Makale

Devletin mahremi

Basbakan’in “Devletin mahremi” diye ifade ettigi devlet sirri kavrami hakkinda çok yazi yazdim.

Yasadigimiz siyasi tecrübeler bize bu kavramin hiç de masum olmadigini; devlet iktidarini kullananlar tarafindan istismari çok kolay olan tehlikeli bir kavram oldugunu ögretmis olmali.

Mesela bu ülkede 1915 Ermeni katliami ve tehcirine, Dersim katliamina, Ali Sükrü suikastina dair bilgiler on yillar boyu “devlet sirri” olarak korundu. Milli Istihbarat Teskilati defalarca kendisine ulasan darbeci faaliyetlerin bilgilerini “devlet sirri” olarak tuttu ve basbakanlara bile söylemedi. Susurluk’taki o kazada, devlet içindeki suç çetelerinin marifetleri tipki devrilen bir kamyonun kasasindaki karpuzlarin paramparça bir halde ortaliga saçilmasi gibi gözler önüne serildiginde, kimileri bu pisligin üstünü örtmek için “devlet sirri” kavraminin arkasina saklanmaya çalismislardi.

Demokrasimiz devletin mahremine girildikçe genisledi

Bir baska deyisle biz simdiye kadar “devlet sirri” denen seylerin genellikle devletin, kimsenin önüne çikip savunamadigi suçlari olduguna tanik olduk. “Devletin elbette sirlari olacaktir” diyenler aslinda, “devlet elbette ki punduna getirdiginde suç isleyecektir” demek istiyorlardi. Devletin mahremine saygi denen sey de, devletin suç üstünde yakalanmamak, ele güne rezil olmamak kaydiyla suç islemesine izin verilmesi talebiydi bir bakima…

Demokrasimiz, gelismesini bir parça da “devletin mahremi” ilan edilen bu alanlara girilebilmesine, yani devlette yasanan kismi glasnostlara borçludur.

O yüzden de Basbakan’in “Devletin mahremini ifsa etmenin adi özgürlük degil düpedüz vatana ihanettir” sözlerini genel geçer bir dogru olarak ele almak mümkün degil. Zira devletin mahremini ifsa etmenin vatana ihanet degil, vatanseverlik oldugu durumlar hayli fazla.

Dolayisiyla, her olayi tekil olarak ele almali, somut olarak degerlendirmeliyiz. Ama bu degerlendirmeyi yaparken de elimizde bazi kistaslarimiz, ilkelerimiz olmali.

Devlet suç isliyorsa

Bu konuda en temel ilkelerden biri, devletin suç olan fiillerini “devlet sirri” kisvesi altinda gizleyemeyecegi; suç olan fiillere ait belgelerin yayinlanmasinin suç sayilamayacagidir.

Su anda tartisma konusu olan Taraf yayinlarina bu açidan baktigimizda sunu söyleyebiliriz. Eger devlet, Taraf’in iddia ettigi gibi kamu güvenligi açisindan gerekli durumlarin disina çikarak bireyin temel hak ve özgürlüklerini ihlal edecek tarzda bir fisleme faaliyeti yürüttüyse, yani hukuk disina çiktiysa, bu konuda yayin yapilmasi suç olusturmaz. Ama Taraf’in, devletin yasal sinirlar içinde gerçeklestirdigi -ve kisi hak ve özgürlükleri aleyhine kullanmadigi- bilgi toplama faaliyetini tahrif ederek “fisleme suçu” seklinde ortaya koyan bir yayin yaptigi tespit edilirse bu durumda suçlu duruma düsen Taraf olur.

Söz konusu iddialarin arastirilip gerçekten de yasa disi fislemeler olup olmadiginin tespiti de yargiya düser.

Kamu güvenligini dogrudan tehdit etmiyorsa

Güncel olayda dikkate almamiz gereken bir baska ilke de devletin hangi faaliyetlerinin ya da hangi belgelerinin gizlilik kapsamina girecegi, hangilerinin girmeyecegi ile ilgilidir. Üzerine gizli damgasi basilan her belgenin gizlilik gerektirip gerektirmedigini de sorgulamaliyiz. Yine bu sorgulamayi yapmak da mahkemelere düser. Yargi bunu yaparken somut olarak 2004 yili MGK kararlarinin yayinlanmasinin kamu güvenligini ciddi olarak ve dogrudan tehdit edip etmedigine; belgenin içeriginin daha önce çesitli yollarla alenilesip alenilesmedigine bakar ve kararini ona göre verir.

Özetle, Taraf’in yayinlarinin suç olusturup olusturmadigi konusunda, siyaseten bulundugumuz noktaya göre fikir beyan etmek yerine, hukukun islemesine izin vermek ve serinkanli bir sekilde beklemek en dogru tutumdur.

—————————————–

Bugün-11 Aralik

Gülay Göktürk

Balkêş e ?
Close
Back to top button