Cam kiriklari gecesi
Hürriyet Gazetesi’nin caminin çerçevesinin indirildigi eylem, bir terör eylemidir. Bu eylemin 48 saat içinde tekrarlanmasi sistematik bir iktidar terörünün isaretidir. Ahmet Hakan’in ölümle tehdit edilmesi, bir gazeteciye yönelik devlet kurumlarinin alet edildigi bir devlet terörüdür’ diye yaziyordu Mümtaz’er Türköne geçen gün.
Medyaya saldirilarin yanina, Kürtler’e ait olan veya oldugu sanilan isyerlerine, HDP binalarina saldirilari, kundaklama ve linç girisimlerini de eklemeliyiz.
Koza-Ipek Grubu sirketlerine düzenlenen polis baskinlari ardindan 183 aydinin imzaladigi ‘Nazi Almanyasi 2015’ baslikli metin, çok bilmis geçinen bazi kesimlerce abartili bulunmustu. Ama ülkenin istikrar ve bütünlügünü uçurumun kenarina getiren bu saldiri ve cinnet dalgasi, aslinda o metnin basligiyla ve içerigiyle ne kadar isabetli bir uyari oldugunu bugün daha iyi anliyoruz.
8 Eylül gecesi Türkiye için bir kabusun sembolü olarak tarihe geçmeye adaydir. Bir partinin milletvekili açikça bir gazeteye siddeti tesvik etmis, yanindakiler de o partiye ve liderine olan baglarini saklamamislardir.
Bunun hukuksal tartismalarini bir yana birakalim. Bugün pazar ve benim amacim, en degerli ögretmen olan tarihe basvurmak. Unutmayin: Ahmakliklarin tarihi, geçmisin yikici hatalarinin tekrarlandigi bir külliyattan ibarettir.
O yüzden, pek çogumuz 8 Eylül’e bir anlam vermeye çalisirken, ister istemez 1938 Almanya’sinin ünlü ‘Kristal Gecesi’ni hatirladik.
Açik fasizme giris esiginin sembolü olarak tarihe geçen Kristallnacht, ‘Cam Kiriklari Gecesi’ olarak da anilir.
9 Kasim 1938 gecesi Almanya’nin dört bir yaninda ve Avusturya’da Nazi partisinin organize ettigi ve parti yandaslarinin SA birlikleriyle uyguladigi vandalizm eylemlerinde, ‘iç düsman’ ilan edilmis Yahudiler’e ait binlerce isyeri, ibadethane ve mezarlik tahrip edilir, 100’e yakin Yahudi öldürülür. 10 Kasim’da da devam eden pogrom, sokaklara yayilmis cam kiriklarinin kristal pariltisindan ötürü Kristal Gecesi olarak anilacaktir.
O günlere giden gelismelerin kisa özetini Dogan Tarkan’in kaleminden okuyalim
”1933 yilinda Adolf Hitler’in Nazi partisi seçimlerden en büyük parti olarak çikmisti ama Naziler’in oyu sosyal demokratlarin ve komünistlerin oyundan daha azdi. Yapilan ikinci bir seçimde Nazi oylari düstü, sol oylar ise arti ne var ki devlet baskani, Hitler’i meclis çogunluguna sahip olmamasina ragmen sansölye (basbakan) olarak atadi.
Hitler’in basbakan olmasi ile birlikte Alman komünistlerine karsi azgin bir saldiri basladi. Komünist milletvekilleri tutuklandi, parti örgütleri ve üyelerine karsi saldiriya geçildi. Ardindan sosyal demokratlar hedef oldu. 1933 yilinda Yahudiler’e karsi bir günlük boykot çagrisi yapildi. Eli silahli Naziler Yahudi isyerlerinin kapisinda durarak insanlarin buralardan alisveris etmesini engelledi. 1935’te, Nürnberg Yasalari denen yasalar yapildi ve Yahudiler Alman vatandasligindan çikarildi. Ertesi yil Yahudiler’in parlamento seçimlerindeki oy haklari da ellerinden alindi.
1938’de Yahudi karsiti bir dizi ekonomik karar alindi, birçok iste çalismalari yasaklandi, Yahudi olduklarini belgeleyen kimlik karti tasimlari zorunlu hale getirildi. Ayni yil 17 bin Polonya Yahudisi sinir disi edildi. Polonya bunlari kabul etmedi ve sonunda sinir disi edilen Yahudiler Almanya-Polonya sinirindaki kamplara dolduruldu.
Sinir disi edilen Yahudiler’den birinin Fransa’da okuyan oglu Herschel Grynszpen öfkeye kapilarak Almanya’nin Paris’teki büyük elçisi Ernst von Rath’a bir suikast düzenledi ve öldürdü.
Nazi propaganda bakani Göbbels bu olayi firsat bildi ve parti örgütüne Yahudiler’e topyekûn saldiri emri verdi.”
‘Kristal Gecesi’ böyle tetiklenecektir.
‘Putlari yapan, ona tapandir’
Saldirilarin bir numarali örgütçüsü SD ve Gestapo sefi Reinhard Heydrich’di. 9-10 Kasim gecesi Sicherheitspolizei (Güvenlik Polisi) ve Sturmabteilung (SA) birliklerine gönderdigi teleks mesajinda, gösterilerin devamini örgütlemeleri için parti liderleri ve SS’ler ile bir araya gelmeleri talimatini vermekteydi.
Saldirilar, 9 Kasim gecesinin geç saatlerinde, sinagoglarin yakilmasiyla basladi. Kisa sürede, Berlin’deki 11 sinagogun dokuzu atesler içerisinde kaldi, iki gün içinde, Almanya’daki sinagoglarin 267’si ayni akibete ugrayacakti.
Ayni saatlerde, üniformasiz çeteler Yahudi isyerlerini tahrip etmeye ve camlarini indirmeye basladilar.
Olaylari izleyen Berlin’deki Times muhabiri söyle yaziyordu:
‘ . Tahrip ve yagma ögleden sonra doruga ulasti. Kurfürstendamm’da büyük bir kafenin tüm camlari kirilmis, siseler ortaya çikartilarak her yere atilmaya baslanmisti. Bu gösterinin katilimcilari Hitler Gençlik Teskilati’nin çok genç üyeleriydi. Bunlar tahripler sirasinda gördügüm yegane üniformalilardi Ve tüm bunlar olup biterken ortada trafik polislerinden baska görevli yoktu.’
Gestapo sefi Reinhard Heydrich, 11 Kasim günü Goering’e verdigi raporda, 815 dükkanin tahrip edildigini, 171 evin atese verildigini, 119 sinagogun yakildigini ve 76 sinagogun da tümüyle tahrip edildigini; ayrica 20 bin kisinin tutuklandigini ve 36 Yahudi’nin ölü bulundugunu bildiriyordu.
Bu rapor yalnizca ilk günün bilançosuydu; olaylar duruluncaya kadar tahrip edilen isyeri sayisi kesinlikle 7 bin 500’ü asacakti. Ölü sayisi konusunda kaynaklarda, 91 ila 96 arasinda degisen rakamlar bulunmaktaydi; toplama kamplarina gönderilmek için tutuklananlarin sayisi ise 30.000’i asacakti.
Kristal Gece’nin ardindan gerçeklestirilen ve tutanaklari sonraki tarihlerde bulunan bir Bakanlar Kurulu toplantisi, bir film sahnesini andirir: Maresal Göring toplantiya baskanlik yapmaktadir. Sigorta sirketlerini temsilen toplantiya çagrilan bir zat, sadece kirilan pencere camlarinin maliyetinin bes milyon marki buldugunu ve yükümlülüklerini yerine getirdigi taktirde, tüm sigorta sirketlerinin batacagini söyler.
Heyecana kapilan Göring ‘Bu böyle devam edemez, bunu kaldiramayiz’ diye bagirir ve Heydrich’e dönerek ‘Bu kadar çok degeri yok edecegine, keske iki yüz Yahudi öldürseydin’ diye sitem eder. Göring, bunu Nurnberg Mahkemesi’nde kabul edecek ve fakat ‘Ciddi degildi, öfke aninda söylenmisti’ diye savunma yapacaktir.
Bu toplantida, Yahudiler’e karsi alinacak diger tedbirler de görüsülür; Yahudiler’in okullara, parklara, tiyatrolara, otellere, plajlara ve hatta Alman ormanlarina alinmamasi için bir komisyon da kurulur.
Göbbels ormanlar konusunu büyük bir ciddiyetle teklif edince, o sirada nesesini toplamis olan Göring ‘Ama onlari bir ormana alalim, kendilerine benzeyen bazi hayvanlarla, mesela onlar gibi çarpik burnu olan ren geyigiyle bir araya koyalim ve nasil alistiklarina bakalim’gibi espriler bile yapar.
Bu korkunç saldirilar Hitler’in onayi ile Heydrich tarafindan örgütlenmis, parti ve devlet mekanizmalarinin genel katilimi ve bazilarinin da göz yummasi sonucunda gerçeklesmisti; toplu protestolarin olmadigi da açiktir.
Her ne kadar 1933-39 arasinda, yarisindan biraz fazlasi toplama kamplarinda kalan yaklasik 300 bin anti-fasist tutuklanmis ve binlercesi öldürülmüsse de, irkçi politikalarin Alman halkinin ezici çogunlugunun onayini aldigi, gerek tarihçilerin gerekse konuyu izleyen diger kesimlerin kabul ettikleri bir olgudur.
Gerçekte kapsamli bir ideolojileri olmayan ve basit popüler propaganda temalarini kullanarak halki peslerine takan Naziler için anti-semitizm, savas ve krizlerle sagduyusunu tamamen yitirmis olan Alman halkini yönlendirebilecekleri hazir bir konu olarak önlerine gelmisti.
Hans Frank, Nürnberg Mahkemesi’nde ‘Seytan Hitler idi, hepimizi yoldan çikardi’ demisti. Fakat Nazi Almanyasi’nin yüzü sadece Hitler’in degil, tüm ulusun veya ezici çogunlugunun yüzüydü.
Nazi Almanya’sinin önemli arastirmacilarindan Joachim Fest, ülkesinin basina gelenleri su sözlerle anlatmisti:
‘Putlari yapan yaldizli boyasi olan zanaatkâr degil, fakat her zaman ona tapandir.’
(Kaynak: Serenti, Tarih ve Siyaset sitesi)
——————————————
Bugün-13 eylül
Yavuz Baydar