Makale

Dersim, Kürd dili, Safii ve Basbakan Erdogan’in özür dileme meselesi

Degerli okuyucular, Dersimli Hüseyin Aygün’ün Radikal Gazetesi’ndeki 1937-38 Dersim katliamiyla ilgili açiklamasi Türkiye gündemine bomba gibi düserken, özellikle Kemalist CHP’yi ve irkçi fasist kesimi de çilgina çevirdi ve bu kesimin kurtçu hücrelerini daha da barbarlastirdi. Çünkü Hüseyin Dersim’de katliami uygulayan bu çevrelerin melekleri olan Mehmetçik ve asabelerden bahsederken, Peygamber ve Allahlari olan ‘Selanikli Mustafa Kemal’in de haberi vardi’ diyordu ki, Hüseyin gerçegi tam olarak söyleme cesaretini bir türlü gösteremiyordu. Kanimca bunun birkaç nedeni vardi. Bir: Hüseyin Türk fasist kesimden korkuyordu. Iki: Oturdugu koltugu kaybetmeme ve irkçi, fasist CHP’li parlamenterlerle, en önemlisi de hemserisi, asiretle yakinligi olan Kurê San torunlarindan olan sarlatan Gundi Kemal’dan korkuyordu. Üçüncüsü: Bana göre Hüseyin Zazacilik yapan, kendilerini Kürd görmeyen akimdan yana biri. Eger bu dediklerim degilse, neden Hüseyin direk olarak Dersim katliaminin emrini meclis çatisi altinda veren, ‘Dersim bir çibandir, nesterle bu çiban kesilip desilmeli, atilmali’ diyen, Ermeni asilli evlatlik kizini, pilot Sabiha Gökçen’i bizzat Esenboga Hava-alaninda Dersim’i bombalamasi için yollayan Mustafa Kemal’dir demedi? Yine Hüseyin çok iyi biliyordu ki, o katliamin devam ettigi günlerde Mustafa Kemal Dersim’e gitmis, katliami kendi gözleriyle görmüs, askerleri bile teftis etmisti. Biz bu dediklerimin belgelerini bugün birçok arastirmacinin kitabinda görüyor ve okuyoruz. Örnegin Mehmet Bayrak, Munzur Çem, Evin Çiçek, Ismail Besikçi, Frof. Baskin Oren ve diger birçoklari. Ayrica o barbarligi gören, yasayan onlarca büyüklerimiz bugün dahi yasiyor.

Degerli okuyucular, Dersimli Hüseyin Aygün’ün Dersim katliamini gündeme tasimasindan sonra, birçok degerli yazarlar bu konuyla ilgili görüslerini açikladilar ve daha sonra Türkiye Cumhuriyeti Basbakani sayin Recep Tayyip Erdogan’da özür diledi, ama bu özür dileme fazileti meclis çatisi altinda olmamakla birlikte, Kürd halki açisindan çok önemli. Basbakan’in özür sözü, Kürd halki elinde önemli bir belge. Dilerim o fasist temelleri üstünde kurulan Meclis’in Basbakan’i birgün Kürd halkindan bütün katliamlar için, Ermeni ve Süryani soykirimlari için de özür diliyecektir. Eger Erdogan bunu yaparsa, hiç kuskusuz insanlik vazifesini yerine getirmis olacak ve tasarladigi öbürdünyanin cennetini de kazanmis olacaktir. Çünkü kendisi dindar, öbürdünyaya, cennet ve cehenneme inanan kisidir.

Evet, bu temenniden sonra, sayin Basbakan’in elindeki belgeyi göstererek, öldürülen insanlarimizin sayisinin dogru olup olmadigina gelelim. Sayin Basbakan rakam verirken 13.800 filan diyor, ki bu rakam dogru olmamakla beraber, yine de çok anlamli, söz de kayda deger bir söylem. Bizim bildigimiz ölen insanlarimizin sayisi 70.000’in üstündedir. Bu ölen insanlar içerisinde iki kardes yakinlarimla birlikte, iki de köylüm var. Iki yakinim Axkiliseli -Akkilise- Bilo Aga’nin iki oglu Mehmetali ve Agabey. Bu iki kardes Mazgirt’te hunharca katledildiler. Iki kardesi anadan dogma çiril-çiplak edip, boyunlarina boyunduruk konularak, arkalarina döven takilarak, kurumus dikenli kengerler üstünde, ‘Mesas’ dedigimiz ucu çivili uzun sirkla bedenleri parça-parça edilerek öldürüldüler. Askerlere bu zulmün emrini veren binbasi, karsida oturup hem güler, hemde küfür edermis sadis herif. Merhum annem o iki kardesten bahsederken, iki gözü, iki çeçme oluyordu. Çünkü o iki kardes onun da uzaktan akrabasi idi. Bizim köyde, yani dogdugum Kûpik köyünde, Seid Haydar ve Seid Nesimi, Moxindi, yani Muhundulu Süleyman Sudi bey, -ki bu sehidimiz Osmanli ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerine 32 yil hakimlik yapmisti- bunlarla birlikte yüzlerce günahsiz Kürd insani, ‘Mazgirt Kirti’ dedigimiz dagin doruk tepesiyle, Asilbaba dagi arasindaki Sindam vadisinde kursun sikilmadan hep süngü ile bedenleri paramparça edildi. Bu vahseti orada kurtulan -Fevzi Çakmak’in gelisiyle- bizim köyün sigirtmaci Behtiyaranli Hidir amca agliyarak anlatirdi. O aglayis sesini, o gözyaslarini unutmak mümkün mü benim gibi o anlatiyi duyan, o ihtiyarin gözyasini gören birisi için? Ahhh o anlatilanlar. Babamin beni kucagina alarak, yanagini yanagimin üstüne koyarak, Kürdçe ‘Ahhhh yavrum Munzur, Harçik kan akardi’ demesi ve o akan gözyaslarini bugün dahi yanaklarimin üstünde hissediyor ve her hissetttigimde de gözlerim doluyor, içim kan aglar hele geliyorum. Ya 1949 yilinda pirleri sayilan Seid Kekil ile Nazmiye’nin Civarik köyüne gidip Bertal Aga’nin bir akrabasina misafir oldugumuzda orada anlatilanlar, hunharca öldürülen Bertal Aga ve ailesindeki 66 çoluk-çocuk, kadin, genç ihtiyarlarin kursuna dizilmeleri, ki bunlar bir bütün Seid Kiziltoprak, baska bir deyisle Dr. Sivan’in dede ailesi idiler. O bertal Aga ki iki yil o zalim devlete hizmet etmis, hayvanlarina yem, askerlerine ekmek vermisti, sonuçta da mükâfati o vahset olmustu. Ya Sey Riza’nin ailesi, Laç ve Kuytu dere katliamlari, magalarda fare gibi zehirli gazlarla öldürülenler, Hozat’in han, otel ve degirmenlerinde yakilan onbinler?

Evet sayin okuyucular, bunlar yalan degil, gerçegin ta kendisi olmasina ragmen, Gundi Kemal Surdaroglu hiç utanip sikilmadan, bir insan olarak vicdan azabi dahi duymadan ‘Bunlar devrim kosularinda olagan seyler’ diyebiliyor. Sormak lazim bu zalim sarlatana, ‘Kuro hangi devrim?’ Dersim Kürd halki, Türk halki için egemen, zalim bir güçmüydü, kü Mustafa Kemal o zalim güce karsi bir devrim yapti? Hiç vicdanin sizlamiyor o zavalli kadin, kiz, çoluk-çocuk, genç, ihtiyar insanlara? Hiç mi saygin yok o barbarca katledilen en yakin akrabalarina? Hiç mi vicdanin sizlamiyor sözümona o Cumhuriyet Tarihi ve Kürd halkinin katil celladi, tüm katliamlarin kasabi ve sorumlusu Mustafa Kemal ve onun CHP’sinde bulunmana? Koltuk aski, nam, servet, maas aski çok mu önemliydi. Hiç mi sana ‘Bibe sêreki miri, nebe roviyeki gurri’ kendi halkinin bu ata sözü söylenmedi?. Bir de utanmadan ‘Arsivler açilmali’ diyorsun. Söyle bana kuro, bugüne kadar hangi zalim demistir ki ‘Ben zalimim?’. Hadi Türk devleti arsivleri açti, peki kaç kisiyi ölü gösterecek? Bütün barbarligini mi açikliyacak? Çoluk-çocuk, genç, ihtiyar öldürdüm, gebe kadinlarin karnini süngü ile destim, çikardigim bebeklere kiz mi, oglan mi diye baktiktan sona parçaladim mi diyecek?

Evet, aynen böyle sevgili okuyucular. Gelelim celatina tapan öteki kisilere. Yani CHP de koltuk kapan Sezgin Qûlê Xwedê, Hüseyin Hivroj ve baskalari. Hele Hüseyin’i de hiç anlamis degilim. Dersim katliami için kitap yazmis, konuyu gündeme tasimis, nedense sessiz. ‘Kürdüm’ diyemiyor ‘Aleviyim’ diyor. Kuro hangi milletin Alevisisin bari onu söyle. Ebubekir Pamukçu’nun yanlisiysan hiç olmazsa ‘Zazayim’ de de biz de seni taniyalim. Kamer Genc’i zaten çok iyi taniyoruz. O Türk oldugunu söylerken, Dersimlilerin hepsinin de Türk olduklarini söylüyor. Bilmiyorum ew devçal û devgilêsk bu yetkiyi kimden aliyor ki hepimiz adina konusuyor.

Evet degerli sayin okuyucular, zulüm dünyanin her yerinde adi zulümdür, namertler her yerde namerttir, ama bagislayin beni, bizim namertler bir baska namertler oldugu gibi, Türk’ün de zulmü inanin bir baska zulümdür. Yirtici aç aslan bir ceylan sürüsünün içine girerken bir tanesini alir yer, karnini doyurur, ötekilerine karismaz. Ama Kurt sürünün içine girdiginde, sürüyü birbütün bogarak öldürür. Iste Türk’ün zulmü kurd zulmüdür, aç Asena’nin enikleri insan sifatini tasiyorlar ama, beyinleri aslina uygun. Varsa Allah insanlari Türkün zulmünden korusun, ama nedense biz Kürdleri bu zalim ve namertlerden koruyamiyor. Koruyamadigi gibi, içimizde birhayli de hain yaratiyor. Her halkta hainler çikar ama, yine bizdeki hainler bir baska. Herhalde buda Allahin bize özel armagani ne dersiniz?

Simdi de geleyim dil ve Safii meselesine. Yahu ben Kürdçe ana dili olan Kürd Alevisiyle Kürdçe konusuyorum, adam bir düsman gibi hiddetli bir sekilde ‘Sen bizim dili konusmuyorsun, Safii dili konusuyor, bizi asimle ederek safiilestirmek istiyorsun’ diyebiliyor. Isin ilginç tarafi, bunu söyleyen kisiler de, sözümona okumus, üniversite bitirmis ögretmen ve mühendis olan kisiler, kendini aydin ve entellektüel sayanlar. Baska bir deyisle ‘Çû gergerê, hat kerê berê’ler. Yani fasist devlet böylesi Kürdlerin beyinlerini yikiyarak, kendi halkina düsman etmis. Bu tür hainlerin bulunduklari yerler de genelde Dersim, Sivas, Malatya, Erzincan ve bazi Içanadolu kent ve kasabalari. Bu davranis ve söylemler bana bir Fransiz mizah yazarinin bir deyisini hatirlatiyor. Fransiz mizah yazari söyle diyor: ‘Okumus bir aptal, okumamis bir aptaldan da daha aptaldir’. Inanin bizim bazi okumus adamlarimiz aptaldan da daha aptal. Okumuslar, ama adam gibi adam olmamislar, her zaman düsmanin elinde ya masa olmuslar, ya da davula tokmak. Ilginçtir bizim okumus adamimiz kendisine ‘Ben Solcu’yum, Komünist’im diyor, kendi halkinin düsmani Mustafa Kemal’i da göklere çikariyor, kurtulus savasindan bahsediyor ki deme gitsin. Yahu hangi Kurtulus savasi? Inanin bugüne kadar bu Kurtulus Savasi safsatasini anlamis degilim. Yani Türk halki hangi halkin egemenligi altinda yasiyordu ki Mustafa Kemal bu halkin Kurtulus savasini versin de bu halki kurtarsin? Savas Yunanlarla bir savasti ve o güne kadar da Türk halki Yunan egemenligi altinda degildi. Peki nedir bu Kurtulus Savasi safsatasi? Ha, derlerseki bu savas Osmanliya karsi verildi bu anlasilir, fakat Osmanli ordusuyla da savas yoktu, ordu Mustafa Kemal ve arkadaslarinin emrinde idi. Peki nedir bu kadar yalan? Akli olan düsünsün bunu. Özellikle de sözüm Kürd kardeslerime. Dilerim dostu, düsmandan ayirsinlar, dini ve meshep ayriligi ile birbirlerine düsman gözüyle bakmasinlar, her türlü görüs ve inanca demokratik kurallar içerisinde saygili, millet bazinda ise, bir can, bir vücut gibi olsunlar, diger her halk gibi. Mezhep ayriliklari dine inanan bütün toplumlarda var. Örnegin Yunanlilar, çogu Ortodoks olmakla birlikte, katolikleri de vardir, ama hepsi millet bazinda Yunanlidir, ülkeleri ise Yunanistan’dir. Biz Kürdler de bu gerçegi görmek zorundayiz. Sunni, Alevi, Êzdi, Hiristiyan, Musevi, -ki halkimiz içinde bu inançlar var- biz bir bütün, millet olarak Kürdüz, ülkemizin ismi de Kürdistan’dir. Biz de çok renkli, çok sesli olmak zorundayiz. Görüsler, inançlar bir gülistan bahçesidir. Her çiçegin ayri rengi, ayri-ayri kokusu vardir, ama birlikteler gökkubbe altina. Biz Kürdler de böyleyiz. Bir gülistan bahçesiyiz. Birlikte bakalim renklere, birlikte koklayalim tüm kokulari.

Her Kürdün bunu böyle bilmesi ve algilamasi dilegiyle.

Riza Çolpan

Back to top button