Makale

CHP için okuma parçasi: Afrin aynasi

Idlib yine az çok konusulan bölge; Afrin’e sira gelince ‘beka sorunu’ ve ‘ulusal güvenlik’ argümaniyla her sey bir anda karartiliyor. Kirmizi hat devreye giriyor; devletin âli çikarlari fisildaniyor. TSK’nin yedegine takilan cihatçi zümrenin suçlarina dair gerçege dokunanlar ihanetle suçlaniyor!

CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu, Idlib ve Afrin’de isigi görmüs. Ya da hidayete ermis mi demeli. AB’nin fonladigi sivil örgütlerin faaliyetlerinden etkilenmis. ‘Orada Suriye halkina olaganüstü güzel hizmetler götürüyorlar. Fotograflarini gördüm, bana bilgi verildi’ demis. Ve eklemis: ‘Askerlerimiz çekilseydi, bu hizmetlerin tamami yok olacakti.’

Geçen temmuz Fishabur’danSemelka kapisina geçtigimde, önceki seyahatlerimde bana mihmandarlik yapmis olan Muhammed Kemal karsilamaya kardesiyle beraber gelmisti. Bütün ailesi Afrin’deydi. 2018 Zeytin Dali Harekâti sonrasi ailenin de Kamisla’ya geldigini söyledi. Son karsilasmamizda Suriye’de olaylar çikinca Türkiye’ye giden iki kardesinin 2017’de Afrin’e dönüp biriktirdikleri paralarla iki ev ve iki zeytinlik satin aldigini anlatmisti. Her sey yolundaydi. Mutluydu. ‘Babam da evin taksitlerini yeni bitirdi, 17 yildir borç ödüyordu’ demisti. Babasi biraz rahatsizdi. ‘Simdi nasil’ diye sordum, ‘Kaybettik’ dedi. Ve anlatti:

‘Çatismalar basladiginda altisi erkek, besi kiz 11 kardes babamin evinde toplanmistik. Çoluk çocuk yaklasik 50 kisiydik. Ev Afrin’inEsrefiye mahallesinde. Bodrum katinda geceliyorduk. Çatismalar kente yaklasinca çikmaya karar verdik. Babam reddetti. ‘Afrin’de dogdum, öleceksem burada öleyim’ dedi. ‘Bu ev için 40 yilimi verdim, birakmam’ dedi. Zorla arabaya bindirdik. Gece ikide yola çiktik. Bereket dagindaki Fahirtin köyünde iki gece bekledik. Belki durum degisir de döneriz diye. Sonra Tel Rifat’in köylerine gittik. Müslimiye köyünde birkaç gün kaldik. Sonra Ahras köyüne gittik. Babam yol boyunca agladi, yemek yemedi. 26 Mart’ta (2018) yasamini yitirdi. Ahras’ta defnettik. Kardeslerimin birkaçi Tel Rifat’taki Kürt köylerinde kaldi. Bir kismi Halep’e geçti. Iki kardesim de benimle Kamisli’ya geldi. Sonra mahallede kalan birkaç aileyle telefonlastik. Silahli gruplar gelip evlerimizi talan etmisler. Satilabilecek ne varsa alip götürmüsler. Ardindan bizim evlere Idlib’den gelen aileler yerlesmis. Bizden bir tek kardesimin kizi kendi esiyle birlikte geride kalmisti. Ortalik biraz sakinlesince gidip evlerin durumuna bakti. Ailelerle konustu, videosunu çekti, esya namina bir sey kalmamis. Idlibli aileler oturmaya devam ediyor.’

Kemal’inki gibi o kadar çok hikâye var ki! BM’ye göre Afrin’den kaçanlarin sayisi 136 bin idi. Kemal onlardan sadece biriydi.

Biz de bu cografyada çok sey gördük, dinledik. Bana yardim etmis, rehberlik yapmis, risk alip konusmus insanlardan bazilari kurban gitti. Tel Ebyad’da sabaha kadar sorularimi yanitlayan Ömer Allus, Arap-Kürt uzlasisi için didinirken öldürüldü mesela. Bagdat’ta mihmandarim sokak ortasinda katledildi. Cografyayi yasadik, anlatacaklarimizi bitirmeden yenileri birikiyor, elemle, kahirla.

***

Statükoyu muhafaza etmek için meselenin ‘insani’ boyutu bir çengeldir. Küresel müdahaleciligin kitabini yazanlar bu çengeli öne çikarmaya bayiliyor. Çatisma bölgelerinin en derin çeliskisidir; insani yasatmak kutsaldir ama bu misyon bir yaniyla yiginlari rehineye dönüstüren hakim örgütlerin çarkina su tasir. O yüzden statüko ‘insani’ boyutla perdelenemez. Idlib ve Afrin’dekistatükoya dair onlarca yazi yazdim.

Idlib, ISID’in orijinal Suriye yapilanmasi Nusra Cephesi ile eski El Kaide liderlerinin kurdugu Ahrar el Sam’in liderliginde istihbarat servislerinin el atmasiyla olusturulan Fetih Ordusu tarafindan ele geçirilmisti. Sonra Suriye’nin diger cephelerinden sürülen cihatçilarla Idlib, El Kaide çizgisindeki örgütlerin kurtarilmis bölgesine dönüsüverdi. Idlib’dekistatüko sürüyorsa bu, Türkiye’nin kalkan vazifesi gören 12 kontrol noktasi ve Türkiye sinirlarindan gerçeklesen her türlü akis sayesindedir. Bu örgütler, ‘küffar rejimi’ olarak gördükleri Türkiye Cumhuriyeti’ne neden savas açmadiklari sorusuna ‘seri’ yanitlar ararken su anda sinirlari kullandiklarini ve rahat hareket ettiklerini belirtip maslahata siginiyorlar.

***

Idlib yine az çok konusulan bölge; Afrin’e sira gelince ‘beka sorunu’ ve ‘ulusal güvenlik’ argümaniyla her sey bir anda karartiliyor. Kirmizi hat devreye giriyor; devletin âli çikarlari fisildaniyor. TSK’nin yedegine takilan cihatçi zümrenin suçlarina dair gerçege dokunanlar ihanetle suçlaniyor!

‘Afrin terörden arindirildi mi, sen ona bak!’

Ve sus.

Ne var ki Afrin yagma, gasp, cinayet, kayip, yikma gibi suçlarla kabarmaya devam eden bir sicil defteri.

2018’de Suriye Insan Haklari Gözlemevi, ‘Afrin’de bir askeri grubun bir binayi, bir çiftligi, hatta tüm bir köyü özel mülkiyetine geçirmesi için bir kutu sprey boya yeterli’ derken haksiz degildi.

Afrindüserkenki ganimet savasi görüntülere yansimisti. Fakat baslangiçtaki karmasada ayyuka çikan yagma olaylari sözde düzen saglandi ama kesilmedi. Gasp, Dogu Guta’dan transfer edilen savasçi ve ailelerinin gelmesiyle yeni bir boyut kazandi. Mesela Cinderes’ten kaçip Kamisli’ya giden RoniHaci, Insan Haklari Izleme Örgütü’ne fotograflar esliginde evine milis güçleri tarafindan nasil el konuldugunu anlatiyordu. Afrin merkezden fotografçi Ser Hüseyin ise iki stüdyosundan birinin tahrip edildigini, digerinin kasap dükkanina dönüstürüldügünü söylüyordu. Bu iki vakiada yagmaci Ahrar el Sarkiye ve Ceys el Sarkiye idi. Fotograflarda, ‘El konuldu’ ibaresiyle bu iki örgütün ismi gasp edilen mülklere sprey boya ile yaziliydi. Bilal adli gazeteci ise Alam Dar köyündeki evinin bir milisin ailesine verildigini aktariyordu. Afrin merkezden Cesim de evinin Türkiye’nin kurdugu polis gücünde çalisan biri tarafindan isgal edildigini belirtiyordu.

Afrin’den kaçarak bes çocugu ve esiyle Halep’te bir kampa siginan Muhammed Haydar, baba yadigâri evine, topraklarina ve zeytinliklerine Duma’dan gelen Islamci komutanin el koydugunu söylüyordu.

Afrinli pek çok Kürt yagma olaylarini teyit ederken isyerlerinde tabelalarin degistigini, içkili lokantalarin kapatildigini, kadinlarin örtünmeye zorlandigini ve Kürt kültürüne dair izlerinin silindigini anlatiyordu.

***

Zeytinlikler ve ormanlar yagmalanip yakildi. Mesela 23 Haziran 2018’de Hamza Bölügü, Sereva’ya bagli Sahna ve Kimar köyleri arasinda 2 bin zeytin agacinin bulundugu 80 hektarlik alani atese verdi. Suriye Insan Haklari Gözlemevi’ne göre silahli gruplar zeytinliklerin yüzde 75’ine el koydu, bunlarin bir kismi baskalarina kiralandi.

Afrin’in zeytini, patatesi, sogani da artik ‘milli mal’ sayilirdi! Yagmanin yasalligi için 8 Kasim 2018’de Cinderes’e bagli Hammam köyü yakinlarindan açilan ‘Zeytin Dali Sinir Kapisi’ yeterliydi. Hükümet üyelerinin de dile almaktan kaçinmadigi zeytin yagmasiyla ilgili Afrinli ekonomist Çeleng Ömer geçen martta bana sunlari söylemisti:

‘ Üretilen zeytinyagi 50 bin ton. Piyasa degeri 150 milyon dolar. Geçen sezon el koyma, düsük fiyat dayatmasi ve ‘vergi’ adi altinda alinan paylara bagli olarak zarar 100 milyon dolari buldu.
‘ Silahli gruplar yaklasik 12 bin zeytin agacini yakti, kesti ya da söktü.
‘ Bu gruplar 295 zeytin sikma makinesinden 109’unu söküp götürdüler. 60 kadar makinenin akibeti meçhul.
‘ 8 bin ton üretim kapasitesine sahip 44 sabun ve prina (zeytin küspesi) fabrikasindan 17’si yagmalandi, degirmenler ve makineler götürüldü. Bu sekildeki yagmanin zarari 20 milyon dolar.

Ayrica çok sayida arkeolojik eser yagmalandi.

***

Ve Ezidiler… Bu halkin Sengal’deki kaderi maalesef Afrin’de tekerrür etti. 20’nin üzerinde Ezidi köyü farkli ölçülerde talan, yagma ve yikima maruz kaldi. Ezidi kimligini asagilayan ve imha eden bir yaklasim sergilendi.

7 Haziran 2018’de AfrinEzidiler Birligi öldürülen ya da kaçirilan Ezidiler ile tahrip edilen kutsal yerlerle ilgili ayrintili bir rapor yayimladi. Kibar, KastelCindo ve Basufan gibi köylerde kaçirilan 27 kisinin basina gelenler tek tek anlatildi. Bildiriye göre bazilari için fidye istendi. Çok sayida kisi de öldürüldü. Gerna, Kibar, KastelCindo, AynDera ve Misla’daki türbelerin yani sira Afrin’deEzidilere ait bir merkez ve büst yikildi. Basufan gibi yerlerde Ezidi kadinlardan Islami kurallara göre giyinmeleri istendi. Basufan’da Müslüman yasamadigi halde cami insaatina baslandi. Suç listesi uzayip gidiyor.

Alevi köylerinde de benzer seyler yasandi. Ali Dede, Yagmur Dede, Aslan Dede ve Bülbül’de Alevilerin türbeleri tahrip edildi.

Ayrica Nuri Dersimi ve esi Feride dahil önemli Kürt sahsiyetlere ait mezarlar ve anitlar yikildi.

Cadde ve meydan isimleri degistirildi.

Afrin’de islenen suçlarin bir kismi BM Insan Haklari Konseyi’nin 10 Eylül 2018’de BM Genel Kurulu’na sundugu rapora da girdi. Raporda ‘Taniklar Türk askerlerinin yagma yasanirken civarda bulunduklarini ama onlari engellemediklerini belirtti… Farkli gruplar defalarca yagmalayarak savas suçu isledi’ notu düsülüyordu.

Yagmanin yani sira adam kaçirma, kundaklama ve kötü muamele gibi keyfilikler de artti. Kürt kaynaklara göre Ocak-Mayis 2018 arasinda kaçirilanlarin sayisi 3295’e ulasmisti. Bunlarin 30’u kadindi.

O tarihten itibaren de Kürt kaynaklar periyodik olarak rehine için adam kaçirma, alikoyma, darp, iskence, infaz, gasp, yagma olaylarina dair her ay 10-15 vakianin yer aldigi raporlar geçiyor.

***

Mülklere el koyma olaylariyla Afrin’in nüfus yapisini degistirmeye yönelik müdahale arasinda bir paralellik vardi. Gelenler baslangiçta çadir kente yerlestirildi fakat sonra operasyon yerlesim alanlarina yayildi. Hükümet harekat baslarken Afrin’e yerlestirilecek insanlarla ilgili hedefi 500 bin olarak koymustu.

‘Afrin’i asil sahiplerine birakacagiz’ sloganiyla baslayan operasyonun gölgesinde AFAD’in kurdugu devasa çadir nüfus transferinin ilk adimiydi. TSK ‘Mahmudiye’de kurulan çadir kentte, Dogu Kalamun’dan gelen ailelere barinma imkâni saglaniyor’ diyerek, Suriye’nin diger bölgelerinden transfer edilen savasçilar ve ailelerinin Afrin’e yerlestirildigini birinci elden teyit etmisti.

Nüfus transferi Afrin’i terk eden insanlarin evlerine baska bölgelerden Arap ve Türkmenlerin yerlestirilmesiyle devam etti. Mesela Kürt kaynaklara göre Mabatli’ya bagli Kahure köyüne Dogu Guta’dan 40 aile yerlestirildi. Suriye Insan Haklari Gözlemevi ise Dogu Guta’dan getirilenlerin sayisini 35 bin olarak veriyordu. Afrinli kaynaklara göre kaçanlarin yerlerine yerlestirilenlerin sayisi 88 bini buldu.

Bu bir nevi Araplastirma, Türklestirme ve Sünnilestirme projesi.

***

Sadede gelirsek; muhalefet Afrin ve Idlib’i iktidarin gösterdigi fotografla okuyor. Ayni hatali degerlendirme Firat’in dogusunda tekrarlaniyor. Sinirin altinda islenen suçlarla ilgili bir milli mutabakat var sanki.

Simdi Afrin’deki suçlu tayfa Tel Ebyad, Ras’ulAyn ve Tel Temir taraflarinda klasik icraatlarini sürdürüyor. ‘Milli güvenlik meselesi efendim; yagmanin, talanin, infazin hesabi mi olur?’

Lakin savas suçudur, insanliga karsi suçtur bunlar, hukuk bilene, hak belleyene.

Fehim Tastekin kimdir?

Istanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazetecilige 1994’te muhabir olarak basladi. Yeni Safak, Son Çagri, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalisti. Bir dönem Ajans Kafkas’in kurucu editörü olarak Kafkasya üzerine çalismalar yürüttü. Kapatilincaya dek IMC TV’de dis politika programlari yapti. Gazete Duvar ve Al Monitor’da köse yazilarina devam ediyor. ‘Suriye: Yikil Git, Diren Kal’, ‘Rojava: Kürtlerin Zamani’ ve ‘Karanlik Çöktügünde’ adli kitaplara imza atti.

————————————————————

Gazete Duvar-7 Kasim 2019

Fehim Tastekin

Back to top button