Makale

Derin devletin soldaki ajanlarini merak eden yok mu?

Tartismanin bir iftar sohbeti sonrasinda basladigi anlasiliyor.

Ali Bulaç, Mümtazer Türköne ve Ekrem Dumanli burada Türkiye’de Islamciligin dünü ve bugünü üzerine konusmuslar.

Sonra da Türköne, Zaman’da ‘Islamcilik Bitiyor mu?’ diye bir yazi yazmis; ama asil tartisma Bulaç’in onu takiben yazdigi ‘Neden Devletin Islamcisi Olmadim?’ yazisiyla basladi.

***

Çünkü Bulaç, Islamci hareketle tanistigi 1970’lerde polisin kendisine ajanlik teklif ettigini, kendisinin kabul etmedigini, ama kabul edip sonra medyada, devlette etkili konumlara gelen bazi isimleri bildigini söylüyordu.

Tartisma birden alevlendi. Mesela HDP’li Altan Tan, Islamci örgüt ve dergilerde birlikte de çalistigi Bulaç’i destekledi.

Tan kendisinin de içinde bulundugu 1992-95 arasinda yayinlanmis ‘Yeni Zemin’ Dergisine dikkat çekiyor, oradaki bazi isimlerle ilgili ‘Devletin adami’ kanisini paylasiyordu.

***

Yeni Zemin ilginç bir dergiydi. Dönemin polis sefi, sonra Içisleri Bakani, simdi Yurt Partisi Genel Baskani Sadettin Tantan’a göre, ‘1999’larda Fatih’te çikmaya baslayan yirmiye yakin gazete ve dergiden’ birisiydi. ‘Demokrasi küfürdür’ tartismasini baslatarak digerlerinden öne çikmisti.

Yazi kadrosu içinde kimler yoktu ki? Ali Bulaç, Altan Tan, bugün AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner, bugün Basbakan Yardimcisi Yalçin Akdogan, RTÜK baskani Davut Dursun, Yeni Akit Yazari Abdurrahman Dilipak bu isimler arasinda.

Hemen bir durak verelim: bir dergide yazmak, o dergiye birilerinin bir suçlama yöneltmesi tek basina hiçbir seyin kaniti sayilmaz; burada sadece son günlerde Islamci medyadaki tartismalari aktariyoruz.

***

Basbakan Yardimcisi Bülent Arinç’in eski danismani, eski Andolu Ajansi Genel Müdürü ve simdi Yeni Safak yazari Kemal Öztürk de tartismaya dâhil oldu.

Ona göre bu tartisma, Fethullah Gülen Cemaatinin ‘Islamcilik Tayyip Erdogan ile bitti’ tezini öne çikarma taktigiydi.

Öztürk kendisinin de geçmiste bu dergilerle, mesela yine Metiner’in yayin yönetmenligini yaptigi ‘Girisim’, yazi kadrosunda Akdogan, bugün Kültür ve Turizm Bakani Ömer Çelik, bir dönem Erdogan’in Kürt meselesindeki danismani ve MazlumDer kurucusu Ihsan Arslan’in da bulundugu ‘Kitap’ dergisi çevresinde yetistigi bilinen bir isim, kendisi anlatiyor.

***
Islamci medyada, biraz bu ‘paralel’ tartismalarinin da etkisiyle müthis bir karsilikli suçlama, belki iftira zincirine tanik oluyoruz.

Yok, efendim Dilipak hem 28 Subat sürecindeki Balans Ayari hadisesine gerekçe yapilan meshur Sincan Kudüs Günü gösterisini, sonra 2010’da Mavi Marmara örgütlenmesini köpürttükten sonra son anda ortadan kaybolmus, 2003’de Irak Tezkeresinin reddedilmesi için lobi yapmis, yok efendim Akdogan yine 28 Subat sürecinde Basbakanlik Takip Kurulu’da görev almis, daha neler, neler…

Meger Islamci cephede her kes birbirine karsi ne kadar doluymus?

***
Akdogan dün bu iddialara Twitter hesabindan sert bir yanit verdi.

‘Devlet adami olmakla devletin adami ve ajani olmak farkli seydir’ diyen Akdogan, ‘paralel yapinin iftiralari diye’ Cemaati suçlayarak, ‘Içinde bulundugu topluluga ihanet etmek, muhbirlik ve münafiklik yapmak alçakliktir, kahpeliktir’ dedi.

Akdogan’a göre ‘Yüzlerce Türk askerine casus diye delil üretip kumpas kuran bu habis yapi, simdi de Islamcilari ajan diye birbirine düsürüyor.’

Aslinda mesela Tan, derin devlet yapilanmasinin Gülen cemaatinde de uzantilari oldugunu öne sürüyor, son dönemde oradan ayrilan isimlere bakin diyor.

***

O çerçevede 1960’larin sonu, 70’lerin basindaki Yeniden Milli Mücadele, ya da Mücadele Birligi grubuna dikkat çekiliyor; MHP ve Türk Ocaklarindan kopanlarin kurdugu bir gruptu.

Eski Meclis Baskani Cemil Çiçek, Mustafa Karaalioglu’na verdigi bir mülakatta, o yapida ‘devletin ilgisi ve bilgisi dâhilinde’ çalisma yapanlara sahit olup ‘ilk ayrilanlardan’ oldugunu söylemisti. Bunu o gruptan benzer gerekçelerle ilk ayrilan kisi olan Taha Akyol’dan da dinlemistim.

O grupta sonra yükselen kimler yoktu ki Melih Gökçek’ten, Ali Müfit Gürtuna’ya, yakin zamana dek Gülen’in sözcüsü gibi davranan Hüseyin Gülerce’ye dek.

***

Biz zamanlar o gruba yakin olanlardan Avni Özgürel, Ankara Izmir Caddesi’nde MIT’in paravan yapilarindan oldugunu öne sürdügü bir ‘Fikir Ajansi’ndan söz ediyor örnegin Refik Korkut adini vererek.

Orada Abdullah Öcalan’i da gördügünü, üstelik Öcalan’in 1993’te Bekaa’daki görüsmesinde bunu dogruladigini söylüyor; dedigim gibi bu dergilerde, derneklerde, sirketlerde görünen herkesi damgalamak dogru degildir, sadece yazilanlari aktariyoruz.

Özgürel diyor ki, ‘Derin devletin sol unsurlari da, sag unsurlari da var, yani o sagci, ben solcuyum, o Kürtçü diye bir ayrim yok’.

***

‘Islami, sosyalist, Kürt, Türk milliyetçisi… Tanidigim tüm yapilarin içinde, devletin olmadigi bir yapi görmedim’ diyor 1970’lerden bu yana bu islerin içinde olan Altan Tan.

Eski polis sefi, sonra Içisleri Bakani ve siyasetçi Sadettin Tantan, isleyisi söyle anlatiyor: ‘O günkü mantikta ilk önce polis kendi kullanacagi ajanlari mimler, onlari egitir ve devsirir, hizmete sunar. Sonra onlar içinden en iyilerini MIT alir.’

***

Su son günlerde Islamcilarin birbirlerinin kirli çamasirlarini ortaya döküp, belki bir kismi iftira olan suçlamalarina bakarak derin devletin neredeyse sadece Islamcilarla ilgilenip onlar içinde ajan devsirdigini düsünebilirsiniz.

Fena halde yanilirsiniz, iste Özgürel ve Tan güzel güzel anlatiyor.

Derin devlet deyince aklimiza sadece MIT’in delmesi de bir yanilgidir, derin devletin sadece Islamcilar içinde çalistigi, her bir darbede yer ile yeksan olan solun bu devsirmelerden azade kaldigi da..

***

Mesela MIT ve sol deyince aklimiza hemen Mahir Kaynak geliyor. Hani darbeci solcularin içine sizip 12 Mart 1971 darbesinin hemen öncesinde 9 Mart’ta darbe yapacak Dogan Avcioglu-Cemal Madanoglu ekibini patlatip yakalatan.

Demek ki ondan sonra bütün o ülkenin kutuplastigi 60’larda, iç savasa sürüklendigi 70’lerde, bir yandan darbenin yaralarini sararken, diger yandan PKK’nin yükselisine tanik olunan 80’lerde, faili meçhul cinayetlerin kol gezdigi, askerin siyasete operasyon çektigi 90’larda ve Türkiye’nin ‘Gömlek degistirmis’ Islamcilarin seçimle isbasina geldigi 2000’lerde derin devlet soldan, hatta liberallerden hiç ajan devsirmemistir, öyle mi?

***

Aslina bakarsaniz, Islamcilar arasindaki bu hesaplasma beni fazla ilgilendirmiyor; birbirlerini suçlamalari önce kendi sosyal ve siyasi çevrelerini ilgilendir.

Benim merak ettigim bütün bu süreçte sosyalistler, sosyal demokratlar, demokratlar ve liberallerden, yani genel anlamiyla bizim mahalleden kimlerin derin devlet tarafindan devsirildigi.

Hangi gazeteciler, televizyoncular, yazarlar, profesörler, sanatçilar, kanaat önderleri, hangi örgüt lider kadrolari ve tabii ki siyasetçiler en keskin söylemleri, en iddiali kampanyalari açarken, yürütürken ifade ederken aslinda derin devletin kontrolündeydi.

***

Altan Tan, MIT Müstesari Hakan Fidan’i ‘Su mübarek Ramazan günü’, bu isimleri açiklamaya çagiriyor, ama böylelikle resmin sadece bir kismini gösteriyor.

Derin devlet dediginiz sadece polis ve MIT degil çünkü; daha çok asker.

Bir defasinda Fikret Bila ile birlikte Süleyman Demirel’in üzerine ‘Nedir bu derin devlet? Diye fazla gittigimizde ‘Derin devlet askerdir’ deyivermisti; o kadar, daha fazla bir sey söylememisti.

***

Malumunuz 28 Aralik 2009 günü, simdi, bir kismi Cemaatçilikle suçlanan yargi adamlari daha önce esi görülmemis bir operasyona imza attilar.

Ankara’da Kara Kuvvetleri Komutanligi’nin tam karsisinda, ABD Askeri Heyeti Irtibat Komutanligi (TUSLOG) karargâhina komsu Kirazlidere mevkiinde Özel Kuvvetler Komutanligi’na bagli Seferberlik Tetkik Kurulu (STK) binasina baskin yaptilar.

Amaçlari, 19 Aralik’ta Basbakan Yardimcisi Arinç’in Çukurambar semtindeki evi etrafinda suikast amaçli kesif yaptigini öne sürdükleri iki subayin izini sürüp, bunun Türk Silahli Kuvvetleri’nin Basbakan Tayyip Erdogan ve AK Parti hükümetini zor yoluyla devirmeye çalistiginin belgelerini bulmakti.

***

O dosya kapandi biliyorsunuz, suikast girisimi olmadigi açiklandi. Meger o komployu kuranlar, aslinda hükümeti içeriden devirmek isteyen Cemaatçilermis; simdi MGK tarafindan da onaylanan resmi tez bu.

Ama girdikleri yer dogru adresti. Genelkurmay Baskani Ilker Basbug’un 24 ve 26 Aralik’ta Erdogan ile iki kez görüsmesi, tam da MGK toplantisinin yapildigi o gün baskinin yapilmasini engelleyemedi.

Ta 1990 Aralik ayinda Genelkurmay’in açikladigi üzere, bir isgal sirasinda gerilla, ya da kontr-gerilla gücü olarak çalisacak resmi ve sivil elemanlarin listesi oradaydi; yani aslinda bir NATO projesi olan kontr-gerillanin adeta Insan Kaynaklari merkezi Seferberlik Tetkik Kurulu idi.

***

STK, bazen askere alma ve birlige gönderme sürecinde, bazen egitim sürecinde neredeyse ömür boyu sürecek görevler için (ki bazilarina ömür boyunca görev çagrisi gelmeyebilirdi) eleman devsiriyordu.

Bunlar bir yerde ‘sivil askerlerdi’; aralarinda her meslekten eleman vardi. Emlak komisyoncusundan manava, üniversite profesöründen gazeteciye, is adamindan doktora, is adamindan hâkim, savci, avukata kadar.

Iste o elemanlar, haydi büyük kismi diyelim o baskinda ele geçti.

***

Yani bütün o saydigimiz dönemler boyunca sagci, solcu, Kürtçü, Islamci, liberal demeden kimlerin Özel Kuvvetlerin sivil elemani olarak çalistiginin listesi simdi devleti yönetenlerin elinde.

Genelkurmay’daki derin devlet personel listesi MIT’e geçti, dönemin cumhurbaskani Abdullah Gül’e, basbakani Erdogan’a ulasti; muhtemelen Basbakan Ahmet Davutoglu da o isimlere vakif.

Ben de merak ediyorum, ama Islamci ve milliyetçi mahallelerden çok bizim mahalleyi merak ediyorum: Acaba sol, demokrat, liberal cenahta kimler aslinda derin devletin adamiydi?

Yaptiklariyla nelere mal oldular, hangi canlari yaktilar, ya da neleri kurtardilar; ne bileyim anlatsalar da anlasak.

Siz merak etmiyor musunuz?

—————————————————-

Radikal-11 Temmuz

Murat Yetkin

Back to top button