Makale

Cehaletin dayanilmaz hafifligi

Montaigne, “Dünyanin en büyük cezaevi, cahil insanin kafasinin içidir” demis. Dogrudur ama cehalet o kadar rahat ettirici bir durumdur ki cahilin bir seyi ögrenmesi gerekmez. Sorgulamaz. Inandiklarini degismez gerçekler olarak beller. Akliyla degil duygulariyla hareket eder. Tepkileri akil süzgecinden geçmeyen reflekslerdir.

Ne zaman Türkiye’de bir gerilim olsa bayraklar ortaya çikar. Bagiran, çagiran, taslayan insanlar sokaga dökülür. Ne onlari öfkelendiren olayi anlama çabasi gösterirler ne de suçladiklari insanlarin kim olduguna bakarlar. O, düsmanlastirilmis bir kisi veya gruptur. Düsmanlarin da yok edilmesi gerekir.

Ama öfkeli kisi ve güruhlar düsman diye belledikleriyle karsilasmaz ve boy ölçüsmezler. Onlarin sembolik temsilcilerine saldirirlar. Çogu askere veya çatisma bölgelerine gitmemek için çaba sabreden bu kisiler topluca yalniz yakaladiklarina, otobüslerine, dükkânlarina saldirirlar. Bunu yaparken de bayrak tasirlar, Istiklal Marsi’ni söyler, tekbir getirir veya düsmana Atatürk büstü öptürürler.
Eskiden askerler, siyasi mahkûmlara ‘özellikle Kürtler’e- Istiklal Marsi söyletirlerdi.

Bu ucuz kahramanligin ardinda aslinda büyük bir korku var. O, öfke ve nefret olarak disari vuruyor.
Durumun komiklik ile cinayet kutuplari arasinda gidip gelmesine neden olan mekik cehalet.

Birkaç örnek vereyim:

– 10 Agustos gecesi Meram ilçesinde adres sordugu kisilerin, ‘Bu PKK’li’ diye bagirmasi üzerine çevreden gelenlerin saldirisiyla bir pilot üstegmen, dövülerek komaya sokuldu. Üstegmen kimligini göstermesine ragmen kalabalik okumadi bile.

– HDP’ye oy verdigi iddia edilen Beren Saat’i protesto etmek isteyen bir kitle, onun bir süre önce basrol oynadigi Ask-i Memnu dizisinin çekildigi Sariyer’deki yalinin önünde tehditkâr gösteriler yapti.

– Izmir Aliaga’da birkaç gün önce Kürt diye dükkâni yakilan adamin askerdeki oglu, Güneydogu’daki çatismalarda olaydan iki gün sonra hayatini kaybetti.

– Terör protestolarinin siddete dönüstügü Kirsehir’de yakilan isyerlerinden birinin sahibi olan Agirman kardeslerin, babalarini 1993 yilinda Mardin’de teröre kurban verdigi, annelerinin onlari alip bu kente geldigi ortaya çikti.

Bütün bunlar, toplum içinde ikilik çikmasi, duygusal ayrismanin, siyasi ve cografi ayriliga dönüsmesi için firsat kollayan örgütün tam da istedigi seyler. Ama cahil bunun farkinda degil ve kisa süreli duygusal tatmin için ülkenin bölünmesine zemin hazirliyor.

Hatirlarsiniz bir zamanlar Dallas dizisi vardi. Milleti ekran karsisina çivilerdi. Oradaki tipler sirf Türkçe konusuyor diye üçkagitçi JR, masum ve melankolik Sue Ellen adlari kaç çocuga verildi biliyor musunuz?

Gerard Depardieu ünlü bir Fransiz aktör. Basta ülkesi Fransa olmak üzere, Almanya ve Italya gibi ülkelerdeki iktidarlardan nefret ettigini söyleyip bir süre önce Belçika’ya yerlesmisti.

Rusya Baskani V. Putin ona vatandaslik önerince Fransa’daki malini mülkünü satip ayrilma kararini, ‘Bu ülkeden çekip gitmek istiyorum’ sözleriyle ilan etti. Haber Türkiye’de duyulunca herhalde Ermeni (!) bir T.C. vatandasi sanilan Depardieu için yurdumun insanlari su hakaretleri dösendi:

– ‘Defol git, Türkiye daha temiz olur.’

– ‘Bir pislik eksilsin.’

– ‘Memnun oluruz bir hain azalir.’

– ‘Seni kim sanatçi eder köpek.’

– ‘Bu cennet vatanimizi begenmeyenin cehenneme kadar yolu var, fark etmez.’

Evet, bir fark etmeyen var ve sayilari hayli fazla. O yüzden birileri onlarin öfkelerinden ve cehaletlerinden yararlanarak hep ülkeyi istedikleri gibi yönettiler. Cehalet sürdükçe bu devam edecek.

———————————————

Bugün-13 Eylül

Dogu Ergil

Back to top button