meselesidir. Bu kriz, diger ifadeyle Gülen meselesi, onun devlet omurgasinda yarattigi tahribat, olaganüstü hal rejiminin imkanlari, kullanim biçimi, çöken ordu ve yarginin sorunlu ve ideolojik yeniden yapilanisi üzerinden bu modelin yerlesmesinin bir vesilesi olarak karsimiza çikiyor.

2019 seçim sonuçlari ne olursa olsun, siyasi dengeler nasil olusursa olussun, Türkiye’nin siyasi gidisati ve demokrasi karnesi, bu sonuç ve gelismelerden bagimsiz düsünülemez.

Açik toplum fikrine tekrar geri dönüs imkanlari da bu çerçevede aramak gerekir. Iki yol açikça kendisini gösteriyor: Bölgedeki siyasi kosullara uyum ve Kürt sorununu tekrar normallestirmek…

———————————————————-

Karar-24 Kasim 2017

Ali Bayramoglu

Back to top button