Makale

CHP tuzaga düsmedikçe AK Parti…

Belli ki AK Parti referandum kampanyasini hazirlayanlar, CHP’nin belli davranis kaliplarindan vaz geçemeyecegi var sayimini da esas almislar.

Adeta CHP’nin kendi kendine kuracagi tuzaklara göre planlar yapilmis.

Simdi, onlar olmadikça, zamaninda en çok sikayet ettikleri konu olan ‘niyet okuyuculugu’ sirasi AK Partililere geliyor sanki.

Nereden mi çikariyorum bunlari?

Mesela dün AK Parti Grup Baskan Vekili Naci Bostanci CNN Türk’te dedi ki ‘Genel dilleri bu olsaydi’, ki bununla CHP’nin ‘pozitif kampanya’ dedigi üslubu kast ediyor, ‘öne çikarmazlardi’.

Yine dün Basbakan Yardimcisi Nurettin Canikli’den CHP kampanyasina bir elestiri: ‘Tanimasak biz bile inanacagiz’.

Canikli’nin elestirisi belki de CHP’nin izledigi yöntemin yanki buldugunun dolayli kabulüdür.

CHP’nin 16 Nisan referandumu üzerine ‘Hayir’ kampanyasinda AK Partinin bekledigi gibi davranmamasinin rahatsizligi artik açiga çikmis durumda. O kadar ki Abdülkadir Selvi ‘Bir tek rabia isareti yapmadigi kaldi’ diye yazarak rahatsizligi dile getirdi.

Bu aslinda ilk olarak CHP Meclis’in referandum kararini Anayasa Mahkemesine götürmediginde görüldü.

Basbakan Binali Yildirim’in AK Parti grubunda ‘Bunlar halka degil mahkemeye güvenirler, Anayasa Mahkemesine giderler’ mealinde meydan okumasindan bir buçuk saat kadar sonra Kemal Kiliçdaroglu CHP grubunda ‘Mahkemeye gitmiyoruz, halka gidiyoruz’ deyiverdi. Oysa siyaset kulisinde AK Parti’nin kampanyayi on gün kadar geciktirip 25 Subat’ta baslatmasinda bu ‘Nasil olsa giderler’ var sayiminin yattigi konusuyordu. CHP’nin gitmesi ve Mahkeme’nin de aninda reddetmesi durumunda çifte darbe vurma malzemesi çikmis olacakti.

Ikincisi, Kiliçdaroglu’nun ‘Hayir’ kampanyasini Cumhurbaskani Tayyip Erdogan’i hedef alarak yürütmeyecegini açiklamasi oldu.

Oysa ‘Evet’ cephesinin en büyük kozu Erdogan idi. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dedigi olsun diye adina ‘Baskanlik sistemi’ denilmeyen, yeni bulunmus adiyla ‘Cumhurbaskanligi hükümet sistemini’ tam olarak savunamayan AK Partililer dahi, Erdogan’a yapilan CHP saldirilarina karsi cansiperane durabilir, savunabilirlerdi.

Kiliçdaroglu’nun partili milletvekili ve yöneticilere Cumhurbaskani Erdogan’a yönelik hakaretamiz, hatta igneleyici lisandan kaçinmalarini, ‘Sayin Cumhurbaskani’ diye hitap etmesini istemesi adeta yaraya tuz basti.

Abdülkadir Selvi’nin ‘Bir tek Rabia isareti yapmadigi kaldi’ diye yakinmasi bosuna degil. AK Parti kulisindeki havayi yansitiyor

Bu arada baska küçük tuzaklardan da sakindi CHP. Mesela Mesud Barzani geldiginde çekilen Kürdistan Bölgesel Yönetimi bayraginin göndere çekilmesi konusu… Baska kosullar altinda CHP o topa girebilirdi ve ne PKK’ya karsi yeni ‘belki de tek- müttefikimize saldirmasi kalirdi, ne terörle mücadeleyi baltalamasi. Ama o topa MHP lideri Bahçeli girdi ‘Evet’ cephesinden; neredeyse ‘Ben mi, Barzani mi?’ restine varacakti is ki, Basbakan Yildirim ortaligi yatistirdi.

Ama en son gelisme, Almanya tartismasi oldu.

Hazir Almanya Bekir Bozdag’in ‘Evet’ konusmasini yaptirmamis, Avusturya Cumhurbaskani Erdogan’in ayni maksatla gelecekse gelmemesini istemis, hazir Hollanda Disisleri Bakani Mevlüt Çavusoglu’na ‘Bari bizim seçim geçtikten sonra gelseniz’ demisken CHP bunu firsat bilse, ‘Hayir’ kampanyasi için Avrupa yollarina düsse neler olurdu acaba?

O da olmadi. CHP’nin önceki genel baskani Deniz Baykal, Almanya’yi bu nedenle kinadi ve kendi seyahatini iptal etti.

Belki de AK Parti yetkililerini ‘Dilleri bu olsa, öne çikartmazlardi’ diye, ya da ‘Biz bile inanacagiz’ diye sikâyet ettiren, ‘niyet okutturan’ da iste bu son tutum oldu.

CHP bu tutumu daha ne kadar sürdürür, önüne çikan tuzaklara düsmemeyi daha ne kadar basarir, kavga dili yerine ikna dilini daha ne kadar sürdürebilir? Bunu bilemiyorum. Ama simdiye kadar yanki buldugu AK Parti cenahindan gelen yakinmalardan anlasilabiliyor.

———————————————–

Hürriyet-7 Mmart

Murat Yetkin

Back to top button