Cadi Kazani

Uzun bir aradan sonra, hepinize merhaba.
Ortadogu cografyasinda bir cadi kazani kaynatiliyor. Onlarca uzlasan ve uzlasmayan çeliskinin, at iziyle it izinin, sapla samanin bir birine karistigi bir çografyada yasiyoruz. Yalanin, dolanin, entrikanin, kandirmanin, hedef sasirmanin, bilinç karartmanin kol gezdigi bir toplum içinde debelenip duruyoruz.
Böylesi bir ortamda gerçekleri görme, dogru yorum yapma, sorunlara çözüm bulma giderek zorlasiyor. Bu konuda yeterli bilnç, deneyim ve donanima sahip olmayan Kürtlerin durumu ise tam bir felaket. Onlarca fetbazin at sürdügü bir alanda adeta nal topluyoruz. Kürt halkinin gelecegi, özgürlügü ve mutlulugu için çalistigini söyleyen bazi kesimler, halkina, yurduna, stratejik amaçlarina zarar veren isler yapiyorlar.
Kemalistler, Türkiye Cumhuriyetini, Osmanli’nin çok renkli ve çok sesli enkazi üzerine kurdular. Bu renklilige inat, ülkeyi üniter bir rejimle yönetmeye basladilar.
Bu tercih nedeniyle, toplumda var olan ana kimlikler, Kürtler, emekçiler, dindarlar ve aleviler, rejime muhalefet etmeye basladilar.
Kürtler aktif bir muhalefet yaparken, digerleri pasif mücadele yoluna girdiler. Çünkü Kürtler, adi, ülkesi, dili, kültürü ve medeniyetiyle digerlerine göre, daha homojen, daha direngen, kendini yönetme istek ve iradesine sahip olan kesimdi.
Bu durum, günümüzde de aynen devam ediyor. Bu gün de Kürtler, ulusal kaderini tayin etmek için, var olan ulusal degerlerini mücadele alanina sürmeye çalisiyorlar.
Türk isçi sinifi adina konusanlar, emekçilere sinif bilinci tasima, onlari ayaga kaldirma ve düzen üzerine sürme konusunda basarili olamadilar. Zira irade, bilinç, birikim ve donanimlari buna el vermiyordu. Bu durum, günümüzde de aynen devam ediyor. Bu kimseler asli görevlerini yapma yerine, Kürt ulusal güçlerinin sirtina binip, günü kurtarmaya çalisiyorlar.
Bu da yetmezmis gibi, Kürdistan mücadelesini ulusal kimliginden uzaklastirip, sinif ve inanç kimligi içine hapsetmeye çalisan egemen güçlerle is ve güç birligi yapiyorlar. Bu is için ortak tuzak projeler hazirliyorlar. Kürt ulusal ve toplumsal mücadelesinin ulusal kanala akmasina engel olmaya çalisiyorlar. Bunun için bilinç karartiyorlar, hedef sasirtmasi veriyorlar.
‘Türkiyelilesmek, Türkiye partisi olmak, etnik siyaset yapmamak, toprak ve bayrak istememek, ulus devlet kurmayi gericilik saymak’ ve benzeri söylemler, bu kirli siyaseti desifre eden çarpici sözlerdir.
Dünya kapitalist emperyalist sistemiyle yerli is birlikçilerinin ortak çabalari sonucunda, Türk-Islam sentezi yapan, dindar, milliyetçi, muhafazakar siyaset, nihayet ülke yönetimini ele geçirmis bulunuyor.
Bu politikanin ana stratejik hedefi, tepede kutsal bir kisinin yer aldigi, tüm müslüman halklarin bir arada esit kosullarda yasadigi, islami bir imparatorlugu kurmaktir. Tüm müslüman halklarin Islami bir çati altinda, el ele, gönül gönüle yasadigi bir ilahi düzen kurmaktir.
Bu projeye inanan ve destekleyen milyonlarca dindar Kürt var. Bu soydaslarimiz, böylesi bir nizam içinde, Kürt ve Kürdistan kimlikleriyle, diger Müslüman halklarla esit kosullarda, özgür ve mutlu yasayacaklarina inaniyorlar.
Sosyalist Enternasyonalle Islami Enternasyonal arasinda bir parelelligin olusmasi, her iki tarafin Kürt ulusal sorununun çözümü konusunda benzer laflar etmeleri, dikkatinizi çekmiyor mu? Sahi, bu konuya hiç kafa yordunuz mu? Bu konuyu es, dost ve arkadaslarinizla hiç tartistiniz mi?
Kürt halki adina konusanlarin bu önemli konuyu gözardi etmesi, önemsememesi bir aymazlik degil midir? Milyonlarca dindar Kürt yurtseverlerini ötelemek akla uygun bur davranis mi? Yüzde bire bile ulasamayan sol oylar için onca laf etmenin, projeler hazirlamanin, para ve zaman harcamanin akla sigan yönü var mi?
Bunu yapanlarin aptal olmadiklari ortada. O zaman bunlar için hangi sifati kullanmamiz gerekiyor acaba?
Yilmaz Çamlibel